Ana SayfaYaşamKadınTarihin öteki sayfalarındaki kadınlar: Orospular

Tarihin öteki sayfalarındaki kadınlar: Orospular

-

Tarih kitaplarını okuruz. Önce karanlık dönem vardır, insanlığın tarihinde. Sonra yontma taş devri gelir, ardından farklı madenlerle anılan çağlar. Tarımın icadına, oradan orta çağdaki veba salgınına, bilimin direnişine ve endüstri devrimine geliriz. Ama bize hiçbir zaman, tarihin en kadim ve en çok yuhalanan mesleğini anlatmazlar. “İnsanlık” kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini gösterecek olan meslek dalıdır o.

İnsanın ilk kullandığı alet, başka bir insandı” diyor Hakan Günday. Tarihte kurulan “medeniyetleri” düşünüyorsun, bu cümleyi okuyunca. Üç kişi bir araya gelince, liderlik için nasıl birbirlerine girdiklerini. Bir ihtiyaçları veya güdüleri karşılanmadığında, insanların nasıl kimyasal madde geçişleri gibi durum değiştirdiğini görüyorsun. Bir topluluğun, aç kalınca nasıl zayıf insanları öldürdüğünü, insan öldüremediğinde, hayvanların hayatlarını nasıl bitirdiğini görüyorsun. “Neslin devamı” olarak anlatılan bir güdünün doyurulmamasının, insanın sahip olduğu ilk enstrümanı, ilk aleti nasıl kullandığını veya kullanmak zorunda kaldığını anlayabiliyorsun. Bu kullanımın, sonraları nasıl bir meslek dalı halini aldığını da.

2015 yılında yapılan “Slut Walk” yani “Sürtük Yürüyüşü”nden.

İnsan neslinin ilk mesleği ne çobanlıktır ne çiftçilik. İnsan türünün ilk mesleği; orospuluktur. Hep farklı haller almış, hep farklı şeyler için icra edilmiştir orospuluk, ama ona karşı yaklaşım hiç değişmemiştir. Her zaman sınıf farklılığının bir sembolü olarak, kadının bedenini nasıl kullandığı üzerinden kullanılmıştır. Erkek yarattı bu hakareti, bu mesleği de erkeklerin savaşları ve güç mücadeleleri yarattı. Davranışı, hakareti, mesleği erkek yarattı, kalıbın içine kadın girdi. Tarihin her döneminde tekrarlanan bu davranışlar dizisi, asla değişmedi.

Foucault’nun tarifi, “Cinselliğin tarihi, yasakların güncesidir” şeklinde özetleniyor. İnsanın ilk üretim aracı olan bedeni, aslında hiçbir ilerici doktrin tarafından, daha ilk anda fark edilmedi. İşçi sınıfının, zincirlerinden başka kaybedeceği bir şey olmadığını söyleyen, insanlığın vicdanını sahiplenmiş bir sakallı isyancı, bu açıdan bakmadı olaya. Aslında sözlük tanımlarında gözümüze sokulan yaklaşım, tuttuğumuz her alanda karşımıza bir şekilde çıktı.

Türkçe sözlükte, “orospu” kelimesinin iki anlamı var; 1-Hayat kadını. 2- Düşük ahlaklı kadın. Tarihsel evrim içindeki yerini düşündüğümüzde, ahlakı kasıkların arasına gizleyen tek hayvan türünün, insan olduğunu net bir şekilde görebiliyoruz. “Ahlak” demek, seks eylemini kaç kişiyle, arada bağ bulunup bulunmadan, bir akde dökülüp dökülmeden yapıldığını anlatan bir “değer” demekti, her zaman atalarımız için. Küfürlere konu olan, sürekli saldırıya, tacize, tecavüze muhatap kalan orospularla alakalı, sadece aşağılama ve yargılama faaliyeti yürütebiliyor, yüce ahlaki değerlerimiz.

Oysa hepimiz bedenimizin bir kısmını kullanmalıydık doğduğumuz andan itibaren. Hep bir meslek erbabı olmak için, “okul” adı verilen hapishanelerde içtima sebebiyle sabahın soğuğunda, çatlayan ellerimizi birbiriyle ovuşturarak bekledik. Ama seks, hiçbir zaman normal bir eylem gibi görülmedi otorite tarafından ve yemek yemek, boşaltım yapmak kadar doğal olan bu eylem üzerinden söylenen her söz, kadının bulunduğu topluluk içindeki yerini belirledi.

Courtesy of the Brooklyn Museum

Tarihin “öteki” sayfalarındaydı kadınlar hep. Bedenleri erkeklerden farklı bir üretim aracı olarak kullanılabiliyordu ve o bedene dokunmanın zorluk seviyesine göre, “ucuz” ve “kaliteli” olabilirdi kadınlar. Diğer hayvan türlerini de hâkimiyet altına alıp onları da farklı etiketlerle pazarlayan erk, yerine göre yücelttiği ve aşağıladığı kadını da, farklı dolaşım değerleri üzerinden pazarlamayı seçti. Hayatı geçirebileceğiniz bir “bayan” da olabilirdi, kibar bir tanımlamayla, cinsel güdülerinizi doyurabileceğiniz bir “kadın” haline de gelebilirdi, kelimeyi bir değerlendirme kıstası haline getirenlerin gözünde. Kadın hep aynı kadındı ve aslında erkek gibiydi; aynı neslin üyesi, aynı güdülere sahip, aynı derecede “iyi” ve “kötü” kabul edilebilecek özelliklere sahipti. Ama ya “ana” olmak zorundaydı ya “orospu”, arası bulunamadı asla.

Tarihin en eski mesleğinin günü bugün. İster “seks işçileri günü” olarak kutlayıp bir emekçi grubunun haklarını ve yaşadıkları zorlukları hesaba katın, ister “orospular günü” diyerek, bunu da kadınlara kendinden menkul değerler biçmek için kullanın. Bir hakaret olarak gördüğünüz her tür sıfat, en çok ezilene yakıştı. Bunu da uydurur, kalıbına uygun olarak giydirirsiniz.

Dünyanın bütün ahlaksızları, ibneleri, orospuları, birleşin! Üzerinize giydirilen ahlak normlarından başka, kaybedeceğiniz hiçbir şey yok. Kazanacağınız bir tarih var.

**

For English

SON YAZILAR

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Üniversiteler tüm bileşenleriyle, emeğin ve bilginin kendini her an yeniden var ettiği mekânlardır. Üniversiteler eskiden beri hep toplumun aklı ve vicdanı olarak görülmüştür. Bu günlerde...

EŞİK: Kadın ve kız çocuklarını hayattan koparamayacaksınız, ev köleleriniz yapamayacaksınız

Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) kız çocuklarının okullaşmasını teşvik adı altında, kız okullarının açılması yani karma eğitimin baltalanması hakkında açıklama yayımladı. Karma eğitime son vermenin...

Sus(ma)mak! İnan(ma)mak!

Gündem şu an bu iki kavramdan çok da bağımsız bir noktada değil. Size şimdi ufak bir düşünce egzersizi yaptırmak istiyorum. Bana katılabilirsiniz veya eleştirmek istediğiniz...

Kadın, doğa ve kesişen tahakküm: Av ihalelerinden İstanbul Sözleşmesi’ne, Kuzey Ormanları’ndan 6284’e

Hem ekofeminizm hem vegan feminizm kadınların, doğanın ve hayvanların üzerindeki ataerkil kapitalist baskının nasıl ortak sömürü hikayeleri ortaya çıkardığını yıllardır tartışıyor. Üstelik bunu, sadece bu...
Yusufcan Artural
Yusufcan Artural
Bir elinde totemlerin, diğer elinde tabuların şah damarlarını kavramak isteyen, sınırsız ve sınıfsız bir ''Homo Semioticus''. İllüzyon deryasında, var olmayan gerçeği arayan, sorgulayan, değiştiren, büken bir yürek işçisi. Zihnin isyanı, yüreğin duygu deryası. Bitmeyen bir romanın, emekleyen yazarı.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol