Ana SayfaGüncelSöyleşiKaranlık sokaklardan aydınlığa bir başarı öyküsü, Joe Monk Coleman ile tanışın

Karanlık sokaklardan aydınlığa bir başarı öyküsü, Joe Monk Coleman ile tanışın

-

Aslında bu yazıda dikkati çekmek istediğim konu et yemeden de vücut geliştirme sporunun başarılı bir şekilde yapılabileceğiyken O sorularıma verdiği cevaplarla yazının seyirini tamamen değiştirdi. Vegan vücut geliştirme sporcularının isimlerini sıklıkla duyurmaya başladığı bugünlerde birçok madalya kazanmış olan başarılı sporcu Joe Monk Coleman’ın hikâyesini yazarken kelimeleri bulmakta zorlandığımı anlar olmadı değil. Kendisine cesaretinden ve samimiyetinden dolayı bir kez daha teşekkür ederim.

Bu hikâye karanlıktan aydınlığa doğru ilerleyen bir insanın başarı öyküsüdür…

Merhaba bay Coleman, sizi sosyal medyadan tanısak da  biraz da sizden dinlemeyi çok isteriz. Bize kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, ben Joe Monk Coleman. Kuzey Kaliforniya’da yaşıyorum, 47 yaşındayım. Kişisel eğitmenlik, meditasyon eğitmenliği ve yaşam koçluğu yapıyorum.

Sponsorum olan Clean Machine şirketinin de desteği ile fitness hayatımın büyük bir bölümünü kapsıyor. Çevremdeki insanlara yardımcı olmaya çalışan bir vegan olmadan önce, zararlı madde kullanımı gibi tehlikeli işlerle de uğraştım. Bu süreçte şunu fark ettim ki hepimizin bir yaşam amacı var ve hepimiz bu amaç uğruna yaşıyoruz. Beni destekleyen çok iyi bir ailem var ve onlara çok minnettarım.

Ne zaman vejeteryan ve vegan oldunuz ?

Vejetaryen diyetiyle yaklaşık 5 yıl önce tanıştım. Vegan maceram da 3 yıl önce başladı.

Et yemiyor olmanız yakın çevreniz tarafından nasıl karşılandı?

Söz konusu ne yapmam gerektiği olduğunda sadece kendi kalbimin sesini dinledim, diğerlerinin ne söylediklerini umursamadım. Eşim, o zamanlar kız arkadaşımdı ve bir keresinde bana “sen ne istersen yapabilirsin ama ben et yemeye devam edeceğim” demişti. Meditasyonda zaten 3 yılımı doldurmuştum, bu yüzden kimse ile takılmıyordum. Onunla sadece dostça sohbetler ediyor ve kendi iç sesimi dinliyordum.

Spor hayatınıza ne zaman ve nasıl başladınız?

70’li yıllarda büyüdüm ve o zamanlar çok fakirdik bu yüzden hep dışarılardaydım çünkü o zamanlar tek yapabildiğimiz buydu. Hava kararana kadar dışarıda kalırdık. Benim hiç babam olmadı, bu yüzden sporculara bakar ve onların yaptıklarını yapmaya çalışırdım. Artık yeterince büyüdüğümde futbol, beyzbol ve basketbol gibi sevdiğim sporların hepsinin kurslarına yazılmaya başladım.

Spor hayatınızda yakaladığınız başarının sırrı nedir ve beslenme tarzınızın başarınıza ne gibi etkileri oldu?

Ne iş yapıyorsanız yapın başarının anahtarı istikrar, çok çalışma ve fedakârlıktır. Hayat tarzımda değişikliğe gitmeseydim ve vegan diyetine başlamasaydım, vücut geliştirmeye hiç başlamamış olabilirdim. Et yediğim zamanlarda yıllardır spora gitmeme rağmen vegan olduktan bir yıl sonra vücudumda değişiklikleri fark etmeye başladım. Yağsız, sağlıklı, enerjik ve daha çabuk iyileşen bir vücuda sahip oldum. Bu çok hoşuma gitmişti. Artık kafamda bir şeyler yapmam gerektiği düşüncesi dolaşıyordu ve bu isteğim de bir vegan doğal gıda takviyesi şirketi olan Clean Machine ve (beni internette görüp keşfeden) Geoff Palmer sayesinde gerçekleşti. Beni bir yarışmaya soktu ve her şey bundan sonra başladı.

Vücut geliştirme disiplin gerektiren zor bir spor dalı, fitness yolculuğunuzda hiç zorlandığınız ya da umutsuzluğa kapıldığınız zamanlar oldu mu?

Son yarışmamdan bir önceki yarışmada daha iyi bir derece alabilirdim. Plana sadık kalamadım ve bu benim için bir hayal kırıklığı oldu, ama her ne kadar istediğimi elde edemesem de benim için kötü bir tecrübe olmadı. Doğuştan iyi genlere sahip olduğum için ne kadar teşekkür etsem az.

Hayvansal protein almadan vücut geliştirmek sanıldığı gibi zor mu?

Bu, dünyadaki en büyük şehir efsanelerinden biridir. Et yemeyi bıraktığımda, bilinçaltım farkında olmadan bütün evrenle uyum sağladı. Bedenimin nasıl tepki vereceğini umursamadım, ama her şey daha iyiye gitti. Bu yüzden cevabım, HAYIR!

Beslenme şekliniz ile ilgili size sorulan en saçma ya da komik soru neydi?

Karşılaştığım en saçma soru “etten başka yiyecek başka bir şey bulamazsan ne yersin” sorusuydu. Bu tam bir batı diyeti ve çok yetesiz. Bizimkisi mağara adamı diyeti. Diyetinizden eti ve süt ürünlerini çıkardığınızda yiyecek çeşitliliğiniz daha da artıyor.

Neden vegan oldunuz?

Meditasyon egzersizi yaptığım dönemde, biraz da pek alışık olmadık şekilde vegan oldum. Hayvanlara yapılan muameleler, çevresel etkiler, ve bunların vücudumu nasıl etkilediği konusunda bir fikrim yoktu. Birden kendi içimdeki merhametin gücünü hissetmeye başladım. Bana vejetaryen misin diye sorulsaydı, hemen evet diyebilirdim. İşin komik tarafı da bunu daha önce hiç düşünmemiştim. O zamanlar et yememem gerektiğini biliyordum ama neden yememem gerektiğini bilmiyordum. Biliyorum size garip geliyor, ama gerçek bu. İçimizde, şu koşullanmış hayatlarımızdan daha güçlü olan ve bizi harekete geçiren güçler var. Sanki tekrar hayata tutunmuş ve hayatın ne kadar değerli olduğunu fark etmiş gibiydim.

Bu arada bunu bir vegana hep sormak istemişimdir, peki ya proteininizi nerden alıyorsunuz?

İşte beklenen soru. Neredeyse her şeyde protein vardır. Peki, dünyanın en büyük, en güçlü hayvanları proteini nereden alıyorlar? Ben proteini daha çok koyu yeşil sebzelerden, fasulyeden, mercimekten, kinoadan ve fındık gibi besinlerden alıyorum. Eğer daha fazlasına ihtiyacınız olursa, bitkilerden yapılmış köfteler var, fakat ben bunları da artık tüketmiyorum, ya da bitkilerden elde edilen proteinler var -ki bizim şirketimiz bu konuda en iyisidir.

Çocukların vegan olarak yetiştirilmeleri konusunda ne düşünüyorsunuz ?

Bence hepimiz çocuklarımızı vegan bir hayat tarzı ile yetiştirmeliyiz. Ebeveynlerden birisi vegan olup diğeri olmadığında işler biraz daha zor olabiliyor. Eğer şiddetten beslenmeyi bırakırsak bu dünyanın daha zarif ve daha barış dolu bir yer olacağına inanıyorum. Çocuklar hayvanları yemek istemezler, biz onları zorlarız.

Peki eşiniz vegan mı? Partnerinizin vegan olmaması sorun olur muydu?

Eşim de vegan, ama tanıştığımızda her ikimiz de vegan değildik. İlk ben vegan oldum. Şöyle oldu; o her zaman benim yiyebileceğim yemekler pişirmeye başladı ve böylece ben ne yersem o da yediği için benim gibi besleniyordu. Yine de et yiyordu. Artık hiçbir yerde et görmemek istediğimi söylediğimde, işte asıl sorun o zaman başladı. Bununla ilgili uzun konuşmalar yaptık ve vejetaryenliği deneme kararı aldı. Çok da kötü olmadığını fark etti ve gittikçe veganlık yolunda hızla ilerledi. Şimdi, bunun sadece bir diyet olmadığını, hayata karşı merhametli bir tutum olduğunu anlamış durumda. Yaşamanın en iyi yolu. Eğer şimdi bekar olsaydım, yine vegan olan biri ile olmayı tercih ederdim.

Sizce yeni vücut geliştirmeye başlayanların sıklıkla yaptığı hatalar nelerdir?

Yapılan en yaygın hata, herkesten bilgi ve tavsiye almak. Her vücut farklıdır ve farklı ihtiyaçları vardır. Farklı şeyleri denemek ve senin için iyi olanı bulman gerek. Diğer bir yanlış da çok fazla farklı şey denemek. Vücudunuzu dinlemelisiniz.

Çevreniz tarafından “Vegan Monk” (keşiş) olarak tanınıyorsunuz, Monk isminin hikâyesi nedir?

Hayat tarzımdaki değişiklikten dolayı “Monk” ismini aldım. Ben tam bir veganım. Sigara, içki, uyuşturucu vs. hiçbiri yok. Aslında olay tam bu da değil. Daha önce bunları yapıyor değildim ama beni hapse götürebilecek çok şey yaptım. Yaklaşık 8-9 yıl önce hiç umudum kalmadığı bir anda meditasyona başladığımda tamamen kontrolden çıkmış ve tükenmiştim. Meditasyon işe yaradı ve hâlâ yarıyor. Bir keresinde bir arkadaşımla birlikteyken bana ne sigara içiyorsun ne içki ne de partilere katılıyorsun, durmadan meditasyon yapıyorsun, üstelik vegansın, keşiş gibi bir şeysin demişti. Şehirli bir keşiş. Daha önceki yaşam tarzımı bilmiyordu. Bu yüzden sosyal medyada Vegan Monk adını kullanmaya başladım ve insanlar şimdi bana Monk diyorlar. Bence güzel bir isim. Bu bana ne kadar ilerleme kat ettiğimi ve hayat tarzımı ne kadar değiştirebildiğimi hatırlatıyor.

Haftanın kaç günü ve kaç saat antreman yapıyorsunuz? Yeni başlayanlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Müsabaka dönemlerinde haftada 10-12 saat kadar çalışıyorum ve müsabaka dışında 8 saat çalışıyorum. Eski sakatlıklarım olduğu için başka sporla uğraşmıyorum. Neredeyse 48 yaşına geldim, eskiye göre akıllandım. Yeni başlayanlara yavaş ve sindirerek başlamalarını ve gerçekten ne istediklerini bilmelerini tavsiye ediyorum. Bunun size uygun olduğunu anladığınızda, çalışmalarınızı ilerletebilir ve kendinizi adayabilirsiniz.

Gelecekte kendinizi nerede görmek istiyorsunuz? Hedefleriniz nelerdir?

Amacım dünyanın daha iyi bir yer olmasını sağlamak. İnsanların güçlü oldukları yanlarını keşfetmelerini ve tutkularının peşinde koşmalarına yardımcı olmak. Şu an tam-zamanlı bir konuşmacı olma hazırlığı içindeyim. Hikâyemi, aşkın mesajını ve merhameti anlatarak diğerlerine de yardımcı olabileceğime inanıyorum. Beni yaşam koçu olmaya iten sebebin bu olduğuna inanıyorum. İşin özü zinde olmakta, sadece bedensel olarak değil, bu sadece bir tarafı. İnsanların her açıdan iyileşmelerine yardımcı olmak istiyorum. Hayat amacım bu ve bundan heyecan duyuyorum.

****

Dünyanın neresinde olursanız olun kendinizi çıkmaz bir sokakta gibi hissettiğiniz o anlarda aslında hatırlamanız gereken şey bazen dibe vurmadan büyük sıçrayışların yapılamayacağıdır. Joe Monk Coleman bunun canlı bir örneği olarak insanlara ilham kaynağı olmaya devam ediyor…

SON YAZILAR

Dimitris Sotakis: “Kurgu söylemek istediklerimi söylemek için bir anahtar”

Dimitris Sotakis’ten ilk olarak Büyük Hizmetkar romanını okudum. Yarattığı heyecanla hemen diğer kitaplarına yöneldim. Bu arada arkadaşlarım da kitaplarını okumaya başladı. Yazı dili, anlatımı, romanlarına...

Your Stage + Art: Müziğin evrenselliğini kutlayan bir sahne

Bugün paylaşımcılığın ve özgürleşmenin buluştuğu ortak noktadan, müzikten konuşacağız. Your Stage + Art, müziğin insanları bir araya getirme gücüne inanan, müzisyenlere eşit ve özgür şartlar altında müzikseverlerle buluşma imkânı sunmaya çalışan bir oluşum. Sanatla ilgilenen herkesin yeteneklerini...

Belgeselci Ben Fogle ile vahşi yaşam ve belgesel serisi üzerine söyleşi

Adını ilk kez Castaway isimli televizyon programında duyuran ve şu anda Vahşi Yaşama Dönüş (Return to the Wild) adlı programı sunan Ben Fogle, dünyanın dört...

Depremzedeler Ankara’ya göçüyor ama barınamıyor

Depremden etkilenen 11 ilin halkı Türkiye’nin çeşitli kentlerine göç etmeye başladı. Depremzedelerin yoğun olarak geldikleri kentlerden biri olan Ankara’da başlarını sokacak bir ev bulmaları oldukça...
Zuhal Şengül
Zuhal Şengül
Writer, columnist, animal rights activist , Balanced Body University certificated pilates instructor based in New York City.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol