“Biz de sevgili Seferis biz de
güdük bir yaşam benimsedik sonunda
güdük ve tekdüze.”
Şükrü Erbaş
Yorgo Seferis, 1900 yılında İzmir’in Urla ilçesi sınırlarında bulunan Klazomenai tarihi kentinde doğdu.
Seferis’in yaşamı on dördüne kadar İzmir’de ve Urla’da geçer. 1914 yılında Birinci Dünya savaşının başlamasıyla Seferis ve ailesi Yunanistan’a göç etmek zorunda kalır. Yunanistan’da eğitimine devam edip Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk eğitimine başlar. İngiltere’de dil eğitimi alır ve hukuk eğitimi sırasında özellikle 1918-22 yılları arasında ilk şiirlerini yazmaya başlar.
Eğitimini tamamlayıp Yunanistan’da dış işlere başvurur. Seferis’in amacı edebiyattan kopmamak ve çalışmaktır. Dış işlerde çalışmaya başlar. Türkiye dâhil olmak üzere çeşitli elçiliklerde çalışır.
Büyük İzmir Yangını olarak bilinen yangın sonrası İzmir’e gelir. Klozamenai bölgesini ziyaret eder.
“Bildiğimiz rüzgar, doğanın tanıdık üslubu ve otlardan yayılan tanıdık koku sonra yavaş yavaş derinlerden hafızana doğru çıkan tanıdık hatıralar… Ve şimdiyse sana o kadar yabancı düşer bu şehir. Tanrım buralara ne yapmaya geldim? Rast gelir de gecenin birinde seni büyüten kente yolun düşerse ve kent temelden yıkılıp yeniden kurulmuşsa tekrar orada bulunmak umuduyla başka zamanları geri getirmeye çalışırsın.”
Çocukluğunun geçtiği yerlerin yakılmasından duyduğu üzüntüyü bu şekilde dile getirmiştir. 1931 yılında ilk kitabı “Kıtalar” yayımlanmıştır. 1932’de ikinci kitabı Sarnıç‘ta simgeci anlatımını geliştirmiştir. Sarnıç kitabıyla ünlenmiş ve çağdaş şiir alanında kendine yer edinmiştir. 1945-55 yılları arasında yazdığı Seyir Defteri, Ardıç Kuşu, anılarını yazdığı Üç Kırmızı Güvercin kitapları yayımlanır.
1963 Nobel Edebiyat Ödülü
Nobel Edebiyat Komitesi, 1963 yılında “Helen dünyasının kültüründen ilhamını alan seçkin ve lirik edebiyatı” nedeniyle Yorgo Seferis’e ödül vermiştir. Nobel sonrası uluslararası alanda ve özellikle Yunanistan’daki cunta ile ilgili söyledikleri sebebiyle oldukça tepki görmüştür.
Eserlerinde genellikle “öteki kıyı” “öteki hayat” imgelerini kullanıp çocukluğuna duyduğu özlemi dile getirmiştir. Çocukluğunun geçtiği evin yıkıldığını görünce;
“Nasıl ki
kalkar, doğup büyüdüğün şehre
gidersin bir gece
ve bakarsın temelinden yıkılıp yeniden
kurulmuş o şehir
ve yakalamaya çalışırsın geçen yılları
onları yeniden bulmanın umudu içinde.” der ve 1971 yılında yaşama veda eder Seferis.
Öldükten sonra doğduğu ev restore edilir. Butik otel olarak hâlâ hem Seferis isminin hem de anılarının bekçiliğini yapmaktadır.
Kaynak: Arkeoloji Gezginleri, Youtube