Şişman kadınlar, çirkin kadınlar, güzel kadınlar, zayıf kadınlar ve daha bir sürü tanım… Kadını dar bir çerçeve içine alan, ötekileştiren ve onun bedeni üzerinden yaptığımız tartışmalar, tanımlar… Hepsini salt güzellik anlayışımız içinde konumlandırdığımız ve sınırlandırdığımız kadınlar…
İstanbulda 5 Ağustos’ta başlayan ve Çin Devlet Sanatçısı Xu Hongvei tarafından düzenlenen “Şişman ve Mutlu” sergisi bütün bu kategorilere ve kalıplara karşı geliyor. 21 tane tombul kadın heykelinden oluşan sergi Londra, Sydney ve Milano’dan sonra İstanbul’da. Şişli Belediyesi ev sahipliğinde 12 Ağustos’a kadar Nişantaşı Sanat Parkı, Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi ve Cevahir AVM’de sergilenecek. Ayrıca insanların sergide heykellere dokunmaları onlara temas etmeleri serbest.
Sanatın eğlenceli ve zevkli olması üzerinde duran sanatçı, güzelliği gündelik yaşamda arıyor ve sanatçının kendi tanımıyla “Tombul Kadın” sergisinde bunu yansıtıyor.
Sanatçı sergide şişman kadınların da mutlu olduğunu onların da diğer bütün kadınlar gibi kendilerini iyi hissedebileceğini öne çıkarırken; her türlü sosyal ve kültürel aktiviteye katılabileceğini, bisiklet sürebileceğini, keman çalabileceğini, çocuğuyla güzel vakit geçirebileceğini vurguluyor. Şişmanlığın onların önünde bir engel oluşturmadığının altını çizen bu heykellerde kadınların bedeni üzerinde kurulan güzellik baskısı da kırılmaya çalışılıyor. Bu sergi; toplumun kadın bedeni üzerinde oluşturduğu güzellik baskısına karşı gelen ve kadınları şişman ya da zayıf oldukları için bir tanım içine almamamız gerektiğini bize sunan, bize bu mesajı veren bir sergi.
Ne şişman, ne güzel: Sadece kadınız!
Tekrar kadınların şişman ve zayıf olmalarından dolayı içine alınan güzellik tanımına gelecek olursak onları kategorileştiren bu düşünceyi sorgulamakta fayda var.
Bu güzellik anlayışları ile kadının bedenine toplumun giydirdiği kıyafetler ne yazık ki yine bir kategorileştirmeden ibaret. Zayıf, çekici ve güzel diye tanımladığımız kadınlara bir “meta” olarak bakan bizler bu güzellik baskısıyla tanımlayıp kategorileştirirken, şişman kadınları da “çirkin” tanımıyla ötekileştiriyoruz. Kadını bedeni üzerinden ve güzel olup olmadığına karar veren toplum algısıyla bir çerçeve içine alıyoruz. Her türlü kirli ve haddimizi aşan hakaretleri bir kadın bedeni üzerinden atfeden bizlerin durup artık güzellik tanımları ile metalaştırmaya çalıştığımız ya da şişman olduğu için ötekileştirdiğimiz kadınlara karşı bir özür dilememiz gerekir.
Her gün öldürülen, dışlanan ve hakaretlere uğrayan kadınları güzellik sınırlarımız içinde tanımlamaya yetkimiz olmadığını bilmeliyiz artık. Bilmeliyiz çünkü kadının bedeni üzerinden yapılan her türlü tartışma yine biz kadınları yaralıyor. Bizi kategorize etmeyin. Çünkü biz kadınlar ne çirkiniz ne de sizin bize çizdiğiniz güzellik sınırlarınızın içindeyiz! Kadınların bedeni üzerinde karar hakkı verecek kişi yine kendisidir. Onun güzel veya şişmanlığına ya da kendini çirkin veya güzel diye tanımlayıp tanımlayamadığına kimsenin karar verme hakkı yoktur. O yüzden kadınlar olarak mutlu olup olmayacağımızı güzelliğimizle, kilomuzla ölçmeye kalkışan her türlü düşüncenin karşısında bizler bedenimizle, giydiğimiz kıyafetlerimizle ve düşüncelerimizle kendimizi tanımlıyoruz. Sizin bize biçtiğiniz rolleri kabul etmiyor, güzellik tanımınızı reddediyoruz.
Ne şişman olduğumuz için ne de güzel olduğumuz için, sadece kadın olduğumuz için kendimizi mutlu hissediyoruz.
Güzellik tanımını kadınlar üzerinde hangi etiketle kullanıyoruz?
Bu soruyu bir de siz kendinize sorun ve kadına karşı kullandığınız her türlü tanım için artık orda durun.