İnsana ayna tutarken vicdana ses veren bir kitap
Ada’nın sahilinde birden ortaya çıkan korumasız bir insan, Adalılarda önce şaşkınlık uyandırır. Şaşkınlığın korkuya dönüşmesi an meselesidir. Adalılar, adanın ücra bir köşesindeki ahıra kapattıkları yabancıyı bir an önce unutmak, gündelik hayatlarına devam etmek isterler.
Öyle de yaparlar. Gündelik hayat, Armin Greder’in sembol yüklü çarpıcı çizgilerinden yansır: Bulaşık yıkayan kadının kambur sırtında yoğunlaşan karanlık, gülüp eğlenen erkeklerin pembe suratlarından akan aymazlık, kendilerinden küçük, zavallı bir arkadaşlarını sopalarla itekleyen çocukların gözlerine oturmuş acımasızlık…
Üzerinde çıplak insanlığından başka bir şey olmayan o yabancı gelene kadar adada gündelik yaşam böyledir. Unutmak isterken, gündüzleri kulaktan kulağa yayılan fısıltılarda dolaşan, geceleri kâbus olup üzerlerine çöken “öteki”ye karşı ummadık bir hızla kabaran öfke bu zeminden beslenir…
Evet, Ada, gündelik bir hikâye alışılmadık bir resimli kitap. Bugün, dünyanın gündemine oturan göçmen sorununa dair sarsıcı bir yorum ve insanlığa çağrı olarak okunabileceği gibi kötülüğün sıradanlığının resmedildiği bir sanat eseri olarak da ele alınabilir.
Hepimizin korunaklı bir alanı, bir adası var. İyi ki Armin Greder, yabancı ve farklı olanın tehdit unsuru olarak algılandığı, korumasız ve güçsüzse bertaraf edilmeye çalışıldığı bu karanlık dünyada vicdana da bir ses vermiş. Bu sesin yabancı denizlere açılan balıkçıdan gelmesi, eserin sembolik değerini daha da artırıyor.
Ama Greder, balıkçıyı hiç resmetmeyerek de bilinçli bir tercihte bulunuyor ve onun bir bedene kavuşturulması görevini, bu dünyanın hem kurbanı hem faili olan bize ve çocuklarımıza bırakıyor.
Yüzleşmek cesaret gerektiriyor. Ne var ki adalarımızın etrafına, hepimizi kötülükle baş başa bırakan kalın, aşılamaz duvarların örülmesinin önüne ancak yüzleşerek ve sorgulayarak geçebiliriz.
Ada, gündelik bir hikâye yediden yetmişe herkesi derinden sarsacak yaşsız bir resimli kitap, bir başyapıt.
Arka Kapak:
Bir sabah Adalılar sahilde bir adam buldular: Onlar gibi değildi…
Bize yabancı olan korku uyandırır. Peki korku ne zaman nefrete dönüşüp insanlıktan çıkar? En önemlisi de nasıl? Ödüllü sanatçı Armin Greder bu soruları yüzümüze ayna tutarak yanıtlıyor. Ada, yalnızca gündelik bir hikâye değil, her yaştan okurun ilgisini hak edecek kadar da gerçek!
“… insanın, yabancı olana varlık hakkı tanıma ve insani bir pratik sergilemedeki yetersizliğini hedef alan düşündürücü, zehir zemberek bir hiciv.” DIE ZEIT
“Armin Greder’in resimli kitap klasiği Ada büyük bir sanat eseri olmanın yanı sıra dünyanın gündemindeki göçmen tartışmasına dikkate değer bir yorum getiriyor.” Frankfurter Allgemeine
Armin Greder
İsviçre’de doğumlu yazar 1971’de Avustralya’ya göç etti. Burada grafiker olarak çalıştı ve bir yüksek okulda illüstrasyon ve dizayn dersleri verdi. Yazıp çizdiği eserleriyle Bologna Ragazzi Award gibi birçok uluslararası ödüle layık görülen tanınmış sanatçı, Peru’nun başkenti Lima’da yaşıyor. Armin Greder’in en önemli eseri Ada, bütün dünyada bir resimli kitap klasiği olarak değerlendiriliyor.