Uzmanların Akkuyu Nükleer Santrali projesi için sürekli kullandıkları bir ifade mevcut: Felaket Projesi. İlk gününden bu yana birçok tartışma yaratan projeden geçtiğimiz günlerde bir istifa haberi geldi. Akkuyu Nükleer bünyesinde görev yapan Mersin Bölge Kamu Diplomasisi ve Devlet İlişkileri Bölge Müdürü Faruk Uzel istifa etti. Projenin güvenli olmadığını savunan Uzel, ihmal iddialarını madde madde sıraladı.
Müdür Faruk Uzel, 1 Eylül akşamı basın yayın organı temsilcilerine kendisine ait cep telefonundan şu mesajı gönderdi: “Ülkemin nükleer santral inşa etmek ve bu teknolojiye sahip olmak adına yaptıklarını desteklemekle birlikte, proje uygulayıcısı Rus şirketinin faaliyetlerini ve zihniyetinin inşa edeceği bir nükleer santrali ülkem ve milletim için çok ciddi bir risk unsuru olarak görüp, bu durumu dile getirmem sonucu Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nden ayrıldığımı bildiririm.”
Gerçekleştirdiği basın toplantısında, istifasının ardından sessiz kalması ve yakın çevresine yaptığı açıklamaları tekzip etmesinin istendiğini öne süren Uzel, bu yüzden tehdit aldığını savundu.
Uzel’in tartışmaların odağındaki projeyle ilgili ihmal iddiaları madde madde şu şekilde:
- Mersin Bilgilendirme Merkezi’nde, zemin kotunun 1 metre altındaki ofis olarak kullanılan odalardaki taban suyunu izole edip kesemeyen mühendislik bilginizle, Akkuyu’da deniz kıyısında ve deniz seviyesinden 12 metre düşük kotta yapacağınız nükleer santralin güvenli olacağına inanmamızı mı bekliyorsunuz?
- 1,5 milyon dolar harcayarak sadece tasarımını yaptırdığınız bilgilendirme merkezindeki 7 bin 200 metre elektrik kablosunu döşeyip, UPS cihazının bilgisayarla bağlantı kablosunu döşemeyi unutan mühendisliğinizle mi nükleer santral inşa edeceksiniz?
- Bugüne kadar taşeronunuz olan firmalardan mahkemelik olmadığınız şirket var mıdır? Sizin kiralama taahhüdü üzerinden inşa edilen otelle nasıl bir ilişkiye girdiniz ki mahkemelik oldunuz? Bu sorundan dolayı Atom Stroy Export’un müdürünü neden apar topar kovdunuz?
- Geçen yıl ihalesini yapıp aldığınız iki yangın söndürme aracını kullanacak personel alımı yapmadığınız için bekleterek çürüttüğünüz ve geçen ay çıkan yangında kullanamadığınız doğru mu? Bu zihniyetle mi nükleer santral inşa edecek ve güvenliğini işleteceksiniz?
- Projeyi maddi sıkıntılardan dolayı yürütemediğiniz doğru mudur? Dünya üzerinde size güvenip yatırıma katılacak ya da kredi sağlayacak bir tek finans kuruluşu var mıdır?
- Kıyı kenar çizgisine dikkat etmeyi akıl edemeyip, 1 nolu reaktörü kıyı kenar çizgisi altına yerleştiren mühendislik rezaleti yüzünden projeyi uygulamadığınız, bunun için kanun değişikliği beklediğiniz doğru mu?
- Son 2 yılda 3 ayrı taş ocağı ruhsatı alıp buradan çıkan ve pasa diye tabir edilen milyonlarca metreküp toprağı mı inşaatta kullanacaksınız?
- Asıl maksadınız Türk hukukuna gol atıp, çevresinden dolaşıp nükleer santralin zemin tesviyesini yapmak mıdır?
- Radyasyon izleme ve ölçüm projesi içerisinde Mersin Üniversitesi ve Mersin halkının temsilcilerinin katılım önerisini neden reddettiniz? Projenin şeffaf izlenme ihtimali sizi rahatsız mı etti?
- İş akdimin sonlandırıldığına dair mutabakat sözleşmesinde benim açıklamalarımı engelleyecek maddeleri neden koydunuz?
Çernobil ve Fukuşima felaketlerinin etkilerini hâlâ gözlemleyebiliyoruz. En başından bu yana nükleerin ölüm olduğunu dile getiriyoruz. Tüm dünya yenilebilir enerjinin farkına varmış ve tüm politikalarını buna doğru yönlendirmeye başlamışken nükleer santral projelerinde diretmenin sebebini anlayamamakla birlikte zararın neresinden dönülürse dönülsün bölgenin doğal yaşamı açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Ölüm değil yaşam istiyoruz. Nükleersiz bir dünya dileğiyle…