Ana SayfaYaşamSağlıklı BeslenmeYale Üniversitesi'nden diyabet haberleri

Yale Üniversitesi’nden diyabet haberleri

-

Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabetin iki türü var. Tip 1 diyabet, diyabet vakalarının yaklaşık yüzde 10’unu oluşturur. Geri kalan kısmı ise tip 2 diyabet dediğimiz genelin bildiği diyabettir. Tip 1 diyabet ile ilgili dünyada en fazla çalışma yapan merkez olan Yale Üniversitesi Pediatrik Endokrinoloji Bölümü’nün bu alandaki en son çalışmalarını anlatacağım.

Doç. Dr. Eda Cengiz’in Koç Üniversitesi’ndeki sunumu sonrası.

Tip 1 diyabet nedir?

Sağlıklı yaşamak için her gün vücudumuza birçok gıda alırız. Bu gıdaların içinde şekerler, yağlar, proteinler bulunur. Vücudumuzda gerçekleşen pek çok olayda enerji kullanılır. Bu enerji için ilk yakılan madde şekerdir. Şekerleri, kurubakliyatlar, sebzeler, meyveler, tahıllardan alırız. Bunun yanı sıra işlenmiş şekerden de kötü şekerler alınır. Şekerlerin kandan kas gibi gerekli hücrelere alınması insülin adlı hormonla gerçekleşir. Tip 1 diyabetlilerin vücudunda otoimmüniteden yani vücudun kendi pankreas beta hücrelerini yok etmesinden kaynaklı insülin bulunmaz. İnsülin hayati öneme sahip olduğundan dışarıdan alınmak zorundadır.

İnsülinin keşfi ile diyabet konusunda iyi gelişmeler oldu, ancak çok daha fazla çalışmanın yapılması gerekiyor.

Doç. Dr. Eda Cengiz kimdir?

İnsülin ile ilgili dünyada birçok çalışma yapılmaktadır. Doç. Dr. Eda Cengiz de dünyada tip 1 diyabet konusunda en çok çalışma yapan üniversitelerden biri olan Yale Universty’de Pediatrik Endokrinoloji ve Diyabet Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

Cengiz, bilimsel çalışmalarını tip 1 diyabetin iyileştirilmesi, ultra hızlı etkili insülinler ve yapay pankreas alanlarında sürdürüyor.

Geçen mayıs ayında Koç Üniversitesi’ndeki sunumunda tanıştığımız ve canlı dinlediğim Cengiz, diyabet tedavi yöntemleri konusunda en son gelişmelerle nerede olduğumuz, yapay pankreasa ne kadar yakın olduğumuz, kök hücre tedavilerinde hangi aşamaları kaydettiğimiz ile ilgili bolca bilgi vermişti. Cengiz, bilimsel çalışmalarını tip 1 diyabetin iyileştirilmesi, ultra hızlı etkili insülinler ve yapay pankreas alanlarında sürdürüyor, bu alanlarda yapılan birçok projenin başkanlığını yürütüyor. Bunun yanında çocuklarda ve gençlerde insülin araştırmalarının yapıldığı dünyadaki tek merkezin yöneticisi.

Diyabet teknolojileri önümüzdeki yıllarda nasıl olacak?

Ultra etkili insülinler geliyor.

İnsülin, insülin kalemi, insülin pompası gibi yöntemlerle vücuda alınır. Tip 1 diyabette asıl konu, insülinin şeker eşleşmesini sağlamaktır. Şu an sahip olduğumuz insülinlerle bireydeki insülin karbonhidrat eşleşmesini tam anlamıyla gerçekleştiremiyoruz. En hızlı etkili insülinler bile 5-15 dakikada etkisini göstermeye başlıyor. Bu, kan şekerini tam anlamıyla yönetmek için yeterli gelmemektedir. Ultra etkili insülinler, bu anlamda çok işe yarayacak.

Bu konuyu 52. Diyabet Kongresi’nde Ord. Prof. Dr. Erol Çerasi’den kapsamlı olarak dinlemiştim. Cengiz’in ise anlatımında dikkat çeken konulardan yapay pankreas için Dr. Çerasi 2018 tarihini vermişti. Eda Hoca da o tarihlerde Amerika’da yapay pankreas (kapalı devre pompa) sisteminin FDA (Food and Drug Association – Gıda ve İlaç Kurumu)’dan onay alması için çok fazla çalıştıklarını söylemişti, sonrasında FDA yapay pankreasa onay verdi.

Tip 1 diyabette asıl konu, insülinin şeker eşleşmesini sağlamaktır.

Bu konuda 52. Diyabet Kongresi’nde kendisi de bir tip 1 diyabetli olan Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli’nin sunumundan aldığım notlarımdan da yararlandım. Yapay pankreas temelde pankreasın işlevi olan kan şekerini ölçen, buna uygun insülin salgılayan sistemi içeriyor. Yani, vücutta sanki pankreas varmış gibi kan şekeri dengesi sağlanıyor. Bu aşamada insülinin yanı sıra glikagon ve amilinin de yapay pankreasta yer alması gerektiği konuşuluyor. Ama glikagon çok hızlı bozulan bir hormon olduğundan şimdilik uygulanması tartışılıyor. Amilin ise yine beta hücrelerinde üretilen bir hormon, beta hücresi uyarıldığında insülin ile beraber salgılanıyor.

Yapay pankreastan tam verim alabilmek için kullanılması gereken ultra hızlı etkili insülinler on yıl içinde kullanıma girecek diye ümit ediyoruz.

Peki, umut vadeden ultra hızlı etkili insülinlerin avantajları neler?

İnsülinin kana geçişi şu anda kullanılan insülinlere göre daha hızlı olacak. Bu şekilde, yemek sonrası kan şekeri kontrolünde özellikle ilk iki saat daha başarılı olunacağı, insülin pompası ile kullanıldığında daha hızlı etki göstereceği belirtiliyor. Yemek sonrası yüksek kan şekeri önlenecek, daha sık aralıklı yemek yeme imkanı sağlanacak, yemek sonrası alınan insülinin geç çıkan etkisi de azaldığından beklenmedik hipoglisemi ve kilo alımı azalacak, yapay pankreası tam otomatik düzene geçirebilecek.

Bunun yanında, akıllı insülinlerle ilgili çalışmalar da yapılıyor. Bu insülin çeşidi ile hedef, kan şekeri düzenine göre gerekli dozda kana insülin salınmasını sağlamak. Aslında bu tip insülinler yapay pankreasın daha da iyi çalışması için kullanılacak.

Yapay pankreasta amaç, pankreas gibi davranan bir sistem geliştirmek.

Yapay pankreasta amaç, pankreas gibi davranan bir sistem geliştirmek. Bu sistemde kan şekerini ölçen, değere uygun insülin yapan bir mekanizma sağlanma çalışılıyor. Eğer gerçekleşirse belki de Dr. Eda Cengiz’in sunumun sonunda dediği gibi “Bir zamanlar diyabet diye bir hastalık varmış.” diyeceğiz.

Yapay pankreasın mükemmelleştirilmesi için Yale Üniversitesi’nde neler yapılıyor?

Yapay pankreas, sporcular, kadınlar ve çocuklar için özelleştirilecek.

Her diyabetlinin diyabeti kendisine hastır. Çünkü, kan şekeri alınan gıdaların yanında duygu durumlarından, kişilik yapılarından kolayca etkilenebilir. Dr. Eda Cengiz, bu kadar kişisel olan diyabetin tedavisinde çığır açacak yapay pankreasın sporcular, kadınlar ve çocuklar için özelleştirileceği haberini verdi.

Yağ hücresinden bile kök hücre oluşturulabiliyor.

Konferansta diyabetin üzerinde çalışılan bir diğer tedavi yöntemi olan kök hücreden de bahsedildi. Bu arada bebeğinizin kordon kanını kordon bankasında saklamadığınız için üzülmeyin, yağ hücresinden bile kök hücre oluşturulabiliyor, ben de yeni öğrendim, açıkçası çok da mutlu oldum. Kök hücre eğitilip beta hücresine dönüştürülebiliyor. Ancak, bu yöntemde bazı engeller bulunuyor. Bunlar, hücrelerin eğitilmesinin nasıl yapılacağının tam olarak bilinememesi, insülin yapan ama şeker ölçen sistemin olmayışı, hücreye besin sağlamadaki güçlük, hücreyi yeni saldırıdan korumanın engellenmesi gibi sorulara cevap aranıyor. Ayrıca yeterince hücre var mı, hücre sayısının nasıl arttırılması gerektiği konuları da tartışılmaktadır.

En önemli ve umut vadeden kısım immün (bağışıklık) sistemin adacıklarındaki otoimmüniteyi ortadan kaldırmak olacaktır. Kök hücrelerin adacık hücrelerine çevrimi esasıyla çalışacak ViaCyte de Dr. Eda Cengiz’in çalışma konuları arasında yer alıyor. Beta hücreleri, küçük bir kapsül şeklindeki korunmaya alınıyor. Deri altına yerleştirilen ViaCyte ile insan kök hücreleri eğitilerek adacık hücrelerine çevrilebiliyor ve bu hücreler küçük tüp içinde biriktiriliyor. Bu şekilde insülin kana karışıyor. Ayrıca bu yöntem adacık nakline göre daha avantajlı durumda.

Peki, nedir avantajları? İmmün baskılayıcı etken ortadan kalkıyor, sınırsız hücre kaynağı sağlanıyor, daha ucuz ve cerrahi müdahaleyi minimuma indiriyor.

Bir de Non invazif insülin – Afrezza diye bir şey var.

Nefes yoluyla alınan insülin, astımlılar tarafından kullanımı önerilmiyor, ama Eda Hoca ve ekibi FDA onayı almak için inanılmaz bir şekilde çaba harcadıklarını söyledi. Bu yöntem de diyabet tedavileri adına umut vadediyor.

Tip 1 diyabetli Egemen Erden ile çiğ vegan beslenme ve ketojenik beslenme üzerine olan röportajımı okumak için buraya tıklayınız.

SON YAZILAR

Neden vegan oldum?

“Neden vegan oldum?” sorusuna kısa cevabım; hayvanlara eziyet çektirmeden, onları öldürmek amacıyla üretmeden, doğaya zarar vermeden ve sağlıklı yaşamak için. Tüm bunlar insan üzerinde aynı anda...

Beş çayları: Önceliğimiz, öğretilmişliklerimizden kurtulmak

Kültürümüzün temelinde misafirperverlik yatar bizim. Geleni aç göndermeyiz. Kahvenin yanına bile mutlaka servis edilecek bir besin ekleriz. Beş çaylarımız vardır bizim. Kısırların, böreklerin, mercimek köftelerin,...

Uykusuzluğumuzun nedeni belki de beslenmemizdir…

İnsanın varlığını sürdürebilmesi için biyolojik, fizyolojik ve psikolojik gereksinimlerinin karşılanması gerekir. Bunlardan biri uykudur. Uyku süresi ve kalitesi, hafıza, öğrenme performansı, metabolik sistem gibi birçok...

Anne sütü: İlk aşı

Bireylerin gelişim süreçlerinde doğumdan adölesan döneme kadar içerisinde bulundukları yaş aralıkları; 0-1 yaş arası bebek, 1-6 yaş arası okul öncesi çağı, 6-12 yaş arası okul...
Kevser Başkara
Kevser Başkarahttp://vegandiyetisyen.com/
Beslenme ve Diyet Uzmanı, bütünsel bitkisel beslenir, vegan yaşar.

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol