Ana SayfaYaşamKadınDeneysel tiyatronun anası: Rachel Rosenthal

Deneysel tiyatronun anası: Rachel Rosenthal

-

Deneysel tiyatronun yaratıcılarından Rachel Rosenthal, sanat yaşamının 50. yılında, 10 Mayıs 2015 tarihinde 88 yaşındayken hayatını kaybetti. Kendisinden basit bir performans sanatçısı olarak bahseden Rosenthal; öğrencileri ve izleyicilerine göre sahnenin divası, zamana sığmayan yaşsız, eşsiz bir sanatçı. Rosenthal’in alçakgönüllülüğüne bakıp basit bir performans sanatçısı olduğunu düşünmek, Tac Mahal‘e sadece bir ev demek kadar doğru diyor, 20 yıldan fazladır iş arkadaşı olan Kate Noonan. O, çok önemli bir anıt gibi zamana sığmayan, güçlü, olağan dışı, egzotik ve insanın yüreğine dokunma kabiliyeti olan biriydi.

Rachel, 9 Kasım 1926 yılında Paris’te doğdu. Rosenthal ailesi İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudiler’e karşı gerçekleştirilen zulümden kaçarak New York’a yerleşti. Müzik ve sanatla ilgili ilk eğitimini burada alan Rachel, daha sonra Hans Hoffman, Merce Cunnigham, Erwin Piscator ve Jean-Louis Barrault gibi dönemin ünlü hocalarından dersler aldı.

(Fotoğraf: LA Times)
(Fotoğraf: LA Times)

1955 yılında taşındığı Kaliforniya’da Anlık Deneysel Tiyatronun yaratıcısı oldu ve 10 yıl boyunca oyunculuk ve yol göstericilik yaptı. 1970’lerde Kadın ve Sanat Hareketi ile feminizmi savunan birçok projede bir lider figürü olan Roshenthal, aynı zamanda WomenSpace şirketinin ortak kurucusu oldu.

Bu periyotta oyunculuk ve görsel sanat dünyasına eşit ağırlıkta odaklandı. Seramik heykeller yaptı ve sergiledi. 1975 yılından sonra ise Rachel Rosenthal’in esas odak noktası; tiyatro dalında yeni işler yaratmak, yazmak, oyunculuk ve eğitmenlik üzerine oldu.

İlk kez 1983 yılında sergilediği Gaia, Mon Amor’daki muhteşem performansı ile yeri doldurulamaz bir sanatçı olduğunu tekrardan ispatlamış oldu. Daha ilk dakikadan itibaren sizi içine çeken bu performansın videolarına Youtube’dan ulaşabilirsiniz.

1989 yılında kendi ismiyle kurduğu şirketin yöneticisi oldu. Bu şirket çevresel yıkım, sosyal adalet sorunları, toprak temelli maneviyat ve hayvan hakları gibi temalarla gösteriler düzenlemeyi ve toplumu bilinçlendirmeyi amaç edindi.

Rachel Rosenthal 2

Amerika, Almanya, Belçika, Londra, Avustralya, İspanya ve Japonya gibi birçok ülkede yüzden fazla oyun sergileyen Rosenthal’in o dönemdeki en ses getiren başarısı Pangaean Dream isimli oyunuyla geldi. Pangaean Dream, 1990 yılında Los Angeles Sanat Festivali sırasında Santa Monica Sanat Müzesi’nde başyapıt olarak gösterime girdi.

Ünü ve başarıları giderek artan Rosenthal, 1994 yılında New York Wadsworth Perfonmans ve Sanat Okulu’nda, 56 kişilik kadrosuyla Peace Zone isimli oyununu sergiledi ve UCLA’da (Universty of California, Los Angeles) başyapıt olarak gösterildi. DbD deneyimleri isimli gösterisinden edindiği deneyimler hakkında bir kitap yazdı.

1994-1997 yılları arasında yeni şirketiyle birlikte, 1950 ve 1960’ların doğaçlama tiyatrosunu TOHUBOHU! ismiyle, övgüyü hak edecek şekilde yeniden canlandırdı.

1996 yılıyla birlikte üniversitelerde oyunculuk, kültür ve pedagoji alanlarında konferanslar verdi. Amerika’nın en ünlü üniversitelerinde konuk sanatçı olarak büyüsünü yaymaya devam etti. Chicago Sanat Enstitüsü’nden fahri doktor ünvanı aldı.

Onlarca sanat ödülünün sahibi olan Rosenthal, 2000 yılında Los Angeles şehri tarafından Yaşayan Kültür Hazinesi olarak onurlandırıldı. Hayatının son gününe kadar başarısını ve çalışmalarını sürdüren sanatçı, son yıllarını uzun zamandır uğraştığı sulu ve yağlı boya üzerine çalışarak geçirmiştir. Bununla birlikte, sanat direktörü olarak, ayda bir hafta sonu, stüdyosunu ziyarete gelen sanatçı dostlarıyla birlikte Total Sanat Gösterileri’ni çalışmıştır.

Rachel Rosenthal 3

Rachel Rosenthal’in kocaman sevgi dolu bir kalbi ve kimseye benzemeyen bir yaşam felsefesi vardı. Büyük bir hayvan hakları savunucu olan Rosenthal, aynı zamanda vejetaryendi. Rol arkadaşım diye bahsettiği, can yoldaşı Patsy ile sayısız oyunda rol aldı.

Mayıs ayının başlarında aramızdan ayrılan Rachel Rosenthal’i anmanın en güzel yolunun eserlerini sergilemek olduğunu düşünen tiyatro gurubu, sanatçının benim en özel çocuğum dediği oyunu TOHUBOHU! ile 29-30 Mayıs 2015 tarihlerinde sanatseverlerle buluşacak. Fransızca çarpışma, kaos, düzensizlik anlamlarına gelen TOHUBOHU’nun bu haftaki özel gösteriminin, gazetelerde çıkan haberlerine göre Rosenthal ve performans sanatı severleri için uzun süre hafızlardan silinmeyecek bir gece olması bekleniyor.

SON YAZILAR

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Sus(ma)mak! İnan(ma)mak!

Gündem şu an bu iki kavramdan çok da bağımsız bir noktada değil. Size şimdi ufak bir düşünce egzersizi yaptırmak istiyorum. Bana katılabilirsiniz veya eleştirmek istediğiniz...

Kadın, doğa ve kesişen tahakküm: Av ihalelerinden İstanbul Sözleşmesi’ne, Kuzey Ormanları’ndan 6284’e

Hem ekofeminizm hem vegan feminizm kadınların, doğanın ve hayvanların üzerindeki ataerkil kapitalist baskının nasıl ortak sömürü hikayeleri ortaya çıkardığını yıllardır tartışıyor. Üstelik bunu, sadece bu...
Özge Yıldırım
Özge Yıldırım
Bir peri olsaydım keske. Kollarım Temel Reis gibi güçlü olsaydı. Annesiz çocuklara sıkı sıkı sarılsaydım.. Bir kalbim olsaydı kocaman, içine tüm canlılara yetecek kadar sevgi koysaydım. Sırtımda sihirli bir heybe olsaydı. Açım diyen herkesi doyursaydım. Kulaklarım iri iri olsaydı ve dünyanın öbür ucundan ah! diyeni duysaydım. Bacaklarım evrenin en hızlı atı olsaydı, ah diyen herkese yetişip koşsaydım. Hiç yorulmayan bir elim olsaydı da tüm ağır işleri ben yapsaydım. Dünyanın her lisanını bilseydim, bildiğim herşeyi öğretseydim. Damarlarımdan kan yerine vicdan aksaydı, cebimde tüm çocukları iyileştirecek bir ilaç olsaydı. Geri kalan tüm zenginlikler, şan, şöhret, para, pul hepsi de sizin olsaydı. Olmadı olamadı.. O kadar ağladım ki okyanuslar taştı. Dayanamadı Tanrı "Tek bir dilek hakkın var, hadi iste gerçekleşsin" dedi. Bir pencere diledim, bütün dünyaya ulaşabileceğim. İşte bugün o penceredeyim.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol