19. yüzyılın sonlarından beri Hollanda kırsallarında dönen rüzgâr değirmenleri, zamanla yerlerini çok sayıdaki rüzgâr türbinlerine bıraktı. Ancak artan nüfus ve şehirleşme ile yeterli elektriği sağlamak her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Hollanda Rüzgâr Değirmeni (Dutch Windwheel) projesi ise farklı bir şekilde elektrik üretiyor. Hollandalı mimar Doepel Strijkers’in 173 metre yüksekliğindeki bu ileri teknoloji eserinde, rüzgârı, suyu ve elektrostatik rüzgâr enerjisi dönüştürücüsündeki bir elektrik alanı kullanıyor ve diretk elektrik oluşturuyor.
Büyük şehrin ortasında, dev tek amaçlı yapıların sorunlarıyla mücadele etmek yerine Doepel Strijkers bu çok amaçlı yapıyı tasarladı. Bina 1 mW elektrik üretecek (Bu miktar Amerikadaki ortalama bin evin enerji ihtiyacını karşılamaya yetiyor). Geliştirici Lennart Graaff, Popular Science’a verdiği demeçte, “Yüzde 100 sürdürülebilir, her türlü yeniliği barındıran bir bina inşa etmek istiyoruz” diyor.
Binanın yapısı kısaca şu bölümleri içeriyor
İç ve dış çemberler: Bina tasarımı iki eşmerkezli çember içeriyor. Bunlardan içte olanı çelik bir çerçeveden oluşuyor ve dışı şehir manzarasını görmeyi sağlayan camla kaplı. Dış çember Londan Eye gibi büyük bir dönme dolap görevi görüyor. 40 cam kabinden oluşuyor.
Pompalar: Rüzgâr değirmeni elektrostatik rüzgâr enerji dönüştürücüsü için, suyun direk kanaldan pompalamasını sağlıyor. Sistem aynı zamanda deniz suyu ya da toplanan yağmur suyu ile de çalışabiliyor.
Elektrospreyler: Rüzgâr değirmenin merkezinden yatay ışın demetleri geçiyor ve beraberlerindeki binlerce hortum, pozitif yüklü su moleküllerini havaya püskürtüyor. Rüzgâr bu su damlacıklarını ışın demetlerinin yüksek voltajlı elektrik alanlarına karşı itince negatif bir yük oluşturuyor.
Şarj sistemleri: Negatif yük elektrik deşarj olurken bir akım oluşturuyor ve elektrik doğru akımdan (DC) alternatif akıma (AC) çevriliyor. Bu sayede elektrik rüzgâr değirmeninde ya da endüstriyel pil depolamasında kullanılıyor.
Işık ve Isınma: Dış çemberdeki güneş panelleri ek enerji üretiyor. Binanın ısıtılması için de bölgesel ısı dolaşımı (regional heat roundabout) diye adlandırılan, Rotterdam limanlarından gelen endüstri fazlası ısının ağda dağılmasından oluşan sistem kullanılıyor.
Bilim kurgu filmlerinden çıkmış gibi görünen bu kule kendi kendine elektrik sağlıyor, az bakım istiyor ve sessiz. Doepel Strijkers bu yapının inşasına, mimarisiyle insanı etkileyen Rotterdam’da 2020 yılının başlarında başlanabileceğini ifade ediyor. Hollanda’nın kırsalında tüm bu karmaşadan uzak, müstakil bir evde yaşamanın sade zenginliği, önerilen hayat tarzıyla kıyaslanamaz olsa da büyük şehir hayatını tercih edenler için özel ve de güzel bir alternatif.
Kaynak: IFL Science, Popsci