Bütün sanatçıların yeteneklerini geliştirmeye, uygulamaya ve paylaşmaya ihtiyacı vardır. Bu konuda en çok zorluk çeken ve ön yargıyla yaklaşılan kuşkusuz sokak sanatçılarıdır. Sokak sanatçılarının eserleri, kaba saba beton şehirlerin, dört duvar arasına sıkışmış okulların, yapay çimli parkların, süs ağaçlı sitelerin içine hapsolmuş bir hayat yaşayan herkes için düş bahçelerine açılan kapı gibidir. Çirkin bir grilikte boğulmuş binaların üstüne yapılmış bir resim, işlek bir caddede araba seslerini bastıran gitarın tellerinde titreşen bir şarkı, renkli yazılarla donanmış bir tren, pandomim sanatçısının açmaya çalıştığı kapı, tırmandığına inandırdığı ip demektir sokak sanatı. Ve sanatın her dalı gibi desteklenmeleri, yeteneklerini sergilemeleri için gerekli ortamların yaratılması gerekmektedir.
Yurdumuzda ve baskıyla yönetilen tüm ülkelerde yaşanan sanat karşıtı engellemelere rağmen bugünlerde Kanada‘nın Vancouver şehrinde tatlı bir heyecan var. “Urban art” yani sokak sanatı severlerin buluştuğu Mural Festivali 4 Haziran’da başladı. 11 gün sürecek, eğlencenin yanı sıra eğitimleri ve atölyeleriyle de adından söz ettiren sanat festivalinin yaklaşık 1,5 milyon ziyaretçiyle buluşması bekleniyor.
İngilizce karşılığı duvar resmi olan mural sıklıkla graffiti ile karıştırılmaktadır. 1960’lı yılların meşhur graffitilerine imza atan Demetrius‘tan bu yana oldukça değişim ve gelişim gösteren duvar yazısı sanatı, bazı kesimlerce vandallık olarak nitelendirilmektedir. Günümüzde hala tescillenmemiş olmasına rağmen sanat akedemisyenleri tarafından kabul görmekte olan graffiti, içinde biraz asilik barındıran cesur bir akımdır. Geçmiş temeli Graffiti’ye dayansa da mural sanatı ile aralarında bazı belirgin farklar vardır. Graffiti yazı temelli bir sanat olup, sanatçılarının çalışma alanı farklılık gösterebilir. Kara defter dedikleri çizim defterlerine veya toplu taşıma araçlarına hatta bazı kamu mallarına çizim yaparak sanatlarını icra ederler. Mural Sanatçıları ise genel olarak yasal çizim yaptıkları gibi duygularını resim yolu ile ifade ederler. Grafitti ile aralarındaki en temel ayrılık budur. Ancak yazılarını resimle birleştirmeyi seçen graffiticiler olduğu gibi resimlerini yazıyla süsleyen mural sanatçıları da vardır. Asıl önemli olan birbirlerine saygıyla yaklaşmaları ve birbirlerinin eserlerini koruyor olmalarıdır. Bu akımı güçlendirmek ve sanatçıların yaptıkları işin gereklerini yasal olarak yerine getirmelerine olanak sağlamak açısından Mural Festivali oldukça önem taşımaktadır.
İlk kez 1986 yılında Avusturalya‘nın Tazmanya Adası‘ndaki Mural Kasabası‘nda gerçekleştirilen festivalin asıl amacı duvar resmi sanatını tanıtmak olduğu kadar, sanatçılara da destek sağlamaktır. Her yıl Paskalya Pazarı‘nda gerçekleştirilen bu festivalle dereceye girenler maddi olarak ödüllendirilmekte ve katılımcıların eserleri bir sonraki yıla kadar sergilenmektedir. Bağışlarla ve sponsorlarla varlığını sürdüren organizasyona ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Zamanla tüm dünya ülkeleri gibi Kuzey Amerika’da Mural büyüsünün etkisi altında kalmıştır. Kanada bu organizasyonu daha da detaylandırarak 2014 yılında Melbourne’da başarıyla gerçekleştirmiş ve bu yıl Vancouver’da yeniden hayata geçirmiştir.
Kanada Mural Festivali; İtalya, Hindistan, İzlanda, Amerika, Fransa, Meksika gibi birçok ülkeden sanatçının katılımıyla devam ediyor. Eğlence ve sanatın iç içe geçtiği, yaratıcı ruhların birleşme noktası Saint Laurent Bulvarı’nda 2015 yılı Muralistleri resimlerini sergiliyorlar.
Dünyanın dört bir yanından gelen sanatçıların eserlerini sanatseverlerle paylaşma fırsatı bulduğu bu festivalde aynı zamanda açık hava etkinlikleri, gastronomik yemekler satışı, çeşitli müzikal etkinlikler ile benzersiz seminerler ve atölye çalışmaları yer almakta. Sanatsal boyutlara yeni bir portal açma iddiasıyla gerçekleştirilen ve Sosyal medyadan takip edilebilinen Mural Festivali 14 Haziran 2015 tarihine kadar devam edecek.
İnternet siteleri: muralfestival.com, muralfest.com.au
Fotoğraflar: 2015 yılı Mural Festivali finalistlerinin resimlerinden seçilmiştir.