Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Kemal Ördek; bir aktivist, bir trans birey. Önce tecavüze uğradı, sonra gasp edildi, sonra da polis tarafından azarlandı. “Erkek adamız biz memur bey, siz bizim hâlimizden anlarsınız, bu ibnenin lafına inanmayın” diyen tecavüzcü, gaspçı, karaktersizlerin lafına gerçekten de inanan polis memurları kendini ifade etmeye çalışan Ördek’i “Sen sus, sormadan konuşma!” diyerek azarladı! Karış karış Anadolu, her yer mücadele, mücadeleler utanç dolu. Suçlu devlet, mağdur cezalı, suçlu el üstünde gül bebek. Tek ihtiyacımız dayanışma, el ele hep beraber, yılan sokmadan, daha çok can yanmadan…
Tecavüze uğrayıp, gasp ve bir de üzerine tehdit edilmesine rağmen polis karakoluna suçlu kafesinde götürülen Kemal Ördek mağdur iken, gerçek suçlular polis aracının arka koltuğunda gayet konforlu bir yolculuk yaptılar. Lut kavmi zırvalarının rencide organizasyonunda yine Ördek mağdur oldu. Ördek’ten şikayetini geri çekmesi istendi, savunması değiştirilmeye çalışıldı. Evet, bizi korumakla yükümlü polislerce. Tecavüzcüler, gaspçılar, tehdit edenler serbest bırakıldı. Evet, sokaktalar. Potansiyel sapıklar. Engellenmemeye devam ederlerse potansiyel katiller. Kemal Ördek’in avukatı Sinem Hun “Bu tutumun benzeri bir başka formda vergi dairesi ya da hastanede de tezahür ediyor. Yani bu bütüncül bir sorun ama polisin şiddet tekelini elinde bulundurması, mağduru daha da travmatize ediyor” diyerek ayrımcılık ve ayrımcılıkla yürütülen mekanizmayı da açıklıyor.
Maruz kalınan ayrımcılık ve şiddetin ucu bucağı yok. Ülkemizde LGBTİ bireyler, kadınlar, çocuklar, hayvanlar mütemadiyen mağdur. Ben mağdur olmadım diyen kabullenendir, şiddete göz yuman, hayatından memnun olan aciz ve karaktersizlerdir.
Kemal Ördek’in başına gelenler duyulunca birçok kesimin yanı sıra hak odaklı kuruluş ve topluluklar onu yalnız bırakmadı. Lambda İstanbul Kemal Ördek’le dayanışma metninde şu ifadeler yer alıyor: “Genel ahlak ve nefret söylemleri cinsel şiddeti meşrulaştırıyor. Yok etmeye dönük baskı ve şiddet “cinsel ihtiyaç” olarak tanımlanıyor. Şiddet uygulayan erkeklerin “hâlinden anlayan” polisler şiddeti perçinliyor. Bu anlayışın sona ermesi için mücadelemize devam edeceğiz. Hayır, hayırdır. Cinsel şiddete son!” Ayrıca Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Kemal Ördek’in maruz kaldığı şiddet ve sonrasında yaşananlar ile ilgili kaygısını bugün bir basın bildirisi ile paylaştı. Red Umbrella Fund da Ördek’in destekçileri arasında yer aldı. Türkiye’de hükümet ve yargı ise sessiz kaldı.
“Hak edilen yaşamlarda tecavüz her gün!”
Kemal Ördek Bianet’te kaleme aldığı yazısında acı gerçeklere değinmiş. Diyor ki; “Özgecan’ı aldılar bizi, diğer kadınlarımız gibi. Daha önce sus pus olan Türkiye, ayağa kalktı, sokağa döküldü. Acı duydu, titredi. Titredik. Bize yabancı olmayan bir başka hikâyeyi yaşadık Özgecan ile… Yıllardır tecavüze uğrayan ve öldürülen tüm seks işçilerini ve transları hatırladık.
Kaçırılan ve tecavüze uğrayan her seks işçisinin, her transın hikâyesi yalnızlıkla bitti bu ülkede. Hâlâ da öyle. Bakmayın, benim maruz kaldığım şiddet sonrası çıkan birkaç sesin gürlüğüne. Bilinen bir hak savunucusu olmasam, bu ses de çıkmayacaktı büyük ihtimalle.
Şiddetle, tecavüzle, cinayetle sınanan hayatları yaşayan translar, seks işçileri, öteki kadınlar, adsız kadınlar yine bir sessizliğin tecavüzüne uğruyor. Arka sokaklarda, o görmediğimiz sokaklarda, o ‘hak edilen’ yaşamlarda her gün, her gece tecavüzler oluyor. Hiçbiri bir Özgecan değerinde ‘değil’ çünkü. ‘Hak ettikleri’ hayatları yaşıyorlar çünkü. ‘Su testisi su yolunda kırılıyor’ çünkü. Tecavüzü hak ediyorlar, ölüm kaderlerinde var çünkü.”
Sayın Bakan bakar mısınız? Pardon siz kimin bakanısınız?
Kemal Ördek bir de soru soruyor, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na:
“Sayın Bakan, siz herkesin bakanısınız, değil mi? Bu herkes içerisinde translar ve seks işçileri de var, değil mi? Eğer cevabınız evet ise, soruyorum, neden sessizsiniz başıma gelenlere? Başıma gelenlerle ilgili olarak soruşturma devam ediyor hâlâ, siz hâlâ sessiz. Dava açılırsa yanımda duracak mısınız? Davaya müdahil olacak mısınız? Bir trans, bir seks işçisi, bir hak savunucusu tecavüze ve şiddete uğrarken yanında olacak mısınız?”
“Yoksa, ben yine yalnız, biz yine yalnız, yaşadıklarını hak edenler mi olacağız?”
“Biz, yani size yakın birilerinin dediği gibi, Lut Kavmi’nin mensupları, şiddet, tecavüz ve cinayetlerle terbiye edilmeye devam mı edeceğiz?”
“Sayın Bakan, reva mı bu sessizlik? Tamam, sizin gözünüzde kadın olmayabiliriz, ahlaka mugayir kişiler de olabiliriz. Peki, insan da mı değiliz? O çok bahsettiğiniz muhafazakârlık, dini ve insani değerler de mi sessiz maruz kaldığımız bu şiddete?”
“Ben, sizin vatandaşınız, bir trans, bir seks işçisi, bir hak savunucusu, bir mağdur… Ne zaman, ben ve tüm diğer mağdurlar bu kadar yalnızlaştırıldık?”
Sayın Bakan, sizi ve bakanlığınızı, hükümeti, yanında durmaya davet ediyor Kemal Ördek. Bir umut onunki, belki olur diye. Belki bir adım atarsınız, tecavüzcülere cevap olur. Sanmıyorum ya, yine de bir umut işte…
Bu ülkede kararlar suçlulardan yana mı yoksa?
Gel zaman git zaman değişmiyor hiçbir yaşanan. Bazı örnekler aktaracağım sizlere. Verdiğim bu karar ve medyaya yansıyan olay örnekleri ile amacım sizi vatandan soğutmak değil mücadeleye çağırmak aslında:
“Müştekinin geçimini hayat kadını olarak sağlaması nedeniyle, rızaya dayalı olmasa bile cinsel ilişkinin mağdurenin beden ve ruh sağlığını bozması söz konusu değildir.”
“Babasının tecavüzüne uğrayan kız, babasını mahcup ettiği için baba ceza indirimi aldı.”
“Tecavüz eden erkek, ‘bakire değil’ indirimi aldı.”
“Üvey kızına saldıran adam, ‘ruh sağlığı bozulmamış’ indirimi aldı.”
“Tecavüzü bitiremeden suç üstü yakalanan erkek, ‘iş yarım kaldı’ indirimi aldı.”
“Tecavüze uğrayan kadın ‘bağırmadığı için’, tecavüzcü ‘rıza’ indirimi aldı.”
“Suruç’taki basın açıklamasında neden HDP’li yönetici yoktu?”
“Berkin Elvan teröristtir.”
“Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak”
“Hamile kadının sokakta gezmesi terbiyesizliktir.”
Suruç’tan Muğla’ya, Ankara’dan Kars’a, Edirne’den Muş’a… Her yer ayrımcılık, her yer şiddet, her yer tecavüz. Bu durumda el ele verip bağırmalıyız: Tecavüze sessiz kalan devlet istemiyoruz. Mağdura ceza, suçluya ödül verilmesini kabul etmiyoruz! Çünkü Kemal’in de dediği gibi, mücadelemiz aynı dostum!
Kadınların ve çocukların gördüğü şiddeti seslendiren kesim LGBTİ mücadelesinden daha kalabalık. LGBTİ bireylerin maruz kaldığı tecavüzler ise hem toplum hem resmi yetkililer tarafından “hak” görülüyor. Cinsel ihtiyaç, zaten fuhuş yapıyordu” gibi bahaneler ile şiddeti kolayca uygulayan bir sapık kitle ile bu suçları görmezden gelen ve mağduru cezalandıran bir resmiyet olduğu sürece daha çok LGBTİ tecavüze uğrar, öldürülür.
Kemal Ördek biz sonuna kadar yanındayız, ama kendine dikkat et dostum…
Kaynak: Cumhuriyet, Kaos GL, Bianet