AB Sivil Düşün Programı ve Goethe Institut katkılarıyla hazırlanan Sığınma(sız) bölümünde göçmen sorununu farklı boyutlarıyla ele alan, oldukça sert söylemlere sahip filmler bir araya geliyor. Sundance Film Festivali’nde En İyi Belgesel seçilen Babalar ve Oğullar (Of Fathers and Sons), tehlikenin yalnızca yurt olarak anılan topraklara değil, eve ve aileye de nasıl sızdığını konu ediniyor. Avusturya hükümetinin ülkeye yasadışı yollardan girmeye çalışan mültecileri engellemek amacıyla sınıra bir tel örgü çekmeyi planlamasını konu alan Tel Örgü (Die bauliche Maßnahme), popülist politikaların saçma sonuçlarını göz önüne seren bir politik hiciv. Tribeca Film Festivali’nde En İyi Belgesel ödülünü kazanan Aç Hayaletler Adası (Island of the Hungry Ghosts), Avustralya’nın ıssız bir adasında sığınmacıların gözaltında tutulduğu kampta çalışan bir psikoloğun, sığınmacıların ruhsal durumunun bozulmasını gözlemlemesi nedeniyle yaşadığı ikilemi anlatıyor. Sinemamızın Tunç Okan imzalı klasiklerinden Otobüs (1976) ise, Anadolu’dan kalkıp İsveç’e giden dokuz insanın dramını anlatırken, kapitalist toplumun, uygarlık denen yutturmacanın kişileri ne derece bencilleştirerek birbirlerine yabancılaştırdığını, acımasız ve materyalist hale getirdiğini, ayrıca kır kökenli insanın teknoloji karşısındaki çaresizliğini naif bir gözle veren bir başyapıt.
|