Ana SayfaYaşamKadınKüresel şiddet ve IŞİD kıskacında gayrimüslim kadınlar

Küresel şiddet ve IŞİD kıskacında gayrimüslim kadınlar

-

GİRİŞ

Yaşadığımız dünya düzeni toplumsal yaşam ve bireysel yaşam iç içe geçmiş ve birbirinden ayrılmaz hale gelmiştir ve dünya düzenindeki küreselleşme toplumları ve toplumsal kurumları etkilemeye başlamıştır. Benzer bir durum IŞİD olarak bilinen terör örgütü için de geçerli olmuştur [1]. IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) selefi ideolojisiyle ve yaptığı eylemlerle küresel şiddet ortamı yaratmış ve bütün toplumları etkilemiştir. Şiddet kavramı önemini arttıran bir olay haline gelmiştir ve bu durum, dünya sisteminin şiddetle karakterize olmasıyla bağlantılıdır.

Şiddetin en somut örneği olarak karşımıza çıkan savaşlar; tarih öncesi çağlardan beri, toprak, servet, din ve güvenlik gibi nedenlerden dolayı yapılır. Savaş olgusunun doğrudan kadınlar üzerindeki etkileri toplumsal cinsiyet kavramı ile incelenmektedir ve bu bağlamda, savaşlar sırasındaki şiddetin en çarpıcı hali “sistematik tecavüzlerdir”. Sistematik tecavüzler, bir hedefe yönelik bir savaş stratejisi olarak kullanılır; IŞID’in (Irak ve Şam İslam Devleti) Müslüman olmayan kadın bedenini bir savaş aracı olarak görmesi de “kadın bedeni” üzerinden strateji yapmasıdır.

Çalışmamda, IŞİD’in gayrimüslim kadınlar üzerinden yaptığı stratejiyi daha iyi anlayabilmek adına IŞİD’in yapısını ele aldıktan sonra, IŞİD’in kadın bedeni üzerine yaptığı stratejisini ele alacağım ve son bölümde IŞİD ve Ezidi kadınları yapılan raporlar doğrultusunda inceleyeceğim.

IŞİD’İN YAPISI

Bugün dünya geneline baktığımızda en çok terör örgütünün bulunduğu bölge Ortadoğu’dur ve bu bölgedeki örgütlerin çoğu dini temelleri dayanır. Irak ve Şam İslam Devleti kısaca IŞİD, Irak ve Suriye’de terör yapan silahlı grup ve tanınmayan devlet; 2000 yılında kurulan örgüt, 2013 yılına kadar değişik isimler kullanmış ve 2013 yılında Irak ve Şam İslam Devleti ismini almıştır. Örgütün şu an ki lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’dir. Örgüt selefi ideolojiye yani İslam’da dirilişi hedefleyen bu Selefilikte, amacını çağın şartlarına göre, günü yorumlayarak değil İslam’ı ilk dönemine göre yaşayarak gerçekleştirebileceği değerlendirilmektedir ve bu ilk döneme dönüşümün gerektiğinde “zor kullanılarak” olması gerektiği düşüncesiyle, Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan Şeriata dayalı bir devlet kurmak istemektedir ve Şia mezhebine ve Hristiyanlara karşı savaş da başlatmıştır.

BM Güvenlik Konseyi tarafından oluşturulan “Analitik Destek ve Yaptırım Gözlem Timi’nin yayımladığı rapora göre örgütün yapısını oluşturan üç ana unsur bulunmaktadır [2]. 1) Örgütün çekirdek kadrosunu oluşturan yöneticilerdir ve görev yapanların büyük bir çoğunluğu Iraklılardır ve bu kadro 2010 yılından itibaren Ebu Bekir el-Bağdadi’nin yönetimindedir. 2) Örgütün idari ve askeri işlerinin idaresinden sorumlu olan gruptur, bu grupta da birinci grupta olduğu gibi çoğunluğu Iraklılar oluşturmaktadır fakat Suriyeliler de bulunmaktadır. 3) Bu gurup örgütün sahada savaşan silahlı gücünün tamamına yakınıdır, 80 in üzerinde yabancı ülkeden IŞİD’e katılan militanlardan oluşmaktadır.

IŞİD 2004 yılından beri kendini devlet olarak tanımlamasına rağmen, oluşumun devlet niteliğinde olmadığını ve devletleşme sürecinde olan bir terör örgütü olduğunu söylemek mümkündür; IŞİD, Türkiye, AB, ABD gibi birçok ülkenin “terör” listesinde yer alır. Örgütün bakanlık görevi gören divanlar kurması ve bürokratikleşmesi düzeyindeki artış, devletleşme sürecine girdiğinin en somut örneğidir [3]. IŞİD hakimiyet alanında olan bölgelerde devlet benzeri yapılar oluşturmuş; tüccarlar ve çiftçilerden vergi almaya, tarım ve gıda ürünleri ile petrolü yeniden dağıtmaya, eğitimi ve kültürel yaşamı düzenlemeye başlamıştır.

IŞİD sözde ilan ettiği İslam Devleti için halk desteğini almayı amaçlamaktadır. Kontrol altına alınan bölgelerde öncelik olarak şeriat sisteminin hayatın her alanına uygulanması sağlanmakta ve halkın bu kurallara uyup uymadıkları kontrol edilmektedir. “Hisbah” adı verilen ahlak polisi aracılığıyla alkolden, ticarete, kumardan, uyuşturucuya ve kadınların kılık kıyafetlerine (kadınların burka giymesi zorunludur) kadar birçok konuda denetimler yapılmakta, uymayanlar ağır şekillerde cezalandırılmaktadır [4].

IŞİD kadınların ellerine silah almasını yasaklamaktadır ve kadınları cephe dışında kullanmaktadır. İlk yardım, yemek pişirme, hemşirelik ve dikiş işleri gibi lojistik konularda savaşçılara destek olmaktadırlar ve bu rolleriyle “iyi cihat eşleri-cihat gelinleri” olarak adlandırılmaktadırlar [5]; kadınların örgüte bu şekilde destek vermesi sağlanmaktadır. Kadınlarda anneliğe ve erken yaşta evlenmeye önem verilir. Kadınlar için öğretmenlik ve doktorluk gibi birkaç mesleğin dışında “annelik görevini” yerine getirmeleri istenmektedir. Eğitimde cinsiyet eşitsizliği yaparak, kadınların sadece dini eğitimler almaları gerektiği vurgulanmaktadır.

IŞİD gibi dini temelli örgütler; dini ibadetten çok bir politika oluşturmak ve militanları üzerinde bir askeri davranışa dönüştürmek için kullanılır [6]. Askeri yapısının amacı da “savaşmak, intihar bombacılığı yapmak, kafilerle cihat etmektir”; bu temellerle militan toplamaktadır ve militan yapısına baktığımızda Sünni aşiretlerden militan sağladığını görüyoruz.

IŞİD VE KADIN BEDENİ STRATEJİSİ

IŞİD in özellikle gayrimüslim kadınlara yönelik gerçekleştirmiş olduğu sistematik tecavüzleri, stratejik tecavüz teorisinin savunduğu şekilde, bir savaş stratejisi olarak kullandığını söylemek mümkündür [7]. IŞİD savaş teknikleri ile Ortadoğu’da hakimiyetini arttırmaya çalışırken aynı zamanda “keşfetmeyi bekleyen kıtalar” olarak gördüğü kadınların bedenleri üzerinden bir savaş yürütmektedir; IŞİD’ in kurmak istediği İslam devletinde dini bütünlüğü sağlamak amacıyla diğer mezheplere ya da dinlere inanan insanları Müslüman yapmak için kadın bedenini aracı haline getirmiştir.

IŞİD’ in kadın bedenini araçsallaştırmasının en büyük nedeni de kadınları bir “mal” olarak görmesidir. Örgütün “Fetva ve İnceleme Birimi” tarafından 2015 yılında yayınlanan 15 maddelik fetvada kullanılan kavramlar kadın bedenini meta haline getirmiştir. Fetvada kadın bedeninin mal olarak görüldüğünü gösteren en dikkat çekici kavramlardan bir tanesi “ortaklaşa sahiplik” kavramıdır. Ortaklaşa sahiplik kavramı, metalaşan kadın bedeni üzerinde birden çok erkeğin söz hakkı olduğunu gösterir; alıp satılan bir mal üzerinde ortaklaşa sahipliğin mümkün olduğu gibi [8].

2014 yılında IŞİD’ in yayınladığı bir fetvada Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’daki 11 ile 46 yaş arasındaki kadınların sünnet edileceğini yayınladı. Birleşmiş Milletler bu fetvadan yaklaşık yaklaşık 4 milyon kadını etkiyebileceğini tahmin ettiklerini söylediler.

2015 senesinde ABD tarafından ele geçirilen IŞİD’ in imamlarından birinin detaylı bir şekilde kaleme aldığı ve yayınlanan fetvada, köle pazarında satılan esir kadınlar için “tecavüz kuralları” ile “köle kadınlar ile sahipleri arasındaki cinsel ilişkilerin kuralları” ve tecavüz kurallarına uymayanlar yaptırımların öngörüldüğü yer alıyor. Irak ve Suriye’de kontrol altına aldığı bölgelerde kadına tecavüz etmeyi yüzyıllar öncesine dayanan öğretilerle meşrulaştırmaya çalışıyor. Ayrıca fetvada çocuk yaştaki gayrimüslim kölelere “tecavüz, dayak ve satılmaları” uygun görüldüğü ve başkasına hediye edilebilecekleri yer alıyor.

2014 ve 2015 yılında yayınlanan fetvalarda gördüğümüz gibi oluşturmaya çalıştıkları devlet anlayışını korumak için kadın bedeni üzerindeki şiddeti bir araç haline getirmek için ve kâfir olarak gördüğü; Hristiyan, Ezidi, Şii, Alevi ve diğer grupları aşağılamak için kullanmıştır.

IŞİD ve Ezedi Kadınların Raporları

İnsan hakları örgütüne göre; IŞİD militanları, kaçırdığı kadın ve kız çocuklarını tecavüz ediyor ve köle olarak kullanıyor [9]. Özellikle Ezidi kadınlar IŞİD tarafından seks kölesi olarak kullanılıyor. IŞİD’in Irak’ın Sincar bölgesini ele geçirmesiyle Ezidi kadınları seks kölesi olarak kullanarak ve insanlık dışı muamele gösterilerek Ezidi kimliklerini silmeye çalıştıkları görülür.

BM Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu 2016 yılında, “IŞİD in Ezdilere Yönelik İşlediği Suçlar Raporu” yayınladı ve raporda; IŞİD in elinde 3 bin 200 Ezidi kadın ve kız çocuğu var ve IŞİD in Irak’ın Sincar bölgesini ele geçirmesinin üzerinden 2 sene geçmesine rağmen insanları kurtarmak için hiçbir şey yapılmadığını ve kurtarma operasyonlarının düzenlenmediği belirtildi. Yine raporda kadınların ve kız çocuklarının 200 ile 1500 dolar arasında ücret karşılığı satıldığı ve Ezidi kadını 11 ay boyunca çocuklarıyla beraber 7 kez satıldığı dikkat çekildi.

Uluslararası Af Örgütü IŞİD tarafından kaçırılan Ezidi kadınlar için “Cehennemden Kaçış: Irak’ta IŞİD esaretinde işkence ve seks köleliği” raporu 40 tan fazla kadınla görüşülerek hazırlandı. Raporda kadınların örgüt üyelerine satıldıktan sonra zor Müslüman yapıldığı ve ayrıca raporda Ezidilere uygulanan işkencede kadınların ve kız çocuklarının hedef alındığını yani IŞİD tecavüzü “silah olarak” kullandığını belirtiyor.

Musul bölgesinde bulunan insan hakları gözlemcisi Suzan Aref, “Burada bir de ofis açılmış. Bu ofiste kadınların fotoğraflarına bakmak ve fiyatlarını öğrenmek mümkün. Hıristiyan kadınlar Ezidilerden daha pahalıya satılıyor. Bunları IŞİD’den kaçan kadınlardan öğreniyoruz. Genelde kadınlar kaçırıldıktan hemen sonra tecavüze uğruyor. Cihatçılar önce kendi aralarında paylaşıyorlar. Bıktıkları zaman da Musul’da satıp, yeni kızları getirtiyorlar” dedi. Ezidi kadınlara karşı yaptıkları katliam olarak nitelendirilmesine rağmen, bir soykırımın tüm özelliklerini taşımaktadır.

Raporları incelediğimizde de IŞİD tarafından katliamlara uğrayan Ezidi halkının ne derece sömürüldüğünü anlayabiliyoruz. Kadının bir meta olarak görülmesi IŞİD tarafından bir strateji haline getirilirken binlerce insanın hayatında derin izler bırakıyor.

SONUÇ

Bugüne kadar Savaş ortamında veya aile düzeninde erkekler ön planda olduğundan ve öyle istendiğinden dolayı kadını güçsüz olarak gösterip kadın bedenleri sömürülmüştür. IŞİD in savaş stratejisi olarak gördüğü sistematik tecavüzlerin asıl nedeni cinsel iç güdü değil, planlı bir şekilde yapmakta olduğu ilerlemek adına oluşturduğu bir politikadır. IŞİD stratejisinde kadın bedenini kullanmasının nedeni ise kadını mal ve savaş ganimeti olarak görmesidir.

İnsan Hakları Mahkemesine göre, devletlerin yükümlükleri arasında olan pozitif yükümlülük; insanların korunma ihtiyacını yerine getirmektir. Yaşadığımız dünyada 3 sene içerisinde yaklaşık 5000 Ezidi halkı katliama uğradı ve hala Ezidi halkına yaptığı gibi katliamlar yapmaya devam ediyor buna rağmen devletlerin bu konuda neredeyse hiçbir şey yapmadığını raporlarımızdan gözlemledik. IŞİD terör örgütünün bölgede etkinliğinin azaltılması ve neticesinde bitirilmesi hususunda önlemlerin alınması yalnızca bölge ülkeleri ile sınırlı kalmamalıdır; küresel düzeyde bir terör örgütü ile mücadelede uluslararası koalisyon sağlanmalı [10] ve ciddi bir dayanışma ortamı yaratılmalıdır.

DİPNOT

[1] (DOLUNAY Şenol, ERDEM Sezgin, ERDEM Elif, IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, Elâzığ-2016)
[2] (DOLUNAY Şenol, ERDEM Sezgin, ERDEM Elif, IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, Elâzığ-2016)
[3] (DOLUNAY Şenol, ERDEM Sezgin, ERDEM Elif, IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, Elâzığ-2016)
[4] (Lister,2014; Friedland, 2015)
[5] (Heater, 2014)
[6] (https://www.stratejikortak.com/2015/11/isidi-teror-orgutu-sayan-ulkeler.html)
[7] (DOLUNAY Şenol, ERDEM Sezgin, ERDEM Elif, IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, Elâzığ-2016)
[8] (DOLUNAY Şenol, ERDEM Sezgin, ERDEM Elif, IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, Elâzığ-2016)
[9] (https://onedio.com/haber/isid-in-elinde-gunlerce-iskenceye-ve-cinsel-istismara-ugramis-21-yasindaki-kadinin-itiraflari-776510)
[10] (DOLUNAY Şenol, ERDEM Sezgin, ERDEM Elif, IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, Elâzığ-2016)

KAYNAKÇA

Kitap
-TAŞTEKİN Fehim, Suriye, İletişim Yayını
Makale
– DOLUNAY Şenol, ERDEM Sezgin, ERDEM Elif, IŞİD: Küresel Bir Terör Örgütü, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
-SUMBAS Ahu, Kayıp Kadınlarımız: Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği ve Kapasite Yoksunluğu

WEB SİTESİ
– https://www.birgun.net/
– https://www.stratejikortak.com/
– https://onedio.com/

SON YAZILAR

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Sus(ma)mak! İnan(ma)mak!

Gündem şu an bu iki kavramdan çok da bağımsız bir noktada değil. Size şimdi ufak bir düşünce egzersizi yaptırmak istiyorum. Bana katılabilirsiniz veya eleştirmek istediğiniz...

Kadın, doğa ve kesişen tahakküm: Av ihalelerinden İstanbul Sözleşmesi’ne, Kuzey Ormanları’ndan 6284’e

Hem ekofeminizm hem vegan feminizm kadınların, doğanın ve hayvanların üzerindeki ataerkil kapitalist baskının nasıl ortak sömürü hikayeleri ortaya çıkardığını yıllardır tartışıyor. Üstelik bunu, sadece bu...
Nur Çakmak
Nur Çakmak
1996 İstanbul doğumluyum; İstanbul Üniversitesinde İngilizce İktisat bölümünde okuyorum.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol