Zindanlarla Dayanışma İnisiyatifi Ankara Temsilcisi Havva Özcan. Şehir şehir dolaşıp onlarca cezaevine gidiyordu. Cezaevlerinde incelemeler yapıyor, cezaevleriyle alakalı raporlar hazırlıyor, tutsakların sağlık durumlarıyla ilgileniyor, her hafta hasta mahpusların sesi oluyordu. 18 Mayıs’ta, yine bir hak ihlaliyle tutuklandı.
Yaklaşık 4 aydır tutuklu bulunan Özcan’ın mahkemesi, Yarın Eskişehir’de olacak.
Havva Özcan. Tutsakların, tutsak yakınlarının ve onun elinin ulaştığı herkesin tabiriyle, Havva Ana.
Ömrünü duvarlar arasına sıkıştırılmaya çalışılanlara el uzatmaya vermiş, hepimizin anası. Saçının akından öptüğüm, hepimizden genç, sıcacık kadın.
Toplumdan ve kendimizden sıkıldığımızda, bencillikten sıkılıp yine bir başımıza kaldığımızda, kimin neye neden üzüldüğünü eleştirip burnumuzun dikine devam ettiğimizde, kimin neye neden şöyle değil de böyle üzüldüğünü düşünüp burun kıvırdığımızda, yine insanlığımızın yüreğinden, yüreği hep tertemiz kalmış birileri tutar da yaşatır. Bencillik özümüze de bencilliktir ya, bencil olmayan yanımızı böyle geniş, böyle serin, böyle dopdolu yüreklere emanet ederiz. İyi yanımızı şahlandıran. Çok yaşasınlar ki iyi yanımız yaşasın.
Bu 4 ay değerli geçmiştir onun için. Tutsaklara daha sıkı sarılma imkânı bulmuştur. Bol bol sarılmıştır. Bol bol öfkelenmiştir bencile.
Sık sık anımsıyorum, birgün Havva Ana’yla çocuk cezaevinden tahliye olan bir çocuğu (ismini unuttum) cezaevi çıkışında beklemiş, sarılmıştık. Havva Ana çocukla uzun uzun muhabbet etmişti, evine götürmek için ne kadar uğraşsa da ikna edememişti. AŞTİ’ye ismini unuttuğum, Havva Ana’ya sürekli Ana diyen o çocuğu uğurlamaya gitmiştik. Çocuk arabadan eşyalarını çıkarırken bir torbanın içinden büyükçe, el emeği bir tabloyu Ana’ya uzattı. Üstünde çok güzel boyanmış kıpkırmızı bir gül vardı ve “canım anama” yazıyordu. “Bu senin” dedi. Havva Ana, anadır.
“Gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun
Bu koku dünyayı tutacak nerdeyse
Gül, gül! diye bağıracak çocuklar bütün
Herkes, hep bir ağızdan: gül!”
Yarın gülümüze kavuşmak dileğiyle…