Ana SayfaGüncelAlıntı10 Ekim Ankara Katliamı Davası: Piyonlar salonda, gerçek faillerden yargılanan yok…

10 Ekim Ankara Katliamı Davası: Piyonlar salonda, gerçek faillerden yargılanan yok…

-

“Yargılananlar parodiye devam ediyor, suçun asıl sahipleri makamlarında görmezden geliyor, mahkeme heyeti çaresiz izliyor… – İşte Size Batan Bir Türkiye!”

10 Ekim tarihinde Ankara Sıhhiye Meydanı’nda gerçekleştirilmesi planlanan Barış Mitingi öncesinde, devlete bağlı emniyet güçlerince her türlü lojistik kolaylığın sağlandığı IŞİD üyesi iki canlı bomba tarafından bir saldırı gerçekleştirildi. 101 canımızı yitirmemize sebep olan bu saldırı, yani 10 Ekim Ankara Garı Katliamı, aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin de en kanlı katliamı idi. Bugün ise, katliama lojistik destek veren ve azmettiriciliğinde bulunan hiçbir devlet görevlisinin yer almadığı bir duruşma salonunda, sadece devlet tarafından uygun görülen sanıklarının yargılanmasına, davanın dördüncü turunda Ankara Adliyesi’nde devam ediliyor.

Davada, katliamın hiçbir gerçek sorumlusu sanık olarak bulunmuyor…

Canlı Akış

10:22 Mahkeme başkanı duruşmayı yoklama ile başlattı.

10:22 İlk salon tamamen dolu.

10:25

Interpol kanalıyla aranan şüphelilerden biri ile ilgili olarak, EGM’ye yazılan müzekkereye cevaben “Interpol Genel Sekreterliği tarafından geçilen mesaja, adı geçen şahsın Irak’ın Rakka bölgesinde öldüğü bildirilmektedir.” ifadesi geçmektedir.

10:30 Eski CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da salonda bulunuyor.

10:37 Av. Özcan Karakoç: Dün, ailelerimiz anmadan geldi, üzerlerinde ölenlerin resimleri vardı, içeri almadılar. Emniyet bundan mı korktu?

Dün katliamın 21. ay anmasını yaptık.

21 ay aileler ve biz, acılarımızı gömmeye çalıştık, acılarımızı unutmadık. Her bir ölen kişi bu ülkenin geleceğiydi. Biz 21 ay dayandık. Sabrettik. Aileler bize inandı. Adalete inandı, inanmak istediler. Ben de bir avukat olarak adalete inandım, inanmak istedim. Ama dünden bu yana ailelerin ve bizim üzerimizdeki baskıyı anlamlandıramadım.

Dün, ailelerimiz anmadan geldi, üzerlerinde ölenlerin resimleri vardı, içeri almadılar. Emniyet bundan mı korktu?

Dün bir meslektaşımız geldi. Almanya’dan geldi. Adı [adını kodluyor kayıtlara geçmesi için], daha önce 3 celse duruşmaya katıldı. Dün alınmadı. Bugün de katılmadı. Bu sabah biz geldik, biz duruşma salonuna giremedik. Avukat olarak, cübbelerimizle duruşma salonuna giremedik. Sabah kapıda 3 tane üniforması olmayan sakallı, duruşma salonuna girerken bizden kimlik soruyor. Diyor ki, başkanın talimatı. Var mı öyle bir talimat başkanım?

Biz polis memuru arkadaşlara hep yardımcı olduk, onlar bize yardımcı oldu. Şu duruşmalar olaysız geçsin dedik. Bu yüzden aileler, sanıklar her yalan söylediğinde sakin davrandı. Biz bu davayı ciddiye alıyoruz.

Mevzuat diyor ki, avukatlar üzerinde baskı kurulamaz. Başkanım, giremedik sabah.

Polis olduğunu iddia eden biri, bir kadın meslektaşımıza bağırdı, karşısındakinin bir kadın olduğunu, evliyse kendisinin bir eşi olduğunu unuttu. Uyarıyorum, herkes haddini bilsin. O memur buradaysa o da haddini bilsin. Bizim varlığımız bir kısım memurları, sanıkları rahatsız ediyorsa, bu dava Fizan’a da gitse biz takip edeceğiz.

Türkiye’nin en büyük katliamı davasında polisler de yetkisini kullanacak ama yetkisini aşmayacak. Yargılama şeklini değiştiremezsiniz.

[Başkan: böyle bir talimat verilmediğini biliyorsunuz. Şikayet gelirse de ilgileniyoruz]

Ben buraya geliyorum, kapıdaki arkadaş izin vermiyor. Biz sizin iyi niyetinizden eminiz.

10:47 Av. Özcan Karakoç

Dün dijital delillerden bahsettik.

Çok sayıda fotoğraf, video var. IŞİD marşları var. Raporlar diyor ki, “dini marşlar bu örgüt için önemli bir motivasyondur”.

Bu yüzden dijital delillerde gelen yüzlerce IŞİD marşı önemli delildir. Bir kısım sanıkların silahlı fotoğrafları çıktı.

Bu materyaller geldikçe tamamının çözümü sağlandıkça daha neler çıkacak bilmiyoruz. Bu IŞİD yapılanmasının iki şirketi var. Enes Plastik ve NYS? plastik.

ENES Plastikte Halil İbrahim sigortalı, Yunus Emre .. sigortalı, Resul Demir sigortalı, ne hikmettir, Esin Altıntuğ sigortalı. Ben nakliyeciyim, kimseyle işim olmaz diyen Hüseyin Tunç sigortalı. Bu hususlar sanıklar istediği gibi savunma yapsınlar, bu kişilerin IŞİD’e ilişkin yerlerde sigortalı olmalarını dikkate almayacak mıyız?

Buradaki sanıklara birbirlerini sorduğumuzda tanımıyoruz dediler. Ama birlikte fotoğraflarını gösterdiğimizde, evet piknikteydik dediler.

Dava dosyasında 30’dan fazla x ve y’ler var.

Bu kişilere birbirlerinin fotoğraflarını gösterince tanımıyoruz diyorlar. Hali hazırda ışid üyesi olduğu belli olan ama hangi katliamın sorumlusu olduğu bilinmeyen kişileri koruyorlar bunlar.

7 Haziran öncesi HDP Mersin binasına bomba gönderildi. Onu sorgulamış olsaydık 5 Haziran Diyarbakır olmayacaktı. Onu dikkate alsaydık, Suruç olmazdı, onu dikkate alsaydık, etkin soruşturma yürütülseydi 10 Ekim olmayacaktı. O etkin soruşturulsaydı Antep düğün patlaması olmayacaktı. 56 kişi öldü, 40’ı çocuk. Biz bunu sıradan bir haber olarak okuyamıyoruz.

10:54 Av. Özcan Karakoç

[Sanıkların, diğer IŞİD davalarında fotoğraflardan teşhis edildiği ifade tutanaklarını okuyor. Sanıkların önceki ifadelerinde yalan söylediği noktalarla bağlantılarını kuruyor]

Diğer davalarda, IŞİD üyeliğinden yargılananlar Erman Ekinci’nin kod adı Ebu Talha’dır diyor.

Yakup sadece emlakçıyım demişti, onun hakkında da benzer ifadeler var.

Resul muhasebeciyim demişti, o da aynı. [hepsinde somut örnekler ve ifadelerle destekli olarak anlatıyor]

[Sanıklar sözlü sataşmalarda bulunuyor, salon sakin]

[Sanıklardan biri, “hakim bey! özcan bey, benim suçsuzluğumu ispatlıyor şimdi” diyerek müdahale etmeye çalıştı. hakim: “size söz vereceğiz” diyerek kesti]

11:02 Av. Özcan Karakoç: Bir kısım sanıkların bırakılması söz konusu olamaz, çünkü Işid eylemlerine devam ediyor.

Dün mahkemede bir tanık vardı. Sanıklardan bazıları ayağa kalkmadılar. Kalkmayı reddettiler.

Sanıklar dedi ki, “tanımıyoruz, inancımız gereği kalkmıyoruz”. Tanımadıkları ne? Ülkenin anayasal düzeni.

O inanç, IŞİD dışındaki kimsenin müslüman olmadığı. Ve o IŞİDçi müslümanlık iradesi herkesi patlatabilir.

Geçen duruşmada, bir sanık lanet okudu ve bir sanık avukatı bunu savundu. Dedi ki, Kuran’da yeri var. Bu şer-i hukuk mudur?

Bir sanık, susturun şunları, yoksa biz susturacağız diye tehdit etti aileleri.

Bunların hepsi, katliam esnasındaki cesaretleri değil sadece. Hala cesurlar, hala Işidliler.

Işid’e bağlılıklarını da sergilediler. Doğrudan soru sorma hakkımızı kullandık. İlk birkaç tanesi sorularmızı cevapladılar. Sonra bir örgüt tavrı aldılar. Hiçbir sorunuza cevap vermiyoruz dediler.

Bir sürü somut delil geliyor dosyaya. Işid’in eğitim kitapçıklarında anlatıldığı gibi davranıyor sanıklar. Biz o kitapçıkları okuduk ve aynen öyle davranıyorlar. Geçen Hatice Akaltın ifade verirken Metin Akaltın geldi ve cevap verme dedi. Biz bunu da gördük.

Biz hala delil tartışması yaşıyoruz. Elbette tüm deliller toplandığında, suç vasfı değişecek. Bir kısım tanıklar katliam sorumluluğu bakımından tutuklu şu an, bir kısım tanıklara sadece örgüt üyeliğinden açmış savcı davayı, ama değişecektir bu da. Hukuka aykırı eylemi gerçekleştiren, azmettiren, yardım eden için ayrı cezalar var ama başka bağlantılar da var. Bir kısmı örgüt üyesi değil, ama katliama yardım edenler de var.

Adalet yürüyüşü esnasında Daeş’in bir hücresinin (Kayseri) eylem yapacağı ihbarı alındı ve emniyet engelledi. Bir kısım sanıkların bırakılması söz konusu olamaz, çünkü Işid eylemlerine devam ediyor.

11:14 Av. Özcan Karakoç

Sonuç olarak; neden bunları aktardım. Önümüzdeki maddi vaka dosyası çok net aslında. Klasör sayısı arttı, raporlar geldikçe daha da artacak. Biz bunların hepsini katliam sorumluluğu açısından incelemek zorundayız.

Bizim yüreğimiz, canımız yandı, bu tekrar olmasın diye buradayız. 10 Ekim’de bu yüzden binlerce insan savaşa hayır, barış hemen şimdi dedi.

Daha önceki soruşturma dosyalarını gördük. Işid üyesi, bombayla yakalanıyor, görüntüleri var, mahkeme tahliye ediyor. 8 ay sonra gidip bir yeri patlatıyor. Neden tahliye ettiler?

Bu ülkede katliamların asıl sorumluları kimse onları bulmalıyız.

Bu sanıkların üstlerine atılan suç vasfı değişiyor.

11:26 Sanık Avukatı Akın Deniz, Suphi Alpfidan’ın avukatı

Antep EM’ye 3 müzekkere yazdık. İpin ucunu nihayet yakalayabildik, bunu kaçırmamamız lazım. Müvekkil avukatlarının bu konudaki ifadelerine ben de katılıyorum. Polis memuru …’in tanık olarak buraya gelmesinde fayda vardır.

Fakat bu müzekkereler sonucunda elde ettiğimiz sonuç: Suphi’nin yalan söylemediği. Verdiği telefon numaraları karşılığında bir şey olduğu belli.

Maddi gerçeğin açığa çıkmasına hala katkı sağlamaktadır. Ancak, bu polis memurları ile ilgili eksik bir şeyin kalmamasını istiyorum. Takma adı Hamit olan polis memuru şimdi şehit. [tahir sarışık’ın görevlendirdiği ve…. ]

7 klasör halinde gelen son dijital verilerle ilgili konuşmak istiyorum.

Bu delillerde gider gelirleri gösteren bir excel dosyası da var. Terör örgütü üyelerinin maaş aldıklarını gösteren bir dosya. Bunların kayıt tarihlerini de bilmiyoruz. Bu iki dosyayı incelediğimiz zaman, örnek veriyorum, sağlık harcamalarında Efe 136 liralık bir harcama yapmış, diğer kişide de aynı. Bu iki dosyayı incelediğimizde çok az farklılıklar var ama genelde aynı dosya. Peki farklılık nerede? Suphi’de. Suphi son satıra eklenmiş.

Son satır küçük harflerle yazılmış. Suphi ve Ebu Hüseyin.

Dürüst bir muhasebeci neden 2 ayrı bilanço yapar? Çünkü Suphi Alpfidan’in Suphi kodu kullandığına dair hiçbir kanıt elde edilemedi. Sadece bu excel dosyalarında Suphi adı geçiyor. Bu kadar word belgesi var. Eylemleri, yapacakları, her şeyi var, bir tane bile Suphi adı geçmiyor. Bu değerlendirmeyi nasıl yapabiliriz?

Bazı muhasebeciler iki tane hesap cetveli tutar. Biri kendi patronlarına, biri de vergi dairesine sunmak için.

[8 gb hafıza kartından kurtarılan ….. ]

Bu belgelerde bir ifade var: “şeyhim, en büyük sorun Kürt emniyetçi olmaması.” Bunun Suphi için önemi ne? Suphi’nin köyünde herkes Kürtçe konuşur. Anadili Kürtçe. Ama burada Suphi kod adlı kişi Kürtçe bilmiyor.

Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne 3 müzekkere yazdık, ipin ucunu kaçırmamak lazım. Müzekkereler sonucunda elde ettiğimiz maddi gerçeğin açığa çıkmasına da halen katkı sağlamaktadır. Ancak polis memurları ile ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. Hamit adlı polis memuru şu anda şehit. Takma adı Hamit olan polis memuru. Tahir Sarıışık’ın görevlendiriğini ve Suphi’nin evine gidip karşı kahvede oturup konuştuklarını biliyorum.

Terör örgütü üyelerinin maaş bordroları var excel dosyalarında. Dosyaların son kayıt tarihlerini bilmiyoruz. İki ayrı dosya var. Mesela 136 TL’lik bir harcama yapılmış, diğerinde de öyle. Yani bu iki excel dosyasına bakınca aynı aya ait olduklarını görüyoruz. Suphi’nin excel dosyasında farklılık var.

Bakın bu belgelerin hiçbir yerinde de Suphi adı geçmiyor. Suphi’nin Suphi Alpfidan olduğu bir varsayımdan öte gitmiyor. 8 gb hafıza kartından kurtarılan “yeni ses 2” adlı word belgesinde, burada bahsi geçen mitingler Ankara Garı’nda yapılan miting midir, hangisidir belli değil. Suphi Alpfidan’ın köyünde Kürtçe konuşuluyor, annesi Kürtçe biliyor. Suphi kod adlı kişi Kürtçe bilmiyor. Bunun söylemden ibaret olmamasını ve bunun belirlenmesini istiyoruz. Suphi Alpfidan’ın Kürtçe konuşma ve yazma seviyesi belirlensin.

Bir baz istasyonu kişinin nerede olduğunu belirleyebilir. Kişinin kendi tasarrufu ile hazırlanmışsa delil olabilir. Kişi, kendi tasarrufu ile hazırlanmayan bir dosyada kod adı sebebiyle suçlu sayılamaz. Bu dijital veri başka delillerle desteklenmediği sürece kişi suçlu sayılamaz. Son elde ettiğimiz bilirkişi raporlarından elde ettiğimiz veriler var. Suphi Alpfidan’ın tahliyesini talep ediyoruz. Kaçma itimali de yoktur çünkü kendisi buraya gelmiştir. Bilerek, isteyerek Almanya’dan Türkiye’ye gelmiş bir kişiden bahsediyoruz. Adli kontrolle serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

11:41 Sanık Av. Oğuz Akman

Hatice Akaltın’la ilgili hiçbir belge ve delil yok. Katılan vekili müvekkelimin ismini zikretmek için, Esin de Hatice’nin kıyafetini giymiş gibi bir ibare kullandı. Milyonlarca insan aynı kıyafeti giymektedir. Biz dosyaya gelen tüm belgelerin verilmesini istiyoruz. Müvekkilim bildiği her şeyi mahkemeye anlatmıştır, ancak sormanız halinde tekrar anlatacaktır. Fakat bilmediği bir şeyi anlatması mümkün değildir. Esin Durgun, eşinin cesedini teşhis etmiş. Esin Durgun, ilaçla tedavi görüyor. Ekim 2015 öncesi ve sonrasında, şu zamana kadarki süreci göz önünde bulundurularak Gaziantep’teki hastanelere ve şu an bulunduğu hapishaneye, halüsinasyon görmesine sebep olabilecek bir bozukluk olup olmadığıyla ilgili müzekkere yazılmasını talep ediyoruz. Talebimiz bu isimler hakkında ihmali suretiyle, tebligat kendilerine ulaşmasına rağmen mitingde kendileri yoklar ancak binlerce insan onların bulunmadığı mitingdeki patlama sebebiyle mağdur olmuştur. Gerek imza atması zorunluluğu gerek yurt dışına çıkış yasağı getirilerek, gerekirse elektronik kelepçe yöntemiyle serbest bırakılmasıdır.

11:46 Halil İbrahim Alçay ‘ın avukatı

Müvekkilimin suçsuz olduğu…

En önemli husus canlı bombaları getiren aracın müvekkilimiz adına kayıtlı olması…

Bu İbrahim Halil Alçay açısından en önemli masumiyeti ortaya çıkaracak husustur. Müvekkilimle ile ilgili herhangi bir delil ve belge yok. Aracın HGS kayıtlarının kim tarafından yapıldığının araştırılmasını istiyoruz. Huzeyfe kod adı nedeniyle suçlanmaktadır. Ancak oğlunun adının Huzeyfe olması nedeniyle müvekkilimin kod adı Huzeyfe diyerek suçlanamaz. İnsanların acılarını hor görme gibi bir talebimiz olamaz.

11:54 Sanık Esin Altıntuğ’un avukatı Yusuf Yılmaz

Otopsi fotoğraflarının müvekkilime teşhis ettirilmesini talep ediyorum. Kendisi olay anında evde, patlama olduktan sonra muayane raporunu imzaladığını söylüyor. Tıbbi terimleri kendisi anlamadığını söylüyor.

Kendisinin bahsedilen şirkette sigortalı olarak görüdüğünden bahsetti. Bir kocanın, eşini kendi çalıştığı şirkette sigortalı göstermesi hayatın olağan akışına uygundur. Buradan örgütsel bağlantı tespit edilemez.

Esin, kocası IŞİD’e katılmadan evlenmiştir. Bu konu gazetelere de yansımıştır. Kendisinin bu patlama ile irtibatı tespit edilememiştir. Kendisinin eşini bu konuda motive ettiği iddia ediliyor, bu patlamayı bildiği, bildiği halde destek verdiğine dair bir delil tespit edilememiştir, iddia aşamasında kalmıştır. Eğer kendisi motive ettiyse, eşini neden ihbar etmiştir, bu tezat bir durumdur.

Esin’in şu an yargılandığı konu, patlamadan bir gün önce, eşinin kendisine ulaşmak için yazdığı mektup ve ona uygun olarak hareket etmsi iddiası var. Bu mektup örgütsel bir içerik taşımıyor. Arabayı satmış, ancak parayı eşine teslim etmemiş.

Esin, örgüt üyesi ise örgütte pozisyonu nedir, kimden emir almıştır? Bunların ispat edilmesini istiyoruz. İspat edilemediği için de Esin’in örgütle ilişkisi olmadığını ifade etmek istiyoruz.

Evde bulunan çantayı kendisinin getirmediği anlaşılmıştır. Kendisi de bu çantayı taşıyacak durumda değildir.

Bir de örtü meselesi var, buna cevap vermek istemiyoruz, çünkü cevap verilecek ciddiyettee bir iddia değil. Açık ve kapalı fotoğrafları var. Her örtü biçimi bir örgütle bağlantılandırılamaz.

Telefonu incelendi. 140 civarı HTS kaydı da incelendi. Kendisi aleyhine bir şey çıkmamıştır. Bundan sonra gelecek belgelerde, kendisi aleyhine bir şey çıkmayacağına inancımız nedeniyle serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

12:00 Sanık beyanlarına geçmeden 13.30’a kadar ara veriliyor.

13:39 Verilen aranın ardından tekrar duruşma salonunda toplanıldı.

Bir salon tamamen dolu. Sanıkların beyanları ile devam edilecek.

13:46 Esin Durgun: “Tutanakta görülen kişi kesinlikle eşim değil”

Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen maktül Halil İbrahim Durgun’a ait ölü muayene tespit tutanağı ve fotoğrafları sanık Esin Altuntuğ’a gösteriliyor.

Daha önce eşimin vücut bütünlüğü varı demişti Esin Durgun.

Şu an: “Eşim bu değil. Kesinlikle değil.” diyor.

Raporun altında imzası var, ancak “o gün çok kötüydüm” diyor. “Bana gösterilen eşimin fotoğrafı değildi, kendisiydi. Fotoğraftaki kişi eşim Halil İbrahim Durgun değil. Eşimin bıyığı da yoktu zaten” diyor.

13:51 Esin Durgun

Esin, fotoğrafların birini eşine benzetiğini söyledi. Ancak kendisine cesedi gösterildiğinde eşine ait olduğunu kesinlikle gördüğünü, bu fotoğraflardan emin olamadığını ifade etti.

Esin, kusarak salondan çıktı.

14:50 Sanık beyanları

Sanıklar; Yakup Yıldırım, Yakup Şahin, Hüseyin Tunç, Suphi Alpfidan, Abdülüttalip Demir, Abdülhamit Boz, İbrahim Halil Alçay, Resul Demir, Burak Ormanoğlu, Hacı Ali Durmaz, Metin Akaltın, Erman Ekici, Nihat Ürkmez, Mehmeddin Baraç, …

Yakup Yıldırım, Yakup Şahin, Hüseyin Tunç, Suphi Alpfidan,

“Eski beyanlarımı tekrar ediyorum. Bana isnat edilen suçları kabul etmiyorum. Tahliyemi talep ediyorum.”

Abdülmüttalip Demir: Bunlar bizi değil, dinimizi yargılıyorlar.
Abdülhamit Boz: Hayatımda bir kere görmediğim birinden nasıl para almış olabilirim? Avukatlar burada masum insanların olduklarını biliyorlar.

İbrahim Halil Alçay: Dün mahkemem olmasına rağmen ben getirtilmedim. Beni götürmediler, senin işin yarın dediler. Cezaevi kafasına göre yapmış demektir. Tutukluluk halim devam ederse cezaevi böyle şeyler yapabilir. Bu tip keyfi uygulamalar da sizin kontrolünüzde olmalı. Dün benimle ilgili bir detay olabilirdi. Bir memurun sorumsuzluğu yüzünden bunlar engellenmemeli.

Resul Demir: Burada 4 çeşit yargılama var. Gar, ışid, din, sosyal hayat yargılaması. Sosyal hayatımızdan çıkıp bizi yargılamaya çalışıyorlar. Burada insandan delile gidiliyor. Beni seyreden avukatlara şunu söyleyeyim. Daha önce cezaevine gelip benimle konuştular dn konusunda. Ben dinim hakkında yargılanıyorum. Avradın kapalı olması IŞİD, adamın sakallı olması IŞİD… IŞİD bitse gitse ben yine Müslümanım.

Lan ben ne yapmışım ki avradım ne yapsın. Ceren Demir’i tanık olarak dinlemek istiyorlarmış. Gidin tutuklayın, çocuklarımı da tutuklayın” dedi. Ben dinimden dolayı yargılanıyorum. [salondan sesler] Kesmeyin benim savunmamı, savunma hakkı kutsaldır. Bana 21 aydır zulmediyorsunuz. Hadis diyor ki, ‘Ateşe dayanabildiğin kadar günah işlersiniz.’ Allahtan güçlü değilsiniz. Allahtan korkun. Bugün sizden güçsüz olabilirim, ama günü gelince siz de göreceksiniz. Sizden tahliye falan da istemiyorum, Allah’tan istiyorum.

Burak Ormanoğlu: “Ben geçen mahkemede de canlı bombaydım. bu mahkeme de canlı bombayım. bana iftira atıyorlar Allahın adaleti yalancıların üzerinde olsun.

Hacı Ali Durmaz: Adaletin olmadığı yerde savunma olmaz.

Metin Akaltın: Avukat Özcan Karakoç’un beyanlarna göre benim emlakçılıkla işimin olmadığı bellidir. İnsanlar bugün bizden intikam almaya çalışıyor. İddia ispat ister, ispatlanamayan iddia geçersizdir. Bu açıklamayı cumhurbaşkanmız RTE’nin dediği gibi, “soyut delillerle mahkum edilemeeyiz” ve daha önce de MHP genel başkanı Bahçeli benzer açıklama yapmıştı. Niyet okuma ve yorum mantığıyla iddianame hazırlanmış. …. Suphi Alpfidan’la meslekten ötürü tanıştığımı söylemişimdir. Ben ticaretime bakarım, yaptıkalrı bir suç varsa şikayet ederim. Avukatlar dediler ki; örgütün hiyerarşik yapısında tanımı olmalı, bir kod adı olmalı. Ama benim bir kod adım yok. İnsanın suçsuz olduğunu bilerek yatması çok büyük zulüm. İnsanlar önceden çekilmiş fotoğraflarla, videolarla suçlanamaz. Fethullah ile, Öcalan ile çekilmiş fotoğrafları olanlar da var. Ben esnaf adamım, her türlü adamla irtibata girerim. Benim Antep’in ortasında bir düğünde fotoğraflarım var, o yüzden bunlar delil gösteriliyor. O zaman o kadar pkk’lı cenazesi var, onlara katılanların da tutuklanması gerekmiyor mu? ya da memur mail atıyor, diyor ki benim amirim fetöcü. o da tutuklanıyor. böyle tanımlarla yorumlarla olmaz.

Erman Ekici: Av Özcan Karakoç’un bahsettiği delillere göre, benim Ebu Talha kod adını kullandığımı, Suriye’ye gittiğimi ve yaralandığımı söylemiş. .. Benim oğlumun adı Talha değil, Süleyman Talha. Ben kod adı kullanmış olsaydım Ebu Talha değil, Süleyman Talha ismini kullanırdım. Süleyman peygamberdir, Talha sahabedir.

Deniliyor ki, ben yunus durmaz’ın evinde çalışmışım. Bizim mahallemizde bir dönem oturdu, oradn tanıyorum. Bir suçluyu tanımak eğer suç ise, buradaki avukatların hepsi suçlu.

Benim kaçma tehlikemden bahsediliyor. Bu dosyadan tutuklanmadan 45 gün önce başka bir davadan tahliye oldum. kaçacak olsaydım o zaman kaçardım. benim babamın havayolu şirketi mi var, ben nasıl kaçabilirim. Kaçma tehlikemin olmadığı bellidir. ben 28 yıldır aynı adreste oturuyorum. Karartacak hiçbir delilim de yoktur. Hakkımda ifade veren Mehmet Fatih Alıcı ile SEGBİS aracılığıyla yüzleştirilmek istiyorum .

Nihat Ürkmez: IŞİD üyeleriyle tek bir irtibatımı görseniz ben verilen cezaya razıyım. [Dünkü ayağa kalkmamasını açıklıyor] ben inancımı yaşıyorum. Allah ve resulune mi, size mi itaat etmem gerekiyor derseniz, size etmediğim için bana ceza verecekseniz verin. İnsan insana benzer. Eğer adaletin yerini bulmasını istiyorsanız, verin cezamı, hiç sorun yok.

Mehmeddin Baraç: Ben örgüt üyeliğinden yargılanıyorum. Hiçbir avukat beni diğer sanıklarla ilişkilendiremiyor. Bir adalet vardır, bir kamuoyu vardır. Adalet mi kamuoyundan büyüktür, yoksa kamuoyu mu adaletten büyüktür. Eğer biz kamuoyu daha üstündür dersek, kmuoyunu rahatlatmak için, 101 ailenin yüreklerini rahatlatmak için karar verirsek olmaz. bu bir avukatın tutumu olmamalı. TC kuruldu kurulalı adalet mülkün temelidir. Mahkeme salonlarında bu yazı yazmaktadır. [her mahkemede olduğu gibi uzun uzun epilepsi hastalığını anlatıyor. [Mehmeddin Baraç, aileleri provoke etmeye çalışıyor] Ebu Cehil gibi putlarımızı yemeyelim.

15:04 Sanık Nihat Ürkmez ve Hüseyin Almaz’ın avukatı

Dosyanın gerçekten incelenmediği kanaatindeyiz. Nihat, 15 aydır tutuklu bulunmaktadır. 314/2. maddesi ile tutukludur. Mahkeme heeti gerçekten de kamu vivcdanıve müşteki tarafta maktl sayısını değerlendirerek sanık haklarını hiçe saymaktadır. Halil İbrahim Durgun’la Suriye’de çekildiği iddia edilen fotoğraf var. Fotoğraftaki müvekkilim olsa bile fotoğrafın Suriye’de çekildiği nereden bellidir? 15 ay uzun bir süre. müvekkilim terör örgütü üyeliğinden yargılanıyor olsa bile bu süre uzun bir süredir.

15:21 Savcı Mütalaası

Müştekiler Hamit Kurt, Tuna Korkmaz, Yahya Hayta, Murat Budak, Özgür Benoğlu’nun suçtan zarar görme ihtimallerine binaen katılma taleplerinin kabulüne,

Tanık Tahir Sarıışık’ın beyanının alınması için Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi’nden yanıtların beklenmesine,

PTS kayıtlar için beklenmesine,

Gaziantep Ticaret Sicil Memurluğu’na; Enes Plastik LTD. ŞTİ, Umutcan Dış Ticaret LTD. ŞTİ, Arrıcan Tekstil ve Ada Işıltı Güzellik Salonu kuruluştan itibaren ortakları ve şirketi temsile yetkili kişiler ile ilgili müzekkere cevaplarının beklenmesine,

Kamera kayıtlarından elde edilen görüntülerle teşhis edilen fotoğrafların karşılaştırılmasına ve bilirkişi raporlarınının tanzim edilmesine,

Halil İbrahim Durgun’dan alınan telefonun Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nden müzekkere cevabının beklenmesine,

Halil İbrahim Durgun’un ayrıntılı otopsi raporunun alınması için Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi’nde müzekkere cevabının beklenmesine,

Sanıkların kaçacaklarına dair şüphe bulunması, uygulanan tedbirin orantılı oluşu, adli kontrol tedbirinin bu aşamada yetersiz kalacağı nazara alınarak tahliye taleplerinin reddine ve sanıkların tutukluluklarının devamına mütalaa olunur.

16:25 16:25 Ara Karar ve 5. Tur Duruşma Tarihi

Ankara Katliamı davası 4. tur 2. duruşmasının sonunda mahkeme heyeti, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, delillerin toplanmaya devam etmesine, bilirkişilerin eksik incelemelerinin tamamlanmasına, tüm digital medyalarda bulunan kurtarılabilecek verilerin kurtarılmasına, sanık yakını Ceren Demir’in tanık olarak dinlenme talebinin reddine, Sanık Mehmeddin Baraç’ın epilepsi hastalığı tespiti için Adli Tıp Kurumuna sevkine, dava ile bağlantılı Antep Katliamı dosyalarının getirtilip incelenmesine ve tüm otopsi raporlarının istenmesine karar verdi.

10 Ekim davasının 5. tur duruşma tarihleri olarak ise 25-26 Eylül 2017 tarihi belirlendi.

Alıntı: İnadına Haber

SON YAZILAR

Düzce Üniversitesi’nde soruşturma mobbing uygulayana değil, şikayet edene açıldı

Düzce Üniversitesi Akçakoca Bey Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde akademik ve idari personele mobbing uygulayan dekan vekili Ayfer Gedikli, üniversite yönetimine çok sayıda delille şikayet edilmesine rağmen...

Görünmezliğin ötesinde: Büyük doğu Japonya afeti ve Kuzeydoğu Japonya’da LGBT’ler

11 Mart 2011'deki Büyük Doğu Japonya Afeti, birçok insanın ölümüne neden oldu. Çok sayıda mülke zarara verdi ve bir o kadar da topluluğu yerinden etti....

“çocuklar, karacalar, çiçekler, ateşler” sergisi yeniden kapılarını açıyor

17 Mayıs Derneği'nin İklim Çalışmaları programı kapsamında, 12 Ocak 2023 Perşembe günü saat 19:00’da "çocuklar, karacalar, çiçekler, ateşler" isimli sergisi yeniden kapılarını açıyor! 28-29 Ekim 2022 tarihlerinde, çeşitli...

Kadın Hakemler ve Ayrımcılık Üzerine

Kadınlar hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da birçok ayrımcılığa uğruyor. Bazı mesleklerin kadınlar tarafından yapılamayacağı inancından, eşit ücret alamamaya kadar birçok ayrımcılık, günümüzde...

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol