Yunanistan hep bir tatil cenneti gibidir hafızalarda. Denizi, müzikleri, sahil kentlerinin dokusu ve uzosuyla bütün gün güneşin altında huzur içinde miskinlik eden insanlar canlanır zihinlerde. Ya da kısa bir süre öncesine kadar böyleydi. Son yıllarda komşu kriziyle ve halkın sesini çıkarıp sözünü geçirmesiyle anılır oldu. Bu kriz dönemlerini nasıl atlatıyorlar dersiniz? “Uzo içen tembel Yunanlar” imgesini zihinlerden kazıyacak harika bir dayanışmayla!
Taban örgütlenmesi grupların sayısı gittikçe artıyor!
Krizin çaresiz, zavallı kurbanları olmayı reddeden Yunan halkı taban örgütlenmesi dayanışma gruplarını gittikçe çeşitlendirerek başka bir gündelik yaşamın da mümkün olduğunu müjdeliyor. 2013 yılında “Kahve içen tembel Yunanlar mı?” adını verdikleri poster çalışmasında sınıflandırarak bir araya getirdikleri bu hareketleri, 2014 yılına gelindiğinde yüzde 70 artış göstermiş! Yeni derlemenin adı da “Uzo içen tembel Yunanlar mı?” Hem ön yargıları yerle bir etmek hem de çözümün bir parçası olmaya teşvik etmek açısından bu derleme harika.
Nasıl işliyor?
Yunanistan’da yer alan dayanışma gruplarının hepsini 10 ana başlıkta toparlamışlar. Alternatif ekonomiler, eğitim, sağlık, insan hakları ve pek çok konuda örgütlenme mevcut. ‘Taban örgütlenmesinden kastettikleri, insanların herhangi bir kâr amacı gütmeden, maddi çıkar sağlamanın yerine dayanışmanın konulduğu, insanların katılımına açık, ön koşullar içermeyen bir dayanışma odağı. İhtiyaçlarınız doğrultusunda 10 ana örgütlenmeden biriyle iletişime geçebilir ve sizi yönlendirmesini isteyebilirsiniz ya da doğrudan liste üzerinden kendiniz iletişim kurabilirsiniz.
Hangi örgütlenmeler var?
Özellikle ilham vermesi açısından grupların her birine değinmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Alternatif ekonomiler ve yerel alışveriş sistemi: Bu hareketler aracısız veya parasız mikro ekonomiler yaratarak dayanışmayı artırmayı ve sosyal bağları güçlendirmeyi hedefliyor. Yerelde aracısız, alışveriş kurallarını ve değişim değerini kendilerinin belirledikleri LETSystem dedikleri modeli de kullanıyorlar. Bu sisteme dair detaylı bilgiyi buradan edinebilirsiniz.
Sanat ve kültür: Kolektifler alternatif bir sanat icra ediyor, ücretsiz kültürel etkinlikler organize ediyor ve yeni yaşam tarzını deneyimliyor. “Yeni yaşam tarzı” denildiğinde kastedilen paylaşım ekonomisini kullanarak aracını paylaşma, birlikte yaşama, bisikleti gündelik yaşamın bir parçası haline getirme ve terk edilmiş alanları yeniden değerlendirmek aklınızda canlansın.
Kolektif mutfaklar: İnsanların hep birlikte pişirip yedikleri, aslında bilginin ve fikirlerin paylaşılmasının hedeflendiği etkinliklerin düzenlendiği ve insanların ödeme imkanları doğrultusunda maddi katkıda bulundukları organizasyonları kapsıyor.
Eğitim: Gruplar ücretsiz eğitimler veriyor ve bilgi paylaşımlarında bulunuyor, ilham verici girişimleri destekliyor, oyun festivallerine ev sahipliği yapıyor, kitap takasları düzenliyor.
Çevre, doğa ve ekoloji: Daha iyi bir çevre için kampanyalar düzenleyerek mücadele eden gruplarla kendine yeten sürdürülebilir eko-topluluklar inşa etmeye çalışan hareketler bu grupta yer alıyor.
Sağlık: Devletin sağlık hizmetlerinden faydalanamayan insanlara gönüllü hareketler ücretsiz sağlık hizmeti, ilaç ve aşı sağlıyor.
İnsan hakları: Dayanışma ağları göçmenleri ve mültecilere yardım ederek temel haklarından yoksun bırakılmalarını önlemeye, ayrımcılık ya da ırkçılığa maruz kalmamalarını sağlamaya çalışıyor. LGBT dayanışma grupları da bu ağ içerisinde yer alıyor.
Bilgi teknolojisi: Bu ağ içerisinde yer alan gruplar açık kaynak kodlu yazılımları ve bilginin bağımsızlığını güçlendirmek için çalışmalar yürütüyorlar.
Medya ve iletişim: Türkiye’de de aslında ana akım medyada yer verilmeyen haberlere insanların erişimini sağlamak için gittikçe artan bir hızla gelişen yurttaş gazeteciliği ve bağımsız medya kanalları, bu grubun içerisinde yer alıyor.
Mahalle toplantıları ve demokrasi projeleri: Ekonomik, ekolojik ve politik demokrasiyi geliştirici projeler yürüten gruplar bu ağda yer alıyor.
İstanbul’un paylaşım haritasını biliyor musunuz?
Aslında tüm bu grupların içeriğine baktığımda gördüğüm şey Türkiye’de de bu konuda hiç de azımsanmayacak bir yol kat etmiş olduğumuz. Gezi’nin ardından “dayanışma” üzerine kurulu hareketlerin gittikçe güç ve destek kazandığını söylemek mümkün. Yerelde örgütlenen dayanışma gruplarının fiziksel mekanlarla da buluşarak kurduğu “dayanışma evleri”nde gerçekleştirdikleri pek çok faaliyetin yanında savaşa ve israfa karşı kurulan paranın geçmediği sofralar, takaslar, kurulan bostanlar ve daha nicesi ne iyi ki var ve umut dolu. Ülkenin farklı şehirlerinde pek çok dayanışma ağı/grubu/modeli var; fakat bunlardan yalnızca İstanbul’da olanları geçtiğimiz günlerde Eşya Kütüphanesi’nin çağrısıyla bir araya gelen ekipçe haritalaştırıldı ve ne de önemli bir veriyi derlediler! Haritaya şuradan ulaşabilir, eksikler için de kendilerine ses edebilirsiniz.
Ayrıca neden bizim de bir Türkiye haritamız olmasın!
* Yunanistan’daki dayanışma gruplarıyla iletişime geçmek ya da yapılan işe dair daha detaylı bilgi almak isterseniz sizi buraya alalım.