Eğer gündemden bihaber değilseniz, Libya, Irak ve Ortadoğu’nun diğer bölgelerinden ama ağırlıklı olarak Suriye’den kendilerini kabul edecek herhangi bir ülkeye göç eden binlerce insanı konu alan mülteci krizini şimdiye kadar duymuş olmalısınız. Birçok yerin hoş karşılamadığı mültecilerle yardımlaşmada sınır tanımayan sekiz öykü bizce daha dikkat çekici.
1) Düğünlerinde 4 bin Suriyeli mülteciyi doyuran çift
Gelin ve damat, Kilis’te kendi düğünlerine birlikte kutlamak ve yemek yemek için 4 bin Suriyeli mülteciyi davet ederek sevinçlerini paylaşmaya karar verdi. Temmuz 2015’te Suriye sınırındaki bu şehirde evlenen Fethulllah Üzümcüoğlu ve Esra Polat, 4 yıldır devam eden iç savaştan dolayı ülkelerini terk eden mültecilerden bazılarını düğünlerine davet ettiler.
Türkiye hemen hemen 2 milyona yakın Suriyeli mülteciye kucak açtı. Kilisteki “Kimse Yok mu?” derneği savaştan tahrip olmuş ülkelerini terk eden 4 bin Suriyeliye insani yardım sağladı. “Kimse Yok mu?” sivil toplum kuruluşu vizyonu gereği toplumun yardım değerlerini din, dil, ırk, cinsiyet farkı gözetmeksizin, saygınlıklarını koruma hassasiyetiyle yurt içi ve yurt dışındaki ihtiyaç sahiplerine acil ve kalıcı çözümler üretmektedir. Detaylı bilgi için aşaığdaki linkten bakabilirsiniz:
2) Mülteciler için ada satın alan milyarder
Mısır merkezli anonim şirket Orascom Telecom Medya ve Teknoloji Holding Yönetim Kurulu Başkanı milyarder Naguib Sawiris Avrupa’da giderek büyüyen insani krizi hafifletmede yardımcı olmak için bir ada satın alacağını Facebook’ta paylaştı. Ailesiyle birlikte Avrupa’ya gitmeye çalışırken annesi ve kardeşi ile birlikte hayatını kaybeden 3 yaşındaki Suriyeli çocuk Aylan Kurdi’nin anısına adaya “Aylan” ismini vereceğini açıkladı. Akdeniz sahiline vuran küçük Aylan’ın cansız bedenini gösteren fotoğraflar Türkiye ve uluslararası kamuoyunda infial yaratmıştı.
3) Suriyeli göçmeleri kurtarmak için bağış toplayan 8 yaşındaki Charlotte
8 yaşındaki Charlotte, Suriyeli mültecilere gıda, barınma, temiz su ve diğer gerekli şeyleri yardımı için bağış toplama çabasında. Aslında bu, Charlotte Tristian’ın ilk bağış girişimi de değildir. Geçtiğimiz yıllarda, Youtube kanalından hayır için yaklaşık 10 bin dolar topladı ve kanalı yaklaşık 6 bin kere tıklandı.
Annesi Heather Tristian’a göre, her şey ailece Mali’den genç bir kıza sponspor olmalarıyla başladı. Charlotte ve genç Malili arasındaki bağlantı ihtiyacı olanlara empati kurmada genç kız üzerinde kalıcı bir etki yaptı. İç savaşın ortasındaki Suriye’den kaçan 11 milyon mültecinin birkaçı için 500 dolar toplamak için son günlerde bir video hazırlandı.
4) Suriyeli mültecilere yardım etmek için 1 milyon dolar bağışlayan İngiliz komedyen
İngiliz komedyen Sacha Baron Cohen ve eşi, Suriyeli mültecilere yardım etmek için 1 milyon dolar yani türk lirası olarak yaklaşık 3 trilyon bağışladı. Borat filmi yıldızı ve aktris eşi Isla Fisher Kuzey Suriye’de çocuklar için kızamık aşısı için Save the Children kurumuna 500 bin dolar bağışladı. Suriyeli ve komşu ülkelerdeki mültecilere sağlık hizmeti, barınma yardımı için Uluslararası Kurtarma Komitesi’ne (IRC) de aynı meblağ tutarında bağışta bulunuyorlar.
5) 24 mülteciye ev sahipliği yapan çift
Alman çift, basit bir Facebook paylaşımıyla Suriye mülteci krizi üzerine yeni bir bakış açısı sağlayacağını umut ediyor.
Çift Kasım 2015’te, temmuz ayından beri Berlin’deki dairelerinde Suriyeli, Afgan ve Iraklı 24 mülteciye evlerinin kapılarını açtığını duyuran bir ileti paylaştı. Daha sonra Buzzfeed adlı siteden Berlin’deki mülteci krizine ağlanıp sızlanmamak ve gözardı etmemek için neler yaptıklarını belirttiler.
Paylaşımda, Dirk yaşadıkları deneyimin karşı konulamaz şekilde olumlu olduğunu ve tek bir mültecinin bile ilişkilerinde hatırı kalmadığını belirtiyor. “Hatırladığım tek kötü deneyim, yeni arkadaşlarımızın çok fazla şeker ve tuz kullanmasıdır. Onu da marketten aldık zaten.”
Dirk’e göre tek hayal kırıklığı ise mülteci ağırladıklarından beri aldıkları ölüm tehditleri, nefret dolu mesajlar ve yazılar.
“Geçtiğimiz yazdan ve güzden bu yana yaşadıklarımızın hayatımızı değiştirdiğine kesinlikle eminim. Ya başkaları için de yaşayabilirsin ya da onlardan korkabilirsin. Eğer korkmayı seçiyorsan, ne yazık ki senin için çok üzgünüm. Korkuyla yaşayanlar için üzgünüm.”
Yayınladığı mesaj Buzzfeed aracılığılıyla İngilizce’ye çevrildi:
“Zor zamanlarda, herkes kendi terazisini düşünmeli. Benim terazimde: Temmuzdan beri, eşim ve ben Berlin’deki dairemde Suriyeli, Afgan ve Iraklı yaklaşık 24 mülteciye ev sahipliği yaptık. Bıçaklarımız hâlâ mutfakta, tam da Suriyeli ve Iraklı misafirlerimiz gelmeden önce dolapta koyduğumuz yerdeler. Afganistan’dan gelen bir misafirimizin kedilerimizle oynamak istemesi dışında yatak odamız için asla anahtara ihtiyaç duymadık. Yaşlı ve şişman dört kedimiz hiç bu kadar eğlenmemişlerdi. Yine de söz bıçaklara gelince: Evimizde ağırladığımız mültecilerimizin doğradığı şeyler sarımsak, soğan ve bir sürü etten ibaretti.
Mario ve ben hâlâ hayattayız. Belki de hiç olmadığı kadar kendimizi yaşıyor hissediyoruz. Normal hayatımıza kaldığımız yerden devam edip edemeyeceğimizi bilmiyoruz. Nasıl dün yaptığım lüks muhabbetlerime geri dönebilirim?
Gerçekten, lanet olsun ne oluyor bu dünyaya?
Burada hiçbir Müslüman bizi uykumuzda öldürmek istemedi. Hiç kimse bizi aşağılamadı çünkü biz iki kişi tek yatağı paylaştık. Hiç kimse, hiçbir şekilde Şeriatı Alman Hukukuna tercih ettiğini söylemedi. Evlerini geride bıraktığına pişman olmayan tek bir kişiyle karşılaşmadım.
Hatırladığım tek kötü deneyim, yeni arkadaşlarımızın çok fazla şeker ve tuz kullanmasıdır. Onu da marketten aldık zaten.
Nerede geçtiğimiz haftalarda Almanya’daki insanların endişelendiği İslamlaşma? Belki de Balkanlarda bir yerde sıkışmış kalmıştır. Almanya’nın sözde ‘endişeli toplumu’nu arıyorsanız burada… hem de kesinlikle. Şimdiye kadar böyle değilse de 2016, 2017, 2018 öyle olacaktır.
Başımıza gelen gerçek hayal kırıklığı, sıradan mesajlarda, sokaklarda ölüm tehditleri ve kapımıza bırakılan hakaret içeren mektuplardır. Açıkça okul arkadaşlarımıza, (Almanya sağ görüş siyasi partisi) AFD’nin demeçlerini ve haykırışlarını tercih ederiz. Krizle mücadele etmek yerine, yarın yokmuş gibi davranıyoruz. Derin uykunuzdan artık uyanın!
Tek bir kişi insan göçünü durdurabilirmiş gibi. Patlak veren savaşı şahsen etkileyebilirmişiz gibi. Dünyada olup bitene karşı bir sorumluluğumuz yokmuş gibi.
İslamiyet Almanya’ya ait olmayabilir. Şeytanın her dinde var olduğu da aynı zamanda mümkün. Son 10 yıldır bir homoseksuel olarak kendi haklarım için savaş veriyorum, belki de şu an eskiden olduğundan çok daha yoğun bu savaşlarım. Hatalar yaptığımı da bir noktada fark etmem mümkün.
Hayatta her şey mümkün ve hiçbir şeyi önceden kestiremezsiniz!
Kim bilir? Gerçekten gelecekte ne olacağını kim bilebilir? Geçtiğimiz yaz ve sonbahardan beri yaşadıklarımızın hayatımızı değiştirdiğine kesinlikle eminim! . Ya başkaları için de yaşabilirsin ya da onlardan korkabilirsin. Eğer korkmayı seçiyorsan, ne yazıkki senin için çok üzgünüm.
Korkuyla yaşayanlar için üzgünüm.”
6) Muhabir tarafından tuzağa düşürülen Suriyeli çocukla tanışan futbol yıldızı
Polisten kaçmaya çalışırken Macar bir kadın kameraman tarafından babasıyla birlikte tuzağa düşürülen 7 yaşındaki Suriyeli çocuğun rüyası gerçek oldu. Hayranı olduğu futbolcu Christiana Ronaldo’yla tanıştı.
Efsanevi futbolcu Ronaldo, mülteci kampında polisten kaçmaya çalışırken Macar bir kadın kameraman tarafından tuzağa düşürülüp yakalanan şanssız Zaid Mohsen ve babası Osama Abdul ile tanışmaya karar verdi.
Ronaldo, baba Osama Abdul ve oğulları Zaid Mohsen ve Muhammed’i Eylül ayında Real Madrid’in Granada takımıyla oynayacağı maça davet etti. Küçük Zaid, kişisel maskotu olarak ünlü futbolcuyla halı sahada birlikte yürüdü.
7) Suriyeli mültecileri karşılamak için bir araya gelen kasaba
Yüzden fazla Suriyeli mülteciyi alman kasabasına taşıyan kaptanın çevre sakinleriyle birlikte onları karşıladıkları an. İngilizce, Almanca, Fransızca ve Arapça “hoş geldiniz” yazılı pankart tutarak toplanan kalabalık hep birlikte alkış tutup ve ayçiçeği salladılar.
Kısaca O.E olarak bilinen Oer-Erkenschwick, 30 bin nüfuslu Almanya’nın batısında bulunan küçük bir kasabadır. Küçük bir yer olabilir ama Oer-Erkenschwick karşılama komitesinin viral ortamdaki görüntülerinden sonra Alman haritasına damgasını vurdu.
8) Suriyeli mültecilere 3 bin bebek kangurusu hediye eden anne
Christal Logothetis, kalabalık kadın ve kız grubunun içinde 10 yaşlarındaki bir çocuğun kucağında tuttuğu bebeği geçen ay fark ettiğinde Atina’daki mülteci kampında çalışıyordu. İlk başta, çocuk etrafına uzak ve sert davranıyordu. Açıkça grubun reisi gibi davranıyordu, ama Logothetis, çocuğun bir bebek kangurusu olsaydı bebeği daha kolay taşıyacağını düşündü.
Çocuğa verdiği bebek kangurusunun ücretsiz olduğunu belirterek ve nasıl kullanılacağını gösterdikten sonra, yüzündeki sert büyük adam görüntüsü hemen kayboldu. Kanguruyla birlikte selfisinin çekilmesini isteyip Logothetis’in elini tutup heyecanla minnet duydu.
Kendini sıradan Kaliforniya annesi olarak betimleyen Cristal hayatında daha önce böyle bir durumla karşılaşmamıştı; haberlerdeki bir resim hayatını değiştirdi. Herkes gibi, Suriye’den kaçarken boğulan 3 yaşındaki küçük Aylan’ın resmini görmüştü ve derinden etkilenmişti. Tek bir resim harekete geçmesine yetti. O zamandan beri, Suriyeli ve diğer ülkelerden mültecilerin yurtlarını terk ederken yararlanacağı kar amacı gütmeyen “Geleceğini Taşı” ve başarılı bir IndieGoGo kampanyası yürüttü. Kasım 2015’te, Cristal ve diğer 9 kadın Yunanistan’a 3 bin bebek kangurusu dağıtmak için uçtu.
Kaynak: Oddee