Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Sosyoloji ve Tarih bölümleri tarafından 2008 yılından bu yana düzenlenen, “Hrant Dink Anısına İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı“ bu yıl 15 Ocak 2016 Cuma günü Albert Long Hall’de aktivist hareketin öncülerinden biri olarak kabul edilen yazar Vandana Shiva‘nın katılımı ile gerçekleşti. Alternatif-küreselleşme olarak bilinen küresel dayanışma hareketinin öncülerinden Vandana Shiva, Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nda “Dünya’yla ve Birbirimizle Barışmak“ başlıklı bir konuşma yaptı.
Eko-feminist yazar konuşmasında Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideri Mahatma Gandhi’nin de 30 Ocak’ta öldürüldüğünü hatırlatarak “Sanırım Ocak ayını iyi insanları öldürmek için özellikle seçiyorlar” dedi. Yeryüzü ve insanlığı ayrıştırarak oluşturulan savaş ve nefret ortamına karşı, insanlığın toprakla ve birbiriyle tekrar barış yapması gerektiğini söyleyen Shiva; küreselleşme, biyolojik tarım, iklim değişikliği, tohum gibi konular üzerinde durdu.
Binlerce insanın ölümüne neden olan savaşların ortaya çıkmasında yaşadığımız iklim değişiklikleri ve küresel ısınmanın da önemli rol oynadığını vurgularken Suriye Savaşına da değinerek “Mülteci krizini en yoğun yaşayan ülkesiniz ve bunun sorumluluğunu Avrupa üstlenmiyor. Bunlar yeryüzü ile savaştığımızda ortaya çıkıyor” dedi. Suriye Savaşı’nın ortaya çıkmasında 2009 yılındaki kuraklığın da payı olduğu görüşünü dile getiren Shiva, dünyada özellikle 1990’lardaki küreselleşme hareketi ile başlayan ekonomik kazanç kavramı ile birlikte oluşan ayrıştırma ve nefret hareketinin, yalnızca insanlık adına değil, toprak adına da yok oluşa neden olduğunu ifade etti.
Yanlış politikalar
Konuşmasında 3 Aralık 1984 günü, ABD kökenli Carbide firmasının Hindistan Bhopal’de kurduğu böcek ilacı üreten fabrikasında yanlışlıkla 40 ton metil isosiyanat gazının dışarı atılması sonucu çok sayıda insanın öldüğü Bhopal Felaketine değinen Shiva, birkaç yıl önce oraya gittiğini ve toksik maddelerin yok olmadığı için hâlâ çocukların engelli doğduğunu belirtti. Orada kendi kendine “Biz neden yeryüzünde hayatı yok eden bir tarım uyguluyoruz?” diye sorduğunu söylen dünyaca ünlü ekoloji düşünürü Shiva, “Pencapta, terörizm ve ekstrenizm kelimeleri ilk defa hayatımıza girdi. Daha da önemlisi terörizm, aşırı uçlar, dini çatışmalar dediklerimizin altında dini çatışma olmadığını gördüm” dedi. Yanlış politikalar nedeniyle Hindistan’da 1995 yılından beri 300 bin çiftçinin intihar ettiğinin de altını çizen Shiva, büyük şirketlerin insanlara kendi tohumlarını bile üretme imkânı vermediğini açıkladı.
Küreselleşmenin insanları tek kimlikli hale getirmeye çalıştığına dikkat çeken eko-feminist yazar, oluşturulan “monokültür“de tek tip olan ve yalnızca daha fazla kazanmak için yaşamayı körükleyen sistemin, insanları savaşa ve nefrete sürüklediğini vurguladı. İnsanın kendisi dışındaki doğayı düşman olarak görmemesi gerektiğini, yeryüzünün özgürlüğü ile insanın özgürlüğünün doğru orantılı olduğunu belirten Shiva “Yeryüzü ile barışmak kim olduğumuzu hatırlamak anlamına gelecektir ve biz yeryüzünün ta kendisiyiz. Onun bir parçasıyız. Gerçek dünyamızda bir takım kıtlıklara biz kendimiz sebebiyet veriyoruz. Bunun arkasına da küresel ısınma ve kuraklık gibi çeşitli kavramlar koyarak arkasına saklanmaya çalışıyoruz” dedi.
Rakel Dink’in de Shiva’ya bir plaket ile teşekkürlerini sunduğu konferans kapsamında Boğaziçi Üniversitesi’nde Vandana Shiva adına bir fidan dikildi.
Shiva, tüm insanlık için ayrışma ve ayrılıkların olmadığı bir dünya diledi.
Fotoğraflar: Görkem Gömeç (Yeşilist) / Boğaziçi Kurumsal İletişim Ofisi