Fotoğraf sanatçısı Dilan Bozyel 19. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali kapsamında “Kadının vizöre dokunduğu an” adlı etkinliğinde Ankaralılarla buluştu. Bozyel etkinlikte; çocukluğunun ve çocukların, objektifine düşen yansımalarını ve fotoğrafla tanışmasının öyküsünü anlattı.
Diyarbakırlı sanatçı Bozyel, Diyarbakır’da çocuk olmanın zor ve özel olduğunu ve yaşamının dönüm noktasının Diyarbakır TRT Çocuk Radyosunda spikerlik yapmasıyla başladığını anlattı: “Diyarbakır’da büyümek zor ve özel bir şey, ilkokul dönemi OHAL ve Körfez Savaşı dönemiyle geçti. Çocukluğumda gazete kaplı canların ardından, içeride bir hayat olduğu anlaşılmaması için gazetenin ucunu kaldırarak sokağa bakardım. Bugün yaşanılan olaylar bizim için çok tanıdık olaylar. 20 yaşıma kadar her yerde sokaklarda asker ve panzerin gezdiğini düşünürdüm, meğer öyle değilmiş. Çocukken tiyatrocu olmak istiyordum. İstanbul’da İşletme bölümü öğrencisiyken müzik dergilerine yazı yazmaya başladım. Konserleri takip edip müzik yazıları yazmaya başladığım dönemlerde de öncesinde de fotoğraf yoktu aklımda.”
Ablası Heja Bozyel’in odasında bulduğu kompakt bir fotoğraf makinesi ile oto portreler çekerek geçirdiği bir dönemde fotoğrafın, yaşamının bir parçası olduğunu söyleyen Bozyel, aynı dönemlerde tanıştığı Fotoğraf Sanatçısı Diane Abrus’un yaşam öyküsünden de etkilendiğini, fotoğrafın kadın hayatında ne kadar tutkuya dönüşebileceğini Abrus’un yaşam öyküsüyle anladığını dile getirdi.
Sonrasında aldığı eğitimle moda fotoğrafçılığı üzerine tez yazmaya başlayan sanatçı, modanın özellikle kadın bedeni üzerine kurduğu baskı karşısında tezi yarıda bırakmış. Bozyel tezini yarım bırakmasının ardından, çekimleri için dayatılan ölçülere uymayan kişilerden modeller seçerek insanların moda sektörü karşısında nasıl yok olduğunu anlatan bir seri hazırladığını anlattı.
Objektifini en çok çocuklara çeviren Bozyel, çocukların hayatta yaşadığı çok büyük sorunlar olduğunu dile getirerek çocuklarla yaptığı atölye çalışmalarını anlattı. Yaptığı atölye çalışmalarında karşılaştığı hikâyelerden etkilenerek Londra’da “Babam Bizi Sevmiyor” sergisini açan Bozyel, kız çocuklarının dünyasında yaşadıkları, onlara dayatılan her durumda “babam beni buraya bıraktıysa o halde babam beni sevmiyor” algısının olduğunu ve serginin adının da kız çocuklarının bu önemli algısından yola çıkarak verdiğini vurguladı.