İstanbul’un artık şaşırtmayan ziyaretçileri, domuzlar. Yaşam alanları alt üst olduğundan ötürü, bazen deniz bazen de kara yoluyla şehre geliyorlar. Şehirde pek işleri yok aslında, sadece yemek arıyorlar, çünkü kendi alanları tükenmek üzere. İnsan denen canlı ise gösteriyor özünü, şiddet ile saldırıyor ona. “Birinin silahı yok mu ya hu vursun şunu.”
Neden? Neden sen bir ormana, yani birçok canlının yaşam alanına saldırdığın zaman kimse seni vurmuyor? Neden bir dereye set çektiğinde balıklar bir olup burnunu kemirmiyor? Keşke bir eşek gelse ve otursa üzerine, yılların hatrına kızmaz senin oturmalarına mı sayarsın, yoksa onu üstünden atar mısın?
CNN Türk’ün sabah haberlerinde iki ayrı domuz haberi verildi bu sabah. İkisinde de insanları görünce korkmuş ve şaşkınlıktan koşturan birer domuz vardı ve yine, domuz görünce korkmuş ama kaçmayan, kovalayan, öldürme egosuyla koşan bir canlı insan. Domuzların akıbeti ne oldu bilmiyorum. Bildiğim bir şey var, Türkiye’de hayvan olmak her bir şeyden daha da zor.
Üstelik bu şehre misafir domuzların yaşadıkları sadece. Bir de hiç insan dünyasına dokunmamış domuzlar var, ama onlar da suçlu, domuz olmaktan ileri gelen sebeplerle. Pis domuz çünkü onlar. Domuz gibi yiyen insanlara verilen adın sahibi, domuzlar. Sıfat bulamadığınız zaman hakaret edecek, basın geçin, ne de olsa göremeyecek çirkinliğinizi, duymayacak o sesinizi.
Son olarak şu ortaya çıkıyor. Savunduklarımızın başına hepimiz, sonuna bir sahiplik belirten ek getiriyoruz. Ama bir domuzu savunurken hepimiz domuzuz diye bağırdığımızda toplum tarafından ciddiye alınmama ihtimalinden çekiniyoruz. Çekinmeye gerek yok. Hepimiz Ermeniyiz denilince de ağırlarına gidiyor bazılarının, hepimiz topuz da aynı manada onlar için.
Farklılıkların birleştirilebildiği bir toplumsal düzen hepimizin hayali. Her canlının bir yapısı ve yaşayışı olduğunu kabul edip onu kendimize yontmadan, biraz açık konuşup kendi özgürlüğümüzü yaşayıp ele güne karışmadan yaşamak. Özlem duyulan bu. Ancak bu denli yaşamak ranttan uzaklaşmayı, azıcık saygılı olmayı ve kısa süre de olsa biraz fazla yorulmayı gerektiriyor.
Empati çok zor
Şimdi kim milyon dolarlık rant kapılarını kapatıp domuzların doğal alanlarını mahvettiğini inkâr edecek ve mesela trans bir bireyle saygın bir ilişki kuracak? Nasıl bırakacak erkek egemen kavramındaki egemen vazifesini? Empati çok zor, bu dünyadaki en zor davranış biçimi. Şimdi, kim gidecek daha kendini anlayamıyorken başkalarını anlamak için mücadele verecek?
Ekmek elden su gölden, tam anlamıyla böyle yaşayan insanlar var. Oysaki bunu yaşaması gereken hayvanlar. İnsan olmaktan utanıyorum çoğu zaman, keşke bir domuz olsaydım, kaçmazdım insanlardan, biraz intikam onların da hakkı değil mi?
Hayvanları sevin koruyun, sevmediğiniz kişilere hakaret ederken onları kullanmayın, bu tavrın cinsiyetçi küfürlerden hiçbir farkı yok zira.