Paris İklim Zirvesi için geri sayımın başladığı şu günlerde Türkiye 2030 yılına kadar sera gazı salımını yüzde 21 azaltacağını açıkladı. Peki, bu gerçek olabilir mi, resmi azaltım değeri kaçtır? Yoksa “açıklama” devletin yaptığı bir rakam oyunundan mı ibaret?
“Büyük bir hayal kırıklığı, aslında yüzde 21 azaltım yok. Projeksiyon yüksek gösterilerek azaltım olacakmış gibi gösteriliyor. Türkiye bunu Paris’te uzmanlara açıklayamaz” ifadesini kullanan Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nden Dr. Ümit Şahin, bu açıklamanın rakam oyunundan ibaret olduğunu vurguluyor. Türkiye dün Birleşmiş Milletler’e sera gazı salımındaki katkılarını açıklayan Niyet Edilen Ulusal Katkı Belgesi (INDC) raporunu yolladı.

Metne ilişkin düşüncelerini Bianet’ten Nilay Vardar‘a açıklayan Şahin, “Çok büyük bir hayal kırıklığı, Türkiye bunu vereceğine hiç vermeseydi daha iyiydi. Türkiye 2030’da 1 milyar 175 milyon ton sera gazı salacağı projeksiyonu koymuş. Bu yanlış. Daha önceki resmi devlet projeksiyonunda büyüme hızı yüzde 5 hesaplandığında dahi bu rakam 1 milyar tondu. Nasıl oldu da bu arttı, açıklanmamış. Muhtemelen büyüme hedefi yüzde 5’in üzerinde hesaplanmış. Yani devletin resmi projeksiyonu üzerinden hesaplandığında 2030’da 929 milyon tona düşüldüğünde yüzde 21 değil, yüzde 7 azaltma hedefi koymuş oluyor” dedi.
Şahin, Türkiye’nin 15 yıl içinde büyüme hızı yüzde 5’lik hesaplansa dahi 2030’a gelindiğinde sera gazı salımının 1 milyar 175 milyon olmayacağını bu nedenle belirtilen yüzde 21’lik azaltımın da gerçekleşemeyeceğini belirtti. Bunu bir harf oyunu olarak niteleyen Şahin, “Türkiye sera gazı salımını arttırmaya devam edecek. Ve bunu Paris’te hiçbir uzmana anlatamazlar. Oysa gerçekçi bir projeksiyonda yüzde 21 azaltım hedefi anlamlı olabilirdi” şeklinde konuştu.

Ayrıca rapordaki uygulanacak plan ve politikalar bölümünde yer alan maddelerin bazıları şunlar:
- Rüzgâr enerjisinden elektrik üretim kapasitesini 2030 yılı itibari ile 16 GW’a yükseltmek.
- Hidroelektrik potansiyelinin tamamını kullanır duruma geçmek.
- 2030 yılına dek bir nükleer santrali devreye almak.
- Salım yoğunluğunu Ulusal Enerji Verimliliği Strateji ve Eylem planı doğrultusunda azaltmak
- Endüstriyel tesislerde enerji verimliliğini arttırmak ve enerji verimliliği projelerine finansal destek sağlanması
- Atıklardan uygun sektörlerde kullanılmak üzere alternatif yakıtlar üretilmesine yönelik araştırmalar yürütmek
- Güneş enerjisinden elektrik üretim kapasitesini 2030 yılı itibari ile 10 GW’a yükseltmek
- Kentlerde sürdürülebilir ulaşım yaklaşımlarını uygulamaya koymak.
- Alternatif yakıtların ve temiz araçların kullanımını teşvik etmek.
- Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Dokümanı (2014-2023) ve Eylem Planı (2014-2016) doğrultusunda karayolu ulaşımında yakıt tüketiminin ve bağlantılı salımların azaltılması.
- Yüksek hızlı demiryolu projelerinin gerçekleştirilmesi.
- Tünel projeleri ile yakıt tasarrufu sağlanması.
- Eski araçların trafikten çekilmesi.
- Yeşil liman ve havalimanı projeleri ile enerji verimliliği sağlanması.
- Deniz yolu taşımacılığı için özel tüketim vergi muafiyeti getirmek.
BM’ye gönderilen rapora* göre, “Türkiye 1990-2012 sürecinde Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nda yüzde 230’luk bir büyüme yakalamış, nüfusu 1990’dan bu yana yüzde 30 artmıştır. Türkiye’nin enerji talebi her yıl yüzde 6-7 oranında artmaktadır. Türkiye sanayi devriminden bu yana gerçekleşen küresel salımların yalnızca yüzde 0,7’sinden sorumludur. Sera gazı salımında olağan senaryoya (BAU) göre 2030 yılı seviyesinden yüzde 21’e kadar azaltım Türkiye’nin uzun vadedeki ‘küresel sıcaklık artışını 2 santigrat derece ile limitleme hedefi’ ile uyumlu olan ‘düşük karbonlu kalkınma’ yoluna girmesini sağlayacaktır.”
Raporda yapılacaklar kısmında, “Yutak alanlarını arttırmak ve arazi bozulmasını (degradasyon) engellemek. Orman Rehabilitasyon Eylem Planını ve Ulusal Ağaçlandırma Kampanyasını uygulamak” şeklinde yer alan iki maddenin gerçekliği de net değil. Raporda yer alan “yapılacaklar” sonucunda salımların azaltılacağı öngörülüyor. Ancak hâlâ sahip çıkamadığımız derelerimiz ve ormanlarımız yok olma tehlikesi ile karşı karşıyayken, enerji alanında dünya ileri biz geri adım atarken ve bunu biz Türkiyelilerden çok değil Paris’teki konferansa katılanların bilmesi ilginç bir durum. Yani Dr. Ümit Şahin’in de dediği gibi, Türkiye bunu Paris’tekilere açıklayamayacak…
* Raporun (Niyet Edilen Ulusal Katkı Belgesi) Türkçe’ye çevirisi resmi belge değildir.
Çeviren: Arif Cem Gündoğan
Başlık Fotoğrafı: DHA