Ana SayfaYaşamÇocukçaAKP’li yıllarda çocuk V: AKP’nin çocuk algısı

AKP’li yıllarda çocuk V: AKP’nin çocuk algısı

-

AKP’li 21 yılda çocuk ve eğitim alanında yaşananları toparlamaya çalıştığımız yazı serisinin sonuncusu AKP’nin çocuk algısı üzerine. Çocuk algısı, çocuk ve eğitim alanında söylenenler, 21 yıllık çöküşün en belirgin örneklerinden bahsedeceğimiz bu son yazıda “Ne yapacağız?” sorusuna da cevap aradık.

AKP’li geçen 21 yılda özellikle eğitim alanında köklü değişiklikler yapıldığını biliyoruz. Eğitim, iktidarın kendi politikalarıyla şekillenecek bir nesli yaratmak için kullanabileceği en güçlü araç. AKP bu aracı ilk iktidar olduğu dönemden başlayarak yavaş yavaş ve devamında köklü hamlelerle kendi istediği şekilde biçimlendirmeye çalıştı.

Eğitimde değişmeyen tek şey okullarda kullanılan sıra ve masalar olarak kaldı. Müfredattan sınav sistemlerine, din derslerinden eğitim yıllarına, öğretmen olma koşullarından cemaatlerle işbirliğine kadar uzun bir yol katedildi. ‘Kindar ve dindar’ bir nesil yetiştirme arzusunda olduğunu söyleyen Tayyip Erdoğan ve onun izinden giden hükümetinin yıllar içinde yaptığı onlarca yanlış davranış ve söylediği onlarca yanlış söz, yapılmaya çalışılan kanunlar ve eğitim sistemindeki değişiklikler iktidarın çocuklara olan bakışının ne kadar tehlikeli ve yanlış olduğunu ortaya koydu.

AKP’li yıllarda itaatkar, özne olmayan, ‘hata’ yaptığında cezalandırılması gerekenler olarak görülen çocuklar; gelişimsel, psikolojik ve sosyal olarak iyiliği düşünülmeyenler olarak bir kenara itildi. Sadece eğitim denince akla gelen çocuklar, çocukları görmeyen çocukları yalnızca şov aracı olarak kullanan bir iktidarın eline kaldı. Pandemi, deprem gibi tüm toplumu etkileyen olaylar sonrasında ilk vazgeçilen, takip edilmeyen ve yok sayılanlar yine çocuklar oldu.

İstismar ve çocuk yaşta evlilikler

Ensar Vakfı’nda yaşanan çocuk istismarı sonrasında dönemin Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” demesi aklımıza kazındı. Bu ülke sınırlarında yaşayan her çocuktan sorumlu olduklarını hatırlatmak zorunda kaldığımız iktidar bununla da yetinmedi ve bakan, hakkında çocuk ve kadın istismarını önlemede ihmali bulunduğu iddiasıyla verilen gensorunun reddedilmesi sonrasında kendisini tebriğe gelen AKP’li vekillerin tebriğini gülerek aldı.

Diyanet Vakfı’nın hazırladığı ‘İlmihal’ kitabında ergenliğe girmemiş çocukların evliliğine ilişkin “Ergenlik biyolojik olgunluğu ifade eder. Bu da insandan insana göre değişir” ifadeleri yer aldı. Diyanet’in benzer açıklamaları farklı zamanlarda tekrar etti. Depremle birlikte evlat edinme koşullarının kolaylaştırıldığı ve çok fazla başvurunun yapıldığı sırada Diyanet, “Dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte hukuki birtakım sonuçlar doğuran bir evlatlık müessesesi kabul edilmiş değildir. Buna göre, evlat edinenle evlatlık arasındaki bu ilişki sebebiyle bir evlenme engeli doğmadığı gibi, evlatlığın kendi öz anne babasının yerine, evlat edinenlerin nesebine kaydedilmesi de caiz değildir. Ayrıca evlatlık olarak büyütülen çocukla, evlat edinenler arasında birbirlerine mirasçı olma hakkı da söz konusu değildir” dedi. Bunun üzerine eleştiri alan ve yanlış anlaşıldığını dile getiren yetkililer, çocuk yaşta evlilik ve istismar gibi durumların dinen önünü açan açıklamalarıyla yıllardır sahnede söz alıyor.

Çocuk istismarı yasası

2016’da Meclis’te kurulan Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu, hazırladığı raporla, çocuk istismarcısının tecavüz ettiği çocukla 5 yıl boyunca ‘sorunsuz’ ve ‘başarılı’ bir ‘evlilik’ sürdürmesi halinde denetimli serbestlikten yararlanmasını öneriyordu. Çocuklara cinsel istismar suçlarında mağdur ve failin evlenmesi halinde, cezanın ertelenmesini ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını öngören düzenleme birkaç kez meclise getirilmiş ve dönemin adalet bakanı Bozdağ, “Düğün yapılmış, dernek yapılmış, gelmişler, hediyeleri takmışlar, resmen evlenmişler” ve “küçüğün rızası” diyerek önergeyi savunmuştu.

Çocukların can güvenliği

Recep Tayyip Erdoğan kolluk kuvvetlerinin ölümüne sebep olduğu çocuklar için şöyle dedi: “Güvenlik güçlerimiz, çocuk da olsa kadın da olsa kim olursa olsun gereğini yapacaktır.” Meclis Milli Eğitim Komisyonu üyesi ve AKP milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, yeni müfredatın içeriğinde yer alan cihat kavramı için “Cihat bilmeyen çocuğa matematik öğretmenin faydası yok” dedi. Şu anki Aile Bakanı Derya Yanık, 6 Şubat depremi sonrası çocukların cemaat evlerine gönderildiği haberleri üzerine “Bizim Menzil Cemaati’ne ya da x, y, z herhangi bir yere verecek bir çocuğumuz yok ama insanlar kendi çocuklarını diledikleri yerde bulundurabilirler, buna da karışacak halimiz yok” açıklamasında bulundu. Bakan, çocukların güvenliğinin aileden bile önce devlet tarafından sağlanması gerektiğinden bihaber bu açıklamasıyla hafızamızda yer edindi.

Her 23 Nisan’da aynı tutum ve davranışlar

Tayyip Erdoğan’ın bu 23 Nisan’da depremden etkilenen çocuklarla yaptığı devir sırasında Enerji Bakanı koltuğuna oturan çocuğa “Bu muhalefet, bizim dilimizden anlamıyor ya” dedi. Çocuk kendisini anlamayarak “Nasıl yani?” diyerek cevap verdi.

Bakan Derya Yanık’ın bir önceki 23 Nisan’da koltuğunu devrettiği çocuğun aslında koruma altında olduğu ve bakanın çocuğu ifşa ettiği yetmezmiş gibi bir de “Tabii Ramazan olduğu için bir şey ikram edemedik. Ramazan’dan sonra aynı evde, koruma evinde kaldığı beş arkadaşıyla birlikte bize misafir olarak gelecek. O zaman çikolata ve çay hakkımızı kullanacağız” diyerek, çocuklara tek bir dini dayattığı bu şov, siyaset için hiçe sayılan çocuklara bir başka örnek oldu.

Yine bir 23 Nisan ve yıl 2014. Başbakan bu sefer Ahmet Davutoğlu. Koltuğunu devrettiği çocuğa muhalefet partileriyle ilgili bir soru gelmesi üzerine çocuğun kulağına eğilen Davutoğlu, “Bol keseden atıyorlar” dedi.

Çalışmak zorunda kalan çocuklar

Gelelim önceki dönem Milli Eğitim Bakanı olan Ziya Selçuk’a. Bir Türkiye gerçeği olan mevsimlik işçi çocuklar için çözüm aramak yerine tarlada karşılaştığı çocuğa kitap veren bakan, karşılığında domates aldı. Çocuk işçiliği ile mücadele etmek yerine çocuk işçiliğini meşru hale getiren uygulamalar ve düzenlemeler ile iktidarın çocuklara bakışı bir kez daha ayyuka çıkmış oldu.

İktidar eliyle istismar

Tayyip Erdoğan’ın çocuk algısının yansımalarını deprem bölgesinde bulunan çocuklar üzerinde de gördük. İktidarda bulunduğu 21 yılın her döneminde çocuklarla ilgili yanlış algısına şahit olduğumuz Erdoğan, en son 9 Şubat’ta Gaziantep ziyareti sırasında özellikle böylesi bir dönemde en çok hassasiyet kurulması gereken çocuklara para verdi. Yine deprem bölgesi Adıyaman’da konuşma yapan Erdoğan’ın kürsüsü önüne çocuklar dizildi, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu ise bu çocuklardan birinin şapkasını çıkararak kafasını kameralara çevirdi.

Daha önceki yıllarda, Rize’de bir açılış konuşmasının kurdele kesimi sırasında bulunan çocuklardan birinin kurdeleyi önden kesmesiyle Erdoğan çocuğun kafasına mikrofonla vurdu. Durup bir düşünelim sorun bir çocuğun kurdeleyi önden kesmesi mi yoksa çocukları oraya dizerek görüntü verenlerde mi? Yine başka bir konuşmasında Tayyip Erdoğan, mikrofonu bir çocuğa verdi ve çocuk da Kemal Kılıçdaroğlu’na hain diyerek Erdoğan’ı sevdiğini söyledi. Arkasında duranlar ise buna gülerek ve bu söylemlerden hoşnut olarak onu dinledi.

Gençler de nasibini aldı

Yurt sayıları ve kapasite yetersizliğine ilişkin eleştirileri ve öğrencilerin tepkilerini provokasyon olarak niteleyen Erdoğan, “Rakamlar apaçık ortadayken her kim yurtlar üzerinden, yurt kapasitesi üzerinden başka ülkeleri örnek göstererek bizi eleştiriyorsa ya cahildir ya art niyetlidir ya da öğrencilerimizi tahrik etmeye çalışan bir provokatördür” ifadelerini kullandı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise bir konuşmasında şöyle dedi: “Herkes üniversiteli olmak zorunda değil. Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa?”

Öğretmenler de nasibini aldı

Ziya Selçuk’un bir de öğretmenlere sözü vardı: “Öğretmenlerin maaşı Milli Eğitim’e yük.” Daha sonra yanlış anlaşıldığını söyleyen bakan, “Öğretmenlerin bu konuda kalpleri kırıldıysa bir kahve içerek gönüllerini alırım” dedi. Ziya Selçuk gibi öğretmenlere laf eden bir diğer bakan ise Necdet Tekin’di. Kendisi “Öğretmenler isterlerse kendilerini yaksınlar, yine de yapacak bir şeyimiz yok” dedikten sonra sözlerini, “İsterlerse bordrolarını yaksınlar” şeklinde değiştirdi.

Benzer bir diğer tutum ise intihar eden öğretmenlerin ardından yine dönemin eski Milli Eğitim Bakanlarından Nabi Avcı tarafından sarf edilmişti: “Teknik tabiri nedir bilmiyorum ama bunu bile söyleyip söylememekte tereddüt ediyorum ‘Gösterişçi intihar eylemi’ diye bir sendromdan bahsediliyor. Aslında niyeti olmadığı halde etrafında ilgi uyandırmak veya ilgi çekmek veya isteklerinin yerine gelmesini sağlamak amaçlı.”

Yakın zamanda yapılan engelli öğretmen atamasında bulunan Erdoğan, tören sırasında bir engelli öğretmene “Ama sen pek engelliye benzemiyorsun, engelli misin?” diye sordu.

Bir Milli Eğitim Bakanı düşünün…

Bir Milli Eğitim Bakanı düşünün, liyakatsiz atamaları kabul ediyor. Kendisi Ziya Selçuk. 2018 yılında yapılan atamaları, 15 Temmuz’a bağlayan Bakan Selçuk, “Türkiye o dönem kendisini savunmak ile meşguldü” diyerek kendini aklamaya çalışıyor.

Bir Milli Eğitim Bakanı düşünün, idaresinden sorumlu olduğu okullarla iletişimi yok, kendisi şu anki Bakan Mahmut Özer. Pandemide okullara para yardımı yapıldığını ama okulların harcamadığını söyleyip velilere çağrı yapıyor:”Okullarımızın şu ana kadar kullandığı para miktarı 2,5 milyar. 1 milyar 400 milyon hâlâ hesaplarda kıymetli okul yöneticilerimizin kullanmasını bekliyor. Garip olan şey şu, bazı okul yöneticilerimiz 1 TL bile harcamamışlar. Muhtemelen haberleri yok. Onun için okullarınıza gittiğiniz zaman söyleyin bakanlık para göndermiş kırtasiye malzemesi alın, bizi boşu boşuna uğraştırmayın. Temizlik malzemesini alın. Küçük onarımları yapın deyin. Arkadaşlar bizim bütçeyle ilgili Allah’a şükür hiçbir sıkıntımız yok.”

Her çocuk için bu ülkeyi hep birlikte yeniden kuracağız

“Bir kereden bir şey olmaz” diyenlerin, “Cemaate gidiyorlarsa ailenin tercihi, biz karışamayız” diyenlerin, miting meydanlarında sahneye çıkardıkları çocukları hoşlarına giden bir şey dediğinde alkışlayan, hoşlarına gitmeyen bir davranışta bulunduğunda kafalarına mikrofonla vuranların, deprem bölgelerindeki çocuklara para verenlerin, çocuk yaşta evlilikleri onaylayanların, istismara uğrayan çocuklar için ‘küçüğün rızası’ diyenlerin, çocukları işçileştiren, devlet eliyle çocukları sermayeye teslim eden ve bununla övünenlerin, kürsülerin önüne çocukları dizenlerin ve yüzlerini zorla ekrana çevirenlerin, savaş çığırtkanlıklarıyla ülkemize gelen ve ülkemizde doğan çocukları yok sayanların, “Sen hiç engelliye benzemiyorsun” diyenlerin algısıyla değil…

Anne karnından başlayarak yetişkin olana kadar her çocuğun her ihtiyacının karşılandığı, can güvenliği ve vücut bütünlüğünün korunduğu, eşit ve ulaşılabilir sağlık, eğitim, ulaşım, barınma ve beslenmenin sağlandığı, adil, bilimsel, özgür ve nitelikli bir yaşam için her hak ve hizmetten faydalanmayı sağlayan bir çocuk ve sosyal hizmet politikasıyla hem yıkıntıların hem de karanlığın içinden, her çocuk için uygun bir şehri ve ülkeyi hep birlikte kuracağız. Çünkü bir şehir ve bir ülke çocuklar için yaşanabilirse herkes için yaşanabilirdir.

Kaynak: Sendika.org

Yazı dizisinin 1. yazısıAKP’li yıllarda çocuk I: Eğitim sistemi bile yorgun

Yazı dizisinin 2. yazısıAKP’li yıllarda çocuk II: En az 765 bin çocuk ‘evlendirildi’, 2 milyon çocuk çalışmak zorunda

Yazı dizisinin 3. yazısı: AKP’li yıllarda çocuk III: Yeterli okul yapılmıyor, öğretmenler atanmıyor, kriz anında ilk kapatılan okullar oluyor

Yazı dizisinin 4. yazısı: AKP’li yıllarda çocuk IV: Cemaatlerle kol kola eğitim sistemi

SON YAZILAR

Feza Gürsey Bilim Merkezi Ankaralı çocukları bilimle buluşturuyor

Ankara Büyükşehir Belediyesi Feza Gürsey Bilim Merkezi bilim etkinlikleri ile Ankaralı çocukları bilimle buluşturuyor. Altınpark içinde yer alan bilim merkezi Altınpark'ta sabit kalmıyor, bilimi parklara...

Halkevleri 17. Yaz Çocuk Buluşmaları Çocuk Şenliği ile sona eriyor

Halkevleri'nin 17. Yaz Çocuk Buluşmaları, 30 Temmuz Pazar, 14.00- 17.00 arasında düzenlenecek çocuk şenliği ile sona erecek. Halkevleri'nin 17 yıldır kesintisiz şekilde sürdürdüğü çocuk çalışmaları ve...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Halkevleri 17. Yaz Çocuk Buluşmaları 3 Temmuz’da Başlıyor

Halkevleri 17. Yaz Çocuk Buluşmaları bu yıl 3- 30 Temmuz arası yapılacak. Halkevleri’nin 17 yıldır kesintisiz şekilde sürdürdüğü çocuk çalışmaları ve Yaz Çocuk Buluşmaları bu...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol