Ana SayfaYaşamDünya KültürleriAntik heykellerdeki penisler neden "küçük"?

Antik heykellerdeki penisler neden “küçük”?

-

Artık Türkiye’de pipiler ve memeler gibi ahlaksızlara yer olmasa da eğer Avrupa’da müzeleri gezme şansı bulduysanız ya da Eski Yunan ile başlayan sanat akımlarına rast geldiyseniz, penislerin “küçük” tasvir edildiği heykelleri es geçme ihtimaliniz yok. Acaba antik heykellerdeki penisler neden “küçük”?

Peki, günümüzde neredeyse her kültürde maskülenlik ve güç, fallik* sembollerle temsil ediliyorken, heykeltıraşlar neden erekte olmamış ve küçük penisler kullanmayı tercih etmiş?

Çeşitli müzelerde küratörlük yapmış olan Ellen Oredsson, blogunda bu soruyu cevaplamaya çalışmış. Öncelikle, antik heykeller neredeyse her zaman inik penislere ağırlık veriyor. Ancak gerçek hayattaki inik muadilleriyle (?) karşılaştırılınca, mermer pipicikler o kadar da küçük değil.

Saniyen, eril güzelliğine ve erkeklerin dış görünüşüne dair kültürel değerler heykellerin yapıldığı dönemler oldukça farklıymış. Bugün büyük penisler, değerli pornografik ürünlerimizin de yardımıyla, erkekçe ve değerli olarak görülürken, Antik Yunanlılar büyük penisin pek de sevilmeyen üç özelliği temsil ettiğini düşünüyorlarmış: Aptallık, şehvet ve çirkinlik.

Peki, büyük ve erekte haldeki penisler hiç mi yok? Tabii ki var. Buyrun iki örnek:

Satyr heykeli, Eski Yunan, Atina Arkeoloji Müzesi
Satyr heykeli, Eski Yunan, Atina Arkeoloji Müzesi

İlk heykelde tasvir edilen, bir satyr. Yani, şarap ve zevk tanrısı Dionysus’un müridi olan mitolojik yaratıklar. Diğeri ise aile ve kadınlık tanrıçası Hera tarafından kalıcı ereksiyon, iktidarsızlık (ne?), çirkinlik ve aptallık ile lanetlenen verimlilik tanrısı Priapus. Diğer tanrılar Priapus’u o kadar severlermiş ki, kendisini Olympus Dağı’ndan kovmuşlar.

Eski Yunan’da tüm büyük penisli tasvirler aptallığı, tembelliği, şehveti yani istenmeyen özellikleri temsil ederken, dönemin ideal Yunan erkeği sahip olduğu özellikler zeka, entelektüellik ve saygı uyandıran otoriteydi.

Antik Yunan heykelleri denge ve idealizmden ibarettir. O yüzden de heykellerde büyük penislere yer vermek pek de mantıklı bir hareket sayılmazdı.

Priapus, Eski Yunan ©Christie’s 2015
Priapus, Eski Yunan ©Christie’s 2015

Sonraları Romalılar kültürel olarak büyük penise daha sıcak bakmaya başlasalar da sanatta küçük penis hükmünü sürdürüyordu. Rönesans döneminde ise özellikle Antik Yunan sanatından çok etkilenmiş olan heykeltıraşlar, bu eğilimden vazgeçmekte pek hevesli davranmadılar.

Küçük penisli heykellerin belki de en ünlü örneği bir Rönesans dönemi eseri olan David (Davut) heykeli. Heykel, Floransalı Michelangelo tarafından 1501-1504 yılları arasında yapıldı ve bugün dünyanın dört bir yanındaki imitasyonları bir yana, Floransa’da bulunan Galleria dell’Accademia’da sergileniyor. Ancak David’in küçük penisi için dönemin sanatsal ve kültürel eğiliminden başka hipotezler de var.

2005 yılında Floransalı iki doktorun yayınladığı makaleye göre, David’in mitolojik dev Goliath ile girmek üzere olduğu dövüş sebebiyle korku ve endişeye kapılmış şekilde resmedilmiş.

Suratındaki ifadeyi korku belirtisi olarak yorumlayan doktorlar, penisin bu nedenle büzüşmüş olabileceğine dair görüşlerini sunmuş.

Madem bol bol penis dedik, son bir soru: Peki, Yahudi olduğu bilinen David, neden sünnetsiz tasvir edilmiş?

 

(Genelde erekte) penis anlamına gelen phallus’tan türetilmiştir. Örneğin, dikilitaşlar, minareler, gökdelenler gibi fallik mimari öğeler maskülen güç/şiddet ve eril verimlilikle özdeşleştirilmiştir (bkz. Henri Levebre). Aynı şekilde tabanca, tüfek, kılıç gibi silahların biçimleri de phallus’a referans verilerek incelenmiştir.

Kaynak: HowToTalkAboutArtHistory, Dangerous Minds, The Age

SON YAZILAR

Antik dönemde denizlerin kırmızı olduğunu biliyor muydunuz?

Hayal ya, demem o ki, zaman yolculuğu yapıp antik dönemde yaşayan birisiyle karşılasanız size denizlerin kıpkırmızı rengi olduğunu söyleyecekti. Renkleri ve renklerin tarihini hiç araştırdınız mı? Biraz...

A unique visual feast from the depths of Hindu mythology: Holifest

HoliFest, a colorful and vibrant celebration, is observed annually in India during the month of March. Rooted in Hindu mythology, this event is based on...

Hindu mitolojisinin derinlerinden eşsiz bir görsel şölen: Holifest

Holifest, Hindistan'da her yıl Mart ayında kutlanan renkli ve coşkulu bir festivaldir. Hindu mitolojisinin derinliğine işaret eden bu etkinlik, iki farklı hikayeye dayanır. Festivaldeki renkler,...

Viyana kafeleri ve Osmanlı’dan Viyana’ya giden kahve

Temmuz ayında kendimize bir güzellik yaptık. Bu güzelliğin içinde kısa bir Viyana gezisi de vardı. Gideceğimiz yerlere dair bilgi edinmek için web sayfalarında gezinirken Viyana...
Sinan Doğan
Sinan Doğan
Hayvan hakları ve ekoloji aktivisti. Psikoloji ve Kültürel Antropoloji alanlarında çalışmakta, öğrenmekte ve yazmakta. Yarı zamanlı müzik yazarı, radyocu; tam zamanlı müzik aşığı.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol