Bir Van Gogh tablosunu yalnızca dış bir gözle incelerken bile gündelik yaşamda baktığınız ama görmediğiniz, göremediğiniz şeyleri görebilirsiniz. Peki, ya bir Van Gogh tablosunun içinde olsanız? Peki, ya Van Gogh olsanız? Onun gözünden baksanız?
Hiç, bir tablonun içinde dolaşmak istediniz mi? Uzun uzun ona bakarken bir anda onun içine girebilmeyi ve kim bilir belki o şemsiyeli kadının yanında yürümeyi?
Bu istek şimdi bir miktar mümkün. New York Brooklyn’li animasyoncu Mackenzie Cauley; Vincent Van Gogh’un The Night Café tablosunu, birtakım özellikler ekleyerek 3 boyutlu olarak canlandırmış. Proje aslen “görsel gerçekliğin yenilikçi kullanımlarının bir araya getirilmesini” amaçlayan bir yarışmaya gönderilmek üzere ortaya çıkmış.
Bu ışık oyunlarıyla sergilenen görsel diorama*, orijinal tablolardan titizlikle ögeler toplanıp ardından 3 boyutlu programlar/yazılımlar yardımıyla, toplanan ögelerin dijitalleştirilmesiyle oluşturulmuş. Orijinal 2 boyutlu halinde görülemeyen yerleri doldurmak için bar kenarında piyano çalan adam gibi ekstradan birkaç öge eklenmiş. İnsanların sahneyi gezerken deniz tutmuş gibi mide bulantısı hissetmemeleri için Cauley iyi seçilemeyen, biçimi bozuk perspektifleri de yumuşatmış.
3 boyutlu olarak yeniden modellemek için Hollandalı empresyonistlerin** çalışmalarının ideal olduğunu öne süren Cauley, Van Gogh konusunda ise yalnızca tablolarına bakarken bile kendini orada hissettiğini söylüyor: “Van Gogh’un resimleri 2 boyutlu tuvallerde olmasına rağmen kendinizi neredeyse o mekanların ve zamanın içindeymiş gibi hayal edebiliyorsunuz.”
Tabloları incelerken yaşadığı hissiyatı videolaştıran ve projesi için kullanacak olan Cauley’in elleri dert görmesin; hem dış bir gözle Van Gogh’a hem de Van Gogh’un gözünden dış dünyaya bakabilmemize olanak taşıyan harika bir görsel çıkartmış ortaya!
Kaynak: New Scientist