Barselona seyahat notlarımdan sizin için derlediklerim: Görmeden gelmeyin ve yapmadan dönmeyin listelerim…
Klasik İspanya turunun son ayağında beni en çok heyecanlandıran kentlerden biri olan Barselona’ya yolculuk ediyoruz. Barselona, Madrid’e yaklaşık 6 saat uzaklıkta. Zaragoza üzeri gidildiğinden oraya da uğramamazlık etmedik. 6 saat sonrasında vardığımız Barselona’ya temmuz ayının en sıcak ve nemli dönemi hakimdi. Eylül ve temmuz tarihlerinde tatil planlarınızı yapabilirsiniz.
Direkt uçuş ile İstanbul üzerinden 2 saatte Barselona’ya varabilirsiniz. Şehir merkezine yaklaşık 12 km mesafededir.
Akdeniz’in en önemli ticaret ve liman kenti olan Barselona, İspanya’nın ikinci büyük kenti konumunda. Kendilerini Katalan olarak tanımlıyorlar ve Katalanca konuşuyorlar. Bir nevi özerk bir topluluk…
Şehrin mimari yapıları, Art Nouveau akımının öncüsü Gaudi’nin ellerinden çıkmış. Modern mimari ve Hippodamos planı birleşince Barselona gerçekten buram buram tarih kokuyor.
Barselona, MÖ 3. yüzyılda Fenike Kolonisi tarafından kurulmuştur. En eski yerleşimi, Monte Taber tepesidir. Kent Romalılar tarafından fethedilmiştir. Daha sonra ise Emevi himayesine girerek Aragon Krallığı hâkimiyetinde, liman ticaretinde aktif rol oynamıştır. 1800’lerde Napolyon’un egemenliğindeki kent, endüstriyel anlamda ivme kazanmış. İspanya iç savaşı ile şehir tahribata uğramış ve tekrardan kendini toparlayarak 1978’de çıkan yasa ile Katalonya Özerk Bölge’nin başkenti olmuştur.
Her anlamda gelişmiş bir kent. Özellikle ulaşım ağı ve kent planı oldukça düzenli… Şehri keşfetmek için metro güzel bir seçenek. Otel seçiminizi La Rambla’ya yakın bir yerde yapabilirsiniz.
Barselona sadece bir futbol kültürü değil, Gaudi’nin eserlerinden, dans ve müziklerinden, Akdeniz mutfağından, 1992 yaz olimpiyatlarından ve Kristof Kolomb’un parmağından ötesi…
Mutlaka Sitges’i de gezi programınıza eklemelisiniz.
Görmeden gelmeyin listesi
Montjuic Tepesi: Barselona’yı en iyi izleme noktası sanırım burası. Çok büyük alana yayılı tepe; kale, botanik park, opera binası, olimpik stadyum, tiyatro binası, müze gibi birçok yapıdan oluşuyor. 18. yüzyılda tamamlanmış Montjuic Kalesi’ni ziyaret etmek ücretsiz. Tepeye çıkmanın en sevimli yolu teleferik. Magic Fountain Show, müzik, ışık ve suyun gösterisini sergiliyor.
La Sagrada Familia: Bir türlü bitirilemeyen kilise, kuşkusuz Barselona’nın ikonlaşmış öğelerinden biri. Gaudi’nin muhteşem dehası ile 1882 yılında temeli atılan kilise, halkın bağışları ile ayakta tutuluyor. Çok şükür ki Gaudi ölmeden önce kulelerinden birinin bitişini görebilmiştir. Gaudi’nin klasikleşmiş doğa temasını, kolonlarını ağaç gövdesi şeklinde tasarladığı bu kilisede de görebiliyoruz. Kilisenin 2026 yılında biteceği söyleniyor. Umarım bitmez… Mor hat ile Sagrada Familia durağında inerek kiliseye ulaşım sağlayabilirsiniz.
Giriş ücreti: 15 Euro (Eğer rehber eşliğinde kuleye de çıkmak isterseniz 29 Euro)
Casa Mila: Bir başka muhteşem Gaudi eserini görmek için Sagrada Familia’dan yaklaşık 1,5 km yürüyoruz. Deniz dalgasını andıran ve doğal taşlar ile inşa edilen yapı, eleştirel olarak “Taş Ocağı” adını almıştır. 1912 yılında tamamlanmış olup Unesco Miras listesinde yer almaktadır.
Giriş Ücreti: 20 Euro
Yemek molası için Casa Mila’nın hemen ilerisinde Artespanol’da, İspanya’nın milli yemeği olan paellayı tadabilirsiniz.
Picasso Müzesi: La Rambla caddesine 900 metre mesafede bulunan müze, 1963 yılında açılmış olup Picasso’nun en nadide eserlerini barındırmaktadır. 4000’den fazla eser, duvarları süslemektedir.
Giriş ücreti: 11 Euro (Sadece koleksiyonlar bölümü)
La Rambla : Barselona’nın kalbi. Sokak sanatçıları, alışveriş, yemek, hareketli yaşam ve dahası… Katalunya Meydanından başlayıp Kolomb’un heykeline kadar devam eden 2.5 km uzunluğunda, İstiklal Caddesi havasında, sevimli ve cıvıl cıvıl yaşam alanı… aman buralarda cüzdanınıza dikkat edin!
La Bouqeria: Renkli mi renkli açık pazar, La Rambla üzerinde yer alıyor. Zaten kalabalığı gördüğünüzde doğru yerde olduğunuzun farkına varacaksınız. Meyveler, sebzeler ve 2-3 Euro karşılığında taze sıkılmış meyve suları ile mutlaka görmeniz gereken bir market.
Kristof Kolomb Heykeli: La Rambla’dan denize doğru sırtınızı verdiğinizde 60 metre uzunluğunda parmağını Akdeniz’e yönlendirmiş Kristof Kolomb heykelini bulacaksınız. Şehrin simgesi haline gelmiş bronz heykeli görmeden gelmeyin.
Park Güell: La Rambla’dan 6 km uzaklıkta yer alan park, Güell ailesinin talebi ile Gaudi’ye yaptırılmıştır. 1922 yılından bu yana kullanılan ve 1984 yılında UNESCO Miras Listesi’ne giren Park Güell’de; Ejderha merdivenler, botanik parklar, mozaik heykeller, kıvrımlı patikalar, şehri ayağınızın altına alabileceğiniz balkon ve kubbeli yapıları bulabileceksiniz. Benburaya çok zaman ayırmak yerine tren ile Sitges’e geçmeyi tercih ettim.
Port Vell: Yeşil hat ile Drassanes durağında indiğinizde liman bölgesine ulaşabilirsiniz ya da Kristof Kolomb heykeline vardığınızda liman karşınıza çıkacaktır. Eski liman olarak adlandırılan marina bölgesinde MareMagnum adlı alışveriş merkezi, akvaryum, Katalunya Tarih Müzesi ve inci gibi sıralanmış yelkenliler yer alıyor. Liman boyunca yürüyebilirsiniz.
Marina’da birçok restoran mevcut. Biz deniz ürünleri için Maritim Restoran’ı tercih ettik.
Flamenko Gecesi: Barselona’ya gelmişken flamenko gecelerine katılmadan olmaz. Madrid’e göre rakam biraz daha yüksek geldi bana nedense. Önerilen en iyi mekan
Tablao De Carmen, Montjuic tepesinde yer alan ve 1988 yılından bu yana hizmet veren bir yer… Geniş, ferah ve balkonlu bir alanda gösteri sunuyor.
1 adet içecek + Tapas + Show = 30 Euro
Los Tarantos: Plaza meydanında yer alıyor. Sadece gösteri ücreti 15 Euro. Gösteri yaklaşık 35 dakika sürmektedir.
Camp Nou: Barcelona FC’nin stadına otelimiz yakındı. 3-4 dakika yürüyerek görkemli stada ulaşabildik. 1957 yılında açılmış, yıldız futbolculara ev sahipliği yapmış stad turumuza 23 Euro ödeyerek başlıyoruz. Mutlaka internetten alın biletinizi yoksa stadyum gişesinde uzun süre beklemek zorunda kalacaksınız. Futbola merakı olan olmayan herkesin görmesi gerektiğine inanıyorum.
Sitges: Barselona’nın 35 km ilerisinde küçük bir tatil kasabası. Şimdiden söyleyeyim homofobik biri iseniz buraya uğramayın. Çünkü burası LGBT bireylerin küçük vatanı. Özgürlüğün, hoşgörünün baskın geldiği denizi, cafeleri, sokakları ile bence görülmesi gereken bir kasaba. Özellikle karnavala denk gelirseniz şahane bir gün sizi bekler. Denizi gerçekten muhteşem. Denizden çıkıp İspanyol müzikleri ile içkinizi yudumlamak ve günü batırmak, Sitges’de yapılacak en güzel şey. Buraya tren ile 45 dk yolculuk yaparak ulaşabilirsiniz.
Gidiş-Dönüş bilet ücreti: 10 Euro.
Yapmadan dönmeyin listesi
- Milli içkileri olan sangriayı tadın.
- Yöresel lezzetlerden paellayı yiyin.
- Marina’da yürüyüşe çıkın, iskelede oturun.
- Mutlaka Sitges’i ve Andorra’yı görün.
- Flamenco gecesine katılın.
- Kokulu yelpazelerinden satın alın.