Suudi Arabistan, bir kadının hayatının doğumundan ölümüne kadar erkekler tarafından kontrol edildiği ülke. Suudi rejim tarafından yakın bir zamanda yapılan bazı değişiklikler kadın sorunları konusunda başarısız olmaya devam ediyor. Daha iyi bir hayat arayışındaki birçok Suudi kadın ülkesini terk ediyor.
Kadınların iki büyük bankanın (Samba Financial Group ve Arab National Bank) ve Suudi Menkul Kıymetler Borsası’nın başına getirilmesi, onlar için dopdolu bir kariyere giden yolun tamamen engellenmiş olmadığı konusunda umut vermişti. Ancak kısıtlamalar kadınları sıkmayı sürdürüyor öyle ki birçok Suudi kadın kurtulmak için çıkış yolu arıyor. Örneğin bazı kadınlar Batı’daki üniversitelere gidiyor ve ülkeye dönüşlerini süresiz olarak erteliyorlar.
Suudi Arabistan’ın vesayet sistemi, son on yılda yapılan sınırlı sayıdaki reforma rağmen ülkedeki kadın hakları önündeki en önemli engel olmayı sürdürüyor.
Kadınlar seyahat etmek, çalışmak, yurt dışında okumak, tedavi olmak ve hatta bir zamanlar bulunduğu hapishaneyi terk etmek için bile bir erkeğin onayına ihtiyaç duyuyor. Doğumdan ölene kadar, bir erkekten diğerine teslim ediliyorlar: Baba, eş, eğer bunların her ikisi de ölürse en yakın erkek akraba. Bu bazen genç bir erkek çocuk ya da erkek kardeş de olabiliyor çünkü erkeklere ergenlik çağından itibaren büyükmüş gibi davranılmasına rağmen, kadınlara hayatları boyunca çocuk gibi davranılıyor.
Boşanmış bir kadın olan Iman, kendi yaşının neredeyse yarısı kadar olan 17 yaşındaki erkek kardeşinin korumasına tabi. Kardeşi hastanede yönetici olarak çalışmasına izin veriyor, ancak bütün kazandıklarını alıyor ve onun kazandığı parayı uyuşturucu ve masaj salonuna harcıyor. Eski eşi, çocuklarını görmesine izin vermiyor. Erkek kardeşi, onu eğitimini Avrupa’da tamamlamaktan alıkoyuyor. Eğer karşı çıkarsa onu dövmekle tehdit ediyor.
Iman mahkemeye gidip onu koruma görevinin daha sempatik olan büyük kardeşine verilmesi için çabaladı, ancak hakim davayı düşürdü. Kötü muamele görmüş kadınlar için olan konuk evleri pencereleri demirlenmiş ve ziyaretçi girmesi yasaklanmış olan hapishanelere benzediğinden, sosyal hizmetler kötü şartlarda sığınacak yerler sunuyor. Bazı kadınlar erkek kardeşlerinin onları dövmediğini söylediğinde Iman yalan söylediklerini düşünüyor çünkü kadınlar buralarda yaşamaktan korkuyor.
Tabii bu aileye göre değişebiliyor. Açık görüşlü olan erkekler, vasiliğini üstlendiği kadına beş yıl tek başına bir yere gitmesi için müsaade ediyor ancak mesaj ile bilgi alıyor.
Çalışma özgürlüğü olmaması da kadın hakları konusunda bir sorun teşkil ediyor.
Riyad’daki Imam Muhammad ibn Saud Üniversitesi’nde sosyolog olan Mansour al-Askar, sayısı belirsiz olmakla birlikte Suudi Arabistan’dan kaçan kadınların sayısının arttığını söylüyor. Al-Askar’a göre, her yıl binlerce kişi ülkeden kaçarken, bu sayıdan daha fazlası da Riyad’ı terk edip ülkenin en liberal kıyı şehri olarak bilinen Cidde’ye kaçıyor.
Hepimiz babalarımızın ya da eşlerimizin bizler için çizdiği sınırlarda yaşamak zorundayız.
– Zahra (25)
The Economist’e göre vesayet sistemi Suudi Arabistan’ı ekonomik açıdan etkiliyor. Her yıl yurt dışına gönderilen 150,000 öğrencinin dörtte birinden fazlası kadın. Birçoğu dönüşünü ertelediğinden ya da Dubai gibi daha liberal yerlerde kalmayı seçtiğinden, her yıl akademik çalışmalara kullanılan 5 bin dolarlık hükümet harcamalarının çoğu böylece boşa gidecek. İngiltere’ye yerleşen akademisyen Najah al-Osaimi, ”Suudi Arabistan yetenekli insanları elinde tutma savaşını kaybediyor” diye belirtiyor.
Suudi Arabistan liderleri, krallığı daha kadın dostu yapma gereksinimini kabul ediyorlar. Üniversitelere erkeklerden daha çok kadınlar gidiyor. Eşleri için işe başvuran bazı erkekler, her ne kadar iş başvuru fotoğrafı olarak kendi fotoğraflarını gönderseler de (hatta iş görüşmesine de gitseler), 2012 yılında erkeklerin bazı işler için kadınlara çalışma izni vermesi şartından feragat edildi: satış temsilcisi, aşçı ve lunapark görevlisi.
Ekonomik ve sosyal sınıfına bakılmaksızın, her Suudi kadın vesayet politikalarından etkileniyor. Yetişkin kadınlar seyahat etmek, evlenmek ya da hapishaneden çıkmak için bir erkek vasinin onayını almak zorundalar. Sağlık hizmetlerine erişmek için de vasi onayı gerekebiliyor.
Bu kısıtlayıcı politikaların kadının kariyerini sürdürme ya da hayatıyla ilgili karar alma üzerindeki etkisi çeşitlilik gösteriyor ancak büyük bir ölçüde erkek vasisinin iyi niyetine bağlı. Erkekler bazı durumlarda vesayet sisteminin onlara sağladığı otoriteyi, kadınların onlara olan zorunlu bağımlılıklarını gasp etmek için kullanıyor. Örneğin, kadınların çalışması ya da seyahat etmesine onlara para vermek koşuluyla izin veriyorlar.
Suudi Arabistan’daki kadın hakları aktivistleri, geçtiğimiz yıl hükümete vesayet sistemini kaldırması konusunda çağrıda bulunmuştu ve 14.000 imza toplanmıştı. Sosyal medyada da Ben Kendimin Vasisiyim (#IamMyOwnGuardian) isimli bir etiket ile paylaşımlar yapılmıştı. Ancak her kadın aynı fikirde değildi ve bu kampanyaya karşılık Vesayet Sistemi Kadınlara Karşı Değil Kadınlar İçin (#TheGuardianshipIsForHerNotAgainstHer) kampanyası başlatıldı ve bu kampanya ile bu sistemin ne kadar yararlı bir şey olduğu savunuldu.
Suudi Arabistan, vesayet sisteminin bazı yönlerine reform yapmak adına birtakım adımlar attı. Ancak bu değişiklikler hâlâ yetersiz ve etkisiz kalıyor. Günümüzde vesayet sistemi hâlâ korunuyor. Vesayet sistemi tamamen kaldırılıncaya kadar, Suudi Arabistan insan hakları gerekliliklerini ihlal etmeyi sürdürecek.
Reformlar ve eksiklikleri
Suudi Arabistan, son 10 yılda kadınlar üzerindeki kısıtlamaları hafifletmek amacıyla birtakım sınırlı değişiklikler yaptı. Bu değişiklikler, kadınların ülkenin bazı siyasi alanlarına katılmalarına izin verme, iş piyasasına girmeleri konusunda destekleme ve aile içi şiddete kayıtsız kalmama gibi örnekleri içeriyor.
12 Aralık 2015’te kadınların belediye meclisi seçimlerine katılmalarına izin verildi, bu seçimlerde kadınlar ülkenin tarihinde bir ilk gerçekleştirip hem oy kullandı hem de aday oldular. Seçimler kadın hakları açısından bir zaferdi.
Yetkililer, iş verenleri kadınları işe almaları ve onlara bazı özel pozisyonların ayrılması konusunda teşvik etti ve yurt dışındaki üniversitelerde okumaları için burs imkanı sağladı. Ayrıca, aile içi şiddet gören kadınlara hükümet hizmetlerine erişim sağladı.
Reformlar doğru yönde bir adım olsa da eksik olmayı sürdürüyorlar. Vesayet sistemi, bu reformların etkisini engellemeye ve geçersiz kılmaya devam ediyor. Hayat (44), İnsan Hakları İzleme Örgütü‘ne verdiği röportajda ”Bunu küçük adımlarla değiştirebileceğimizi sanmıyorum. Hükümetten vesayet sistemini kaldıracak cesur bir çağrıya ihtiyacımız var” diyor.
Şura Konseyi’nde ve belediye konseylerinde görevli kadınlar olsa da, bu zaferler sınırlı olmaya devam ediyor. Kadınların kamusal hayata katılımı hala kısıtlı. Birçok kadın oy kullanma konusunda aile içi engellerle karşılaşıyor.
Hükümet, işverenleri kadınları işe almaları konusunda teşvik etse de kadınlara sıkı giyim kuralları uygulandığı iş yerlerinde onlara erkeklerden ayrı bir ofis veriliyor.
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi‘ni 2000 yılında kabul eden Suudi Arabistan yasal olarak, vesayet sistemi dahil, kadınlara karşı her türlü ayrıma son vermesi gerekmektedir.
2016 Nisan ayında ülkenin 2030 hedefleri duyuruldu. Bu hedefe göre, hükümet kadınların yeteneklerini geliştirmeye, üretici kapasitelerine yatırım yapmaya, geleceklerini sağlamlaştırmalarına ve ülkeye toplumsal ve ekonomik katkı sağlamalarına devam edecek. Ayrıca kadınların iş gücüne katılımını yüzde 22’den yüzde 30’a çıkarmak da kadınları ilgilendiren hedefler arasında bulunuyor.
Geçtiğimiz günlerde ülkenin El Kasım bölgesinde, ülke çapında ilk olan Qassim Girls Council isimli bir konsey düzenlendi. Başkanlığını Prenses Abir bint Salman yapmasına rağmen, sahnede 13 erkek vardı ve bu durum medyada epey yankı uyandırdı. BBC’nin haberine göre, kadınlar konseyi ayrı bir odada video bağlantısıyla izlediler. Her ne kadar erkek egemen bir hava esse de, böyle bir girişimde bulunulması ülke için önemli bir adım olarak görüldü.
Birtakım reformlar yapılsa da bu adımlar çok yavaş ilerliyor ve kadınlar hayatlarının büyük bir bölümünü kısıtlanarak geçirmeye devam ediyor.
Kaynak: The Economist, Human Rights Watch, BBC, BBC