Her özgür ruhun hayalidir dünyayı gezmek. Toplumları ve kültürleri tanımak, tarihe tanıklık eden mekânları keşfetmek, doğa harikalarına yakından bakmak ve daha birçok sebeple arzulanır bu seyahat. Yapan birçok insanı da gıptayla izleriz, okuruz, onların yerinde olmak isteriz.
Hep bir gitme arzusuyla bilenir özgür ruhlarımız fakat gidemeyiz. Borcumuz vardır, paramız yoktur, İngilizce bilmiyoruzdur, iyi bir işte çalışıyoruzdur, ailemiz dostlarımız vardır, evimiz vardır ve daha bir sürü “bahaneden” ötürü gidemeyiz.
Bugün sizlere bizim sığındığımız bu bahanelere sığınmayıp “dünya yollarına” düşen birinden bahsedeceğim. Yollarda olmanın hafifliğini bir defa yaşayıp bir daha bırakamayan bu gezginimizin adı Mehmet Genç. Kendisine “Rotasız Seyyah” diyor. Kendisi Samsunlu. İstanbul’da IT sektörü çalışanıymış bir zamanlar. Altı yıl çalışmış kaosun başkentinde. Her şey çalıştığı firmanın kendisini iki haftalık eğitim için Tayvan’a göndermesiyle değişmiş. Artık ofis ortamında çalışamayacağını anlamış seyyahımız ve istifa edip başlamış dünyayı gezmeye. Herkesin aklına gelen ilk soru hangi parayla?
Hobisi olan fotoğrafçılığı işi haline getirmiş Mehmet. Freelance fotoğrafçılığa başlamış. Gittiği gezdiği ülkelerde ve döndüğü zaman Türkiye’de fotoğrafçılık yaparak geçimini sağlamış. Sanatsal çekimlerden ürün çekimine, reklam çekimlerinden model çekimlerine kadar birçok dalda fotoğrafçılığını konuşturmuş tabir-i caizse. Hong Kong’da, Ukrayna’da çekimler yapmış. Bunun için de bir site kurmuş kendine ve işlerini burada tanıtmaya başlamış.
Tabii ki fotoğrafçılık dünyanın en çok kazandıran işi değil. Peki, zenginlerin parayı bassalar bile zor gezebileceği bunca yeri nasıl dolaşmış Mehmet (ve hâlâ dolaşıyor)? Kendisini ifade edişi bu konuda bize ipucu veriyor: “Zengin olmadığı halde hatta dosdoğru parası olmadığı halde, zengin olunca yapılmak istenen ilk üç şeyden biri olan dünyayı gezmeyi, zengin olmadan yapmaya çalışan birisi. Zaten diğer ikisi de ev ve araba almak değil miydi? Şimdilik dünyevi şeylerle işim yok.”
Birçok gezgin gibi Mehmet de biletlerini önceden alıyor. Mil ve benzeri puanlar da kullanıyor. Bir yere gidecekken sadece gidiş ve dönüş biletlerini ayarlıyor ve yola çıkıyor. Rotasız. Yol onu nereye götürürse oraya gidiyor. Genelde hostel ve couchsurfing üzerinden tanıştığı insanlarda konaklıyor. Bir yere en ucuz nasıl gidilirse o şekilde yol alıyor (yürüme, otostop, otobüs, tren vb.) Örneğin; kaldığı şehirden Machu Picchu’ya gidişinde kısa süren ama pahalı olan (100 dolardan fazla) tren yolculuğunu seçmeyip 3 araç değiştirip gece ormanda 3 saat yürüyerek 15 saat yol tepmeyi tercih ediyor. Yemeğe de çok para harcamayan Mehmet, genelde hostelde veya kaldığı evde yemek pişirerek karnını doyuruyor.
Peki, ne kadar harcıyor dersiniz? Bir örnek verecek olursak: İstanbul’dan çıkıp İtalya (Napoli, Roma, Floransa, Pisa, Cenova), Fransa (Nice, Cannes, Monaco, Monte Carlo), İspanya (Barselona, Madrid) ve Portekiz (Porto, Lizbon) gezip gelmek için her şey dâhil (yol masrafı, yeme-içme, konaklama, gece hayatı, müzeler vb.) 2500 TL para harcamış. Evet, gerçekten de yapmış bunu hem de 18 günde. Ya da Brezilya, Paraguay, Bolivya, Peru, Şili, Arjantin ve Uruguay’ı 62 günde gezip gene her şey içinde 5,800 TL harcamış.
Bir başka ilginç yanı ise Rotasız Seyyahımızın yola çıktığında neredeyse hiç İngilizce bilmiyor oluşu. Çoğumuzun en büyük mazereti olan “ama İngilizcem yok ki” savını da böylece çürütmüş Mehmet. Şu sıralar Meksika’dan dönmüş olan Mehmet bizi Meksika’nın yerli halkıyla tanıştırdığı çekimleri ile gönlümüzdeki özgür ruha dokunuyor.
İnternet sitesi: www.rotasizseyyah.com
Facebook: www.facebook.com/rotasizseyya