“İnsanlar evrenin ne kadar büyük olduğunu ve insan yaşamının da ne kadar kısa olduğunu anladıklarında, kalpleri isyan ediyor.”
Geçtiğimiz aylarda Burak Kara’nın çevirisi ile Dönüş Üçlemesi’nin ilk kitabı Dönüş, İthaki Yayınları tarafından basıldı. Dönüş romanı, ele aldığı konular bakımından birçok bilim kurgu romanını gerisinde bırakıyor. Stephen King’in “eşsiz bir yazar” dediği Robert Charles Wilson, bu kitabı ile Hugo En İyi Roman Ödülü’nün de sahibi oldu. Dönüş, milenyum sonrası ögeler barındıran hikayesinde yalnızca ütopik bir olay anlatmakla kalmıyor, bizlere toplumsal ve psikolojik unsurlar da sunuyor.
Gökyüzünde meydana gelen değişiklikler ile Ekim Olayı‘na tanık olan üç gencin yaşadığı olayları içeren bu kitapta, ana kahramanların dışında bu olayın etkisini gören ve etki edenlerin de hikayesine tanıklık ediyoruz.
Dönü adını verdikleri bu olay; artık devlet adamlarının, teknoloji gücünü elinde tutanların, sıradan halkın yaşayışını alt üst ediyor ve hayatın merkezine oturuyor. Bundan sonra teknoloji yalnızca Dönü etrafında gelişiyor, devlet adamları tüm kaynaklarını bu olayı aydınlatmak ve bu olaya çözüm bulmak için kullanıyor. Tüm bunlar olurken, yayın yasakları ve bilgilerin sınırlı paylaşımı halkı bir süre uyutmaya yetiyor. Fakat tüm olanlardan uzak tutulan halkın, bir süre sonra olan biteni anlasa bile insanlık tarihini tehdit eden bu olay karşısında etkisiz hale geldiğini görüyoruz. Bu tehlikeye yavaş yavaş alıştırılmış insanların başına gelenleri okurken, milenyum sonrasını anlatan bir romanda bile günümüzden izler görmek kaçınılmaz oluyor…
Dönü, insan türünü yok edecek kadar tehlikeli bir hal alırken politik savaşlar, ego çatışmaları, çıkarlar ve rekabet artıyor. Toplumda bozulmalar, yozlaşmalar kaosa sebep oluyor. Ölümlü olduğunu bilen insan, türünün yok olacağını kabullenmekte zorlanıyor. Bu felaketi farklı anlamlandıran gruplar ortaya çıkmaya başlandığında ise yine yabancısı olmadığımız bir durumla karşılaşıyoruz. Tüm yaşananları din ile bütünleştirip boyun eğenler, kabullenip yaşayanlar hatta kutsal görenler ve kendini bilime adayanlar…
Yeni bir hayat kurma çabası, uzay hakkında yapılan keşifler, siyasi, sosyal, dini hayatta yaşanan değişimler… Bu olayların arasında aşk, arkadaşlık ve aile ilişkileri de romana ayrı bir tat veriyor diyebiliriz.
Yazarın akıcı anlatımıyla gizemini sonuna kadar koruyan bu serüven, önümüzdeki aylarda çıkacak serinin diğer kitaplarında devam edecek.