Bin iki yüzlü yıllarda Börklüce İsyanı’yla adını tarih sayfalarına yazan canım İzmir’in küçük ve sevimli ilçesi Karaburun; nergisleri, Bilim Kongresi, temiz havası, berrak denizi, sakin bir tatilde arzulanacak her şeyiyle adından söz ettirmeyi sever. Ben de Karaburun’u severim ve artık içinde müzik dünyasına güzellikler ekleyecek bir Stüdyo barındırdığını duyduğumdan beri bu yazıyı düşünüyorum. Neyse ki sonunda Ekim’in kendini yaz sanan günlerinden birinde yolum Karaburun’a düştü ve onca yoğunluk arasında, hani geldi mi üst üste gelir denilen, iş güç, vedalar, merhabalar içinde Ömer Erciyes ile söyleşebildik. Bu yazıda size bir soru / cevap oyunu sunmak yerine bir evden evrensele açılan mantraya benzetebileceğim Mandala Stüdyo’dan bahsetmek istiyorum.
Mandala Stüdyo
Her mandalanın bir merkezi vardır. Ömer Erciyes’in mandalasının merkezinde milyonlarca yıllık bir fosil duruyor ve köşegenleriyle genişleyerek on altı köşeli bir eve dönüşüyor. Evren gibi mandala da yerinde durur mu? Şimdilerde bir stüdyo ve cisimlenişine uygun bir formda yıllarca süren bir hayalin ilmek ilmek örülmesinin vücut bulmuş hali olarak yeni işlere ev sahipliği yapıyor.
Yeni işlerden bir tanesi adına yakışan türden bir mandala. Doğal taşlarla örülü duvarları tamamlayan ahşabın ikinci kata çıkıldığında yüksek tavanla birleşerek yarattığı hoş akustiğe görsel bir katkı sunuyor ve stüdyo olan bu katın merkezinde yer alıyor.

Stüdyo katının mandalası, yeryüzü katının taş ve tik ağacı mandalasıyla aynı merkezden yayılsa da Onur Gürsoy’un Mandala Stüdyo’ya bir armağanı aslında. Ustalıkla desenlenmiş renklerin çevresinde müzik yapmak için bekleyen enstrümanlar var. Oradayken yeni çıkacak bir albümün mix ve mastering çalışmaları yeni bitmişti. Enstrümanlar bir konser provasını dinlemek için heyecanla bekliyordu.
Yaşasın Bazı Hayaller
Ömer Erciyes’in buraya yerleşme hayalleri kurmasının üstünden on yıldan fazla zaman geçmiş. Belki on yıl önce hayallerini paylaştığı pek çok kişi gözünde ortaya çıkacak sonucun hayallerle bu kadar örtüşeceğini aklına getirmemiştir. Hayaller gerçeğe dönüşünce doğal olarak büyümeye de devam ediyor.
Tıpkı Mandala Stüdyo’da yaşamaya başladıktan sonra ekilen çileklerin, domateslerin büyümesi gibi ev de bir evin çok ötesine doğru büyüyor. Bir müzik stüdyosu olmakla da kalmayıp, 42 katılımcıyla bir oda sahne ve sanatsal üretim merkezlerinden birisi halini alıyor. Aynı zamanda Ömer Erciyes’in müzik üretimleri de devam ediyor. Kayıt, mix, mastering, söz yazarlığı derken, Olta Dayanışmaya katkı için 2. albümde Kırmızı parçasını paylaşıyor.
Adından söz etmeye devam etmemiz için çok haklı sebeplerimizin olduğu Olta Dayanışma albümlerinin ikincisinden bir Ömer Erciyes parçası Kırmızı’yla yazımı bitirmek istiyorum.
Müzikle ilgili güzel tüyolar ve etkinlik duyuları için
sosyal medyadan Karaburun Mandala Stüdyo’yu takip etmeyi unutmayın. Sağlıcakla kalmanız dileklerimle.