Avustralya gibi boş alanın çok olduğu ülkelerde rüzgâr türbinlerini ve güneş panellerini yerleştirmek çok sorun olmasa da birçok kalabalık ülkede, kıymetli toprakları kullanmadan, yenilenebilir enerji üretebilmek önemli bir ikilem oluşturuyor. Rüzgâr türbinlerini, kullanılmayacak “ölü alanlara”, mesela köprülerin altına yerleştirmek, sıkça önerilen ancak verimliliği hiç test edilmeyen bir fikirdi.
İspanyol ve İngiliz araştırmacılar, ilk defa bilgisayar modelleri ile yüksek köprülere takılabilecek rüzgâr türbinlerinin, sadece sürdürülebilir elektrik üretmekle kalmayacağını, yanı sıra 0,50 MW civarında elektrik üretebileceğini de tespit ettiler. Yani, bu yapılar 450 – 500 evin elektrik ihtiyacını karşılayan enerjiyi üretebilecek kapasitede.
Kingston Üniversitesi’nden araştırmacı Oscar Soto İspanyol yayın organı SINC’a verdiği demeçte, “Bu şekilde bir yapılanma, yılda 140 ton karbondioksit salınımından kurtaracak. Bir diğer deyişle, bu çalışma 7 bin iki yüz ağacın temizleme etkisine sahip olacak” diyor.
Ekip, Afrika’nın kuzey batısındaki Kanarya Adalarında, sahilden uzakta bir viyadük köprüsüne (sadece toprak üzeri köprüsü, su değil) takılı farklı rüzgâr türbinlerinin verimliliğini modelledi.
Kanarya Adaları, doğayla başbaşa bir tatil için ideal olduğu kadar, bu tür teknolojilerin teorik test ortamı açısından da ideal. Çünkü, bu adalar hâlihazırda yoğun şekilde yenilenebilir enerji yatırımlarıyla dolu. 2014 yılında adalardan biri (her ne kadar 10 bin kişilik küçük bir nüfusa sahip olsa da), dünyada enerjisini tamamen rüzgâr ve suyla sağlayan ilk ada ünvanını aldı.
Bilgisayar simülasyonları, adadaki kıymetli toprağı kullanmadan, Juncal viyadüğüne yerleştirilen türbinlerin, elektrik üretimine kesinlikte katkıda bulunacağını gösteriyor. Araştırmacıların yaptığı akışkan dinamik simülasyonları, çok sayıda küçük türbinin kullanılmasının, büyük türbinlerden daha fazla elektrik ürettiği sonucunu çıkardı. Kanarya Adalarındaki Juncal viyadüğü için de, en verimli enerji üretiminin, viyadüğün altına yerleştirilecek 24 küçük türbin ile sağlanabileceği tespit edildi. Soto “Pervane yüzeyi büyüdükçe, daha fazla güç elde etmek mümkün” diyor.
Öte yandan, küçük türbinlerin yerleştirilme zorluğu ve maliyeti göz önüne alınınca, söz konusu verim avantajı unutuluyor. Çalışmanın devamında tüm avantaj ve dezavantajlar göz önüne alınarak yapılan optimizasyon sonucu, en verimli yapının her biri 0,25 MW elektrik üretme kapasitesine sahip, iki özdeş türbinin kullanılması olduğu bulundu. Bu sonuçlar Renewable and Sustainable Energy Reviews adlı uluslararası bilimsel dergide yayınlandı.
Umarız bu konudaki projeler yeterince destek alır ve bu simülasyon sonuçlarını yakın zamanda pratik uygulamalarla gerçek hayatta da görme imkanımız olur.
Alandan tasarruf ederek yenilenebilir enerjiyi kullanmak için aranan çözümler arasında; Japonya’da terk edilmiş golf sahalarının güneş çiftliğine çevrilmesi, yüzen güneş tesisleri, binaların üstüne yerleştirilen güneş panelleri gibi alternatif yollar da mevcut. Bu çözümler sayesinde, yenilenebilir enerji kaynakları için geniş, verimsiz alan ihtiyacı ortadan kalkacak ve temiz enerji kaynakları kalabalık ve çok daha toprak kısıtlı alanlarda bile rahatlıkla kullanılabilecek.
Kaynak: Science Daily, Science Alert, Gizmag, Hexa Polis, Phys