Tarihler 7 Aralık 1970’i gösteriyordu. Bu tarih, Batı Almanya Başbakanı Willy Brandt’in, Varşova Gettosu Anıtı’nın önünde diz çöktüğü ve özür dilediği tarih idi. Brandt, Yahudi Soykırımı için özür dilemişti. Brandt’in yaptığı sadece çevresindekileri değil o gün tüm dünyayı şaşırtıyordu. Brandt çok önemli bir adım atmıştı. Brandt’tan sonra bazı ülkeler ve devlet başkanları, siyasetçileri; geçmişleriyle yüzleşmeye ve geçmişte yapılanlar yüzünden mağdurlardan özür dilemeye başlamıştı.
Brandt diz çöktüğünde etrafındakiler ilk başta onun düştüğünü, tansiyonun yükseldiğini ve bayıldığını düşünmüştü. Fakat saniyeler geçtikçe hiç de öyle olmadığını gördüler. Brandt, bilinçli olarak diz çökmüştü. Özür dilemek için diz çökmüştü.
Brandt, o tarihte henüz başbakanlık koltuğunda birinci yılını dolduruyordu. İlk yurt dışı gezisini ise 1970 yılında Polonya’ya Varşova’ya yaptı. Peki, Varşova gettosunun önemi ve yeri ne? Zamanında Nazi askerlerinin girişine “Burası hastalıklı bölgedir ve girmek tehlikelidir” tabelası astıkları bir yerdi Varşova gettosu. Diğer yandan Avrupa’daki Yahudi direnişçilerin de kalesiydi. Gettodaki direnişe karşı SS komutanı Heinrich Himmler, Hitler’in doğum günü onuruna 20 Nisan 1943’te bir temizlik harekatı ve kıyım başlatmıştı. Gettoda süren operasyonda 60 bine yakın Yahudi katledildiği belirtiliyor. Savaşın bittiği 1945’e kadar ise gettoda katledilen ve açlıktan ölenlerin sayısının ise yüz bine ulaştığı dillendiriliyor. İlerleyen yıllarda ise getto; tarihle yüzleşmenin mekanlarından biri oldu. Alman işgalinin son bulmasından sonra bir Yahudi anıtı da dikilmişti.
Brandt’in gezideki amacı ise öncelikle ülkesinin Polonya ile ilişkilerini iyileştirmek idi. Ama hiç kuşkusuz kimse Yahudi anıtı önünde diz çökmesini beklemiyordu. Brandt’a gezisinde eşlik eden Spiegel dergisinden Hermann Schreiber, Brandt’in hareketiyle ilgili şunları söylüyor: “İlk başta bayıldığını düşündük. Daha sonra diz çöktüğünü anladık. Aslında o suçsuz biriydi, kendisi için değil, Almanya için diz çöktü.”
Brandt, yıllar sonra 1989’da çıkan “Hatıralarım” kitabında bu tarihsel olayı şu şekilde anlatmıştı; “Halen bana o hareketimi soruyorlar. Bunu daha önce planladın mı diye. Kesinlikle hayır. Etrafımda duran gazeteci ve foto muhabirleri kadar yakın arkadaşlarım da şaşırmıştı. O davranışımı planlamadım, fakat Wilanow Sarayı’nda geçirdiğim gece gettodaki anıtın önemini düşündüm.”
Brandt’in hareketi bir yandan da sürpriz değildi, onu tanıyanlar için. Kendisi de bir Nazi mağduru olan siyasetçi, Hitler’in iktidarında Norveç’e gitmiş, yurtdışındaki Alman direnişinin yöneticilerinden olmuştu. Geri kalan hayatında ise Avrupa sosyal demokrat hareketinin önemli isimlerinden biri oldu. Berlin’de belediye başkanlığı yaptığı bir dönem de oldu. Brandt, 1992’de 79 yaşındayken hayatını kaybetti. Varşova’daki tarihi hamlesi ona 1971’de Nobel Barış ödülünü de getirmişti.
Brandt’in bu hareketi sonraki yıllarda özellikle Avrupa kıtasında da geçmişle bazı yüzleşmelerin önünü açtı. İşte onlardan bazıları;
Almanya Federal Devlet Başkanı Johannes Rau, 2000 yılında İsrail parlamentosu önüne çıkarak şu metni okudu: “İsrail halkı izlerken; öldürülenler, mezarı bile olmayanlar önünde eğiliyorum. Kendim ve kuşağım adına, geleceğini İsrail’in çocukları ile birlikte görmek istediğim çocuklarımız ve torunlarımız adına, Almanların yaptığı şey için affınızı istiyorum. Kurbanlar bizim geleceğimizin bir parçası olarak kalacak” Rau, İsrail gezisinden önce soykırımdan sağ kalanlar ve aileleriyle birlikte Auschwitz toplama kampını ziyaret etti.
Hollanda 2000 yılında II. Dünya Savaşı’nda haksızlık, ayrımcılık ve zulüm yaptığını itiraf ettiği Yahudi, Çingene ve Endonezyalılardan özür diledi.
Kanada 2008 yılında Kızılderili halkından özür diledi. Kanada Başbakanı Stephen Harper 13 Haziran tarihinde Kanada Meclisi’nde asimilasyona uğrayan, ailelerinden alınıp zorla yatılı Hıristiyan okullarında okutulan Kızılderililerle ilgili Kanada hükümeti adına özür diledi.
ABD 2010 yılının Mayıs ayında Kızılderililerden özür diledi. Özür dilemek için çıkarılan yasa Senato ve Temsilciler Meclisi’nden geçtikten sonra 2009 yılının Aralık ayında ABD Başkanı Barack Obama tarafından imzalanmıştı.