Yaşadığımız yüzyılda, artan nüfus ve kent merkezlerinde yoğunlaşan yerleşim sebebiyle mimaride gökdelen tipi binalar iyice yaygınlaşmakta. Bu tarz mimari, bizi gökyüzünden mahrum bırakmasının yanı sıra kuşlar için de çok büyük sıkıntı yaratıyor. Sıkıntıların başında ise kuşların bina pencerelerini bir engel olarak algılamaması ve cama çarpıp ölmeleri ya da can çekişecekleri sakatlıklar yaşamaları geliyor. Kuş sever binalar ise imkânsız değil.
Pek çok gökdelenin camlarının, zeminden tavana kadar uzandığı göz önünde bulundurulursa, bu, hem şehir içinde yaşayan türler hem de soyu tehlikede olması muhtemel göçmen kuşlar için çok büyük bir risk. Neyse ki günümüz teknolojisinde bu riski azaltacak cam tasarımları yapmak mümkün.
Manhattan’daki High Line bölgesinde mimar ve kuş gözlemcisi Guy Maxwell tarafından yapılmış binalarda, değişik bir cam tasarımı kullanılarak kuşların ölüm riski azaltılmış. Bu tasarımla, camın dışarıdaki doğayı veya gökyüzünü yansıtmasını engellemek için camın içine belli aralıklarla, kurşun kalem uzunluğunda ve 10 cm kalınlığında cam seramikleri yerleştirilerek yansıyan manzarayı kuş için olağan dışı bir hale getirmişler.
Ayrıca Kanada’da kurulan ve kuş ölümlerini azaltmak için çalışan FLAP kuruluşu da akşam karanlık çöktüğünde kuşların binalardaki ışıklara doğru uçma eğilimi gösterdiğini ve bu yüzden de camlara çarptıklarını tespit etmiş ve akşamları kullanılmayan binaların, ışıklarının açık bırakılmaması için farkındalık yaratma çalışmalarına başlamış. Kuşların binalara çarpıp zarar görmesini engellemek hedefiyle düzenlemeleri en çok ve ilk önce nerelerde yapmaları gerektiğini, en çok kuş ölümlerinin haritanın neresinde yoğunlaştığını tespit etmek için bir sayfa tasarlamışlar. Bu siteye giren Kanadalılar, rastladıkları kuş kazalarını, konum bilgisi ekleyerek sayfaya bildiriyor. Sayfayı görmek isteyenler için: FLAP.
Başka bir cam teknolojisi ise Ornilux Mikado teknolojisi. Almanya’da üretilen bu teknoloji de yine cam içerisine yerleştirilen desenlerden destek alıyor. Bu desenler binanın içinden bakıldığında görülmüyor, dışarıdan bakıldığında ise çok silik; fakat UV ışığına duyarlı bir boyayla boyanmış desenler, güneşten gelen UV ışınını kuşların görebileceği şekilde yansıtarak onları uyarıyor.
Şehir içlerindeki doğanın tahrip edilmesi, kuşlar için ayrıca yaşam alanı yani habitat tahribatı da yaratmakta. Bir güvercin olsaydınız eminim ki kiremit çatılar üzerinde yaşamaktansa yeşillikler arasında uçup avlanmayı tercih ederdiniz.
Şehir içlerini kuşlar ve diğer hayvanlar için daha yaşanılabilir kılmanın elbette yolları var.
Apartmanların bahçelerinin yeşillendirilmesi ve bahçelere kuşların yiyebileceği cinsten bir takım bitkilerin dikilmesi buna bir çözüm olabilir ki bu çözüm bizler için de gayet iç açıcı. Bu bitkilere verebileceğimiz örnekler arasında, japon elması, böğürtlen veya kiraz yer almakta.
Yalnız daha önce de belirttiğimiz gibi, artık şehirlerde bahçeli ve alçak apartmanlardan ziyade gökdelen yapılar ağırlık kazanmış durumda. Büyük gökdelenleri daha yeşil hale getirmek için ise yurt dışında yeni bir trend geliştirilmeye başlanıldı. Bu trende örnek olarak Avusturalya, Sidney’de bulunan One Central Park gökdelenleri verilebilir. Bu gökdelenlerin en çarpıcı özelliği, pencere önlerinde, hangi katta olursa olsun birkaç metre genişliğinde bir bahçe teras olması. Avusturalya’ya özgü 250 tür bitki kullanılarak yaratılan bu asma bahçeler, dairelerin içinde yaşayanlar için de çok güzel bir ruh halinin destekçisi olmalı. Bu asma bahçeler kuşların konaklaması veya yaşaması için çok iyi bir fikir değil mi? Binanın çeşitli yerlerinde kullanılan LED aydınlatmalar bize çok gerekli ve çevreci gelmese de asma bahçe işini gayet yararlı bulduk. Bu tarz yenilikleri umarız ki gelecek zamanlarda ülkemizde de görmeye başlarız; çünkü bu dünya hepimizin ve eğer ki şu anda, yani hâlâ müdahale edebileceğimiz bir haldeyken elimizi taşın altına koymazsak, ileride yapacağımız hiçbir şey, bize kaybolan güzelliklerimizi ve yaşam kalitemizi geri getiremeyecek.
Başlık Fotoğrafı: John W. Poole/NPR