Ana SayfaEkolojiHayvan HaklarıHayvanlar mal, eşya, köle ya da makine değildir!

Hayvanlar mal, eşya, köle ya da makine değildir!

-

Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu, 2 Ekim Dünya Çiftlik Hayvanları Günü sebebiyle dün (1 Ekim 2017) Kadıköy’de bir video-eylem gerçekleştirdi. Sivil Düşün AB Programının katkısıyla düzenlenen eylem tüm dünyada “Cube of Truth” adıyla gerçekleştirilen hayvan hakları eyleminin Türkiye’deki ilk uygulamasıydı.

1 saat süren eylemde bağımsız aktivistler ile birlikte yüzlerine maske takarak ellerinde tuttukları bilgisayarlar aracılığıyla çevredekilere mezbaha vahşetini sergilerken, çiftlik hayvanlarının maruz kaldığı şiddeti anlatan broşürler dağıttılar.

Herhangi bir sloganın atılmadığı, sadece videoların izletildiği eylem, gazeteci-yazar ve hayvan hakları aktivisti Zülal Kalkandelen’in okuduğu basın açıklamasıyla sona erdi. Açıklamada hayvanlara uygulanan şiddet ve soykırımı sonlandırmanın insanların elinde olduğu vurgulanarak, sömürü düzeninin desteklenmemesi için vegan olunması çağrısı da yapıldı.

Basın açıklaması:

2 Ekim Dünya Çiftlik Hayvanları Günü dolayısıyla, bağımsız hayvan hakları aktivistleri olarak herkesi çiftlik hayvanlarının yaşadığı şiddeti, çektiği acıları düşünmeye çağırıyoruz. Her yıl tüm dünyada milyarlarca hayvan eti için kesiliyor; sütüne, yumurtasına, derisine ve balına el konulmak için sömürülüyor. Acıyı ve sevinci hissetme, yavrusunu koruma içgüdülerine sahip olan hayvanlar, üretim tesislerinde son derece kötü koşullarda esir tutulurken, yaşam hakları ellerinden alınıyor.

Duyarlı birer canlı olan çiftlik hayvanlarının evlerimizde beslediğimiz kedi ve köpeklerden hiçbir farkı yok ama onlara yaşatılan zulmün boyutu tahminlerin çok ötesinde. Çoğu beton zeminler üzerinde toprağa hiç basamadan, gün yüzü bile görmeden, tam bir köle gibi yaşamak zorunda bırakılıyor.

Çiftlik hayvanları, içinde bulundukları fiziksel koşulların korkunçluğunun yanı sıra, duygusal olarak da terörize ediliyor. Hiçbir zaman yavrularıyla bir arada kalmalarına izin verilmiyor. İnekler, süt vermesi için düzenli olarak insan eliyle bedenlerine yerleştirilen boğa spermleriyle gebe bırakılıyor. Bir insan gibi 9 ay gebelik yaşayan inekler, doğurdukları anda yavrularından zorla ayrılıyor. Sütüne el konulan anne inek, büyük bir acıyla günlerce yavrusu için çığlık atarken; buzağı, bir eşya gibi tek başına ayrı bir yere konuyor. Sürekli bir ölüm makinesi işlevi gören bu döngü, anne inek artık doğuramaz hale gelinceye kadar sürüyor ve sonunda anne de buzağı da eti için kesiliyor.

Onbinlerce tavuk, penceresi bile olmayan, ufacık kafeslerde üst üste yığılmış bir halde tutuluyor, hayatları boyunca kanatlarını bir kez bile açamadan öldürülüyor. Yumurta sektöründe erkek civcivlerin bir üretim değeri olmadığından, 1-2 günlük yavrular canlı canlı öğütme makinelerinde ezilerek ya da büyük torbalarda boğularak katlediliyor.

İnsan tüketimi için öldürülen balıkların sayısı tam olarak bilinememekle birlikte, kara hayvanlarından daha fazla. Diğer hayvanlar gibi merkezi sinir sistemine sahip olan balıklar da acıyı hissediyor; avlanma sırasında boğularak ya da zıpkınla bedenleri delinerek büyük bir acı içinde can veriyor.

Arıcılık sektöründe uçup gitmesin diye kanatları sökülen kraliçe arı, artık fazla bal üretemeyen arı grubunun öldürülüp yeni arı gruplarının oluşturulması da hep aynı sömürünün sonucu…

Bizler adalet kavramının sadece insanları değil, insan olmayan duyarlı canlıları da kapsadığını savunuyoruz. Yaşadığımız gezegende hayvan yaşamını güvence altına almak nasıl insana ait bir görev ise, hayvanlar için adaletin sağlanması da insanın sorumluluğundadır. İnsanların ve insan olmayan duyarlı canlıların en temel hakkı yaşam hakkıdır. Bütün duyarlı canlılar, var olma ve işkenceye maruz kalmadan özgürce yaşama hakkına sahiptir.

Hayvanların içinde bulunduğu koşulların sadece iyileştirerek sömürünün devamını sağlayan refahçı yaklaşımları reddediyoruz. Hayvanların insanlara hizmet edecek birer mal gibi görülmesine, bedenleri üzerinden kazanç sağlanmasına karşıyız. Bizler, hayvanların bu gezegende insanlar için değil, insanlar ile birlikte var olduğunu savunuyoruz ve hayvanlara uygulanan sömürüyü, soykırımı desteklemeyin diyoruz.

Çiftlik hayvanlarının yaşadığı şiddete son vermek insanların elindedir. Bu şiddetin bir parçası olmayın; insan, hayvan ve doğa için en iyi yolu, vegan yaşamı deneyin.

Her duyarlı canlı yaşamak ister. Yaşam hakkı, doğuştan gelen bir haktır!

bagimsizhayvanhaklaritoplulugu.tumblr.com

twitter.com/bhhtoplulugu

instagram.com/bagimsizhayvan

[email protected]

SON YAZILAR

Yasayı sokakta biz yazacağız!

Toplumda bir karşılığı olmayan ve fakat iktidar tarafından köpürtülen Güvenli Sokaklar Derneği'nin oluşturduğu fason algı sonucunda, adı hâlâ "hayvanları koruma" olan 5199 numaralı yasadan "koruma"...

Hatay’da depremin ardından süren hayat mücadelesinin pek de söz edilmeyen özneleri: Hayvanlar

6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay'da yaşayan patili dostlarımız oldukça zor durumda. Hayvanlara yönelik bir sağlık hizmeti görünür değil, özellikle kedi ve köpekler kontrolsüzce...

“Hayvanlar için etki” yaz okulu için kayıtlar başladı

Kafessiz Türkiye tarafından düzenlenen “Hayvanlar İçin Etki Yaz Okulu” kayıtları başladı! Başvuru için son gün 22 Temmuz. 25- 26-27 Temmuz 2023 tarihlerinde online olarak gerçekleştirilecek...

Felaketin görünmeyen yüzü: Depremden etkilenen hayvanlar

Depremin ardından Animal Save Türkiye grubu deprem bölgesinde ilanlar aracılığıyla hayvanları kurtardı. Bakım verenlerine ulaşabildiği hayvanları sahiplerine ulaştıran grup, depremzede hayvanları yuvalandırmaya devam ediyor.
Gamzegül Kızılcık
Gamzegül Kızılcık
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunu. Kadın hakları mücadelesi, çocuk hakları ve LGBTİ hakları konularına ilgili. Doğal hayatın korunması konusuna meyledişi ve Gaia Dergi ile yollarının kesişimi sonucunda da; direnişçi bir kadın, gazeteci.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol