Clinton Pryor’un 3200 km’den fazla yolu var. Halkının sesi olmak için 1 Eylül’de yola çıkan Pryor’a yardım edin!
Avustralya, kimileri için uzak diyarlar, kimileri için kocaman bir kıta, kimileri için ise yüz yıllardır sahip olduğu ev demek. İngilizler 18. yüzyılda Avustralya’ya adım atana dek yaklaşık 300 bin Aborjin’in ev dediği topraklar, İngiliz istilasıyla yerli halka hem zulüm hem mezar oldu.
Clinton Pryor yüzyıllardır süregelen haksızlığı dile getirmek ve sonlanmasını talep etmek adına Avustralya’nın başkenti Canberra’ya doğru yola çıktı. Hedef başbakan Malcolm Turnbull’la görüşme ayarlayabilmek.
Amacı dışında bu yolculuğu dikkate değer kılan şey ise Pryor’ın Turnbull’la görüşebilmek için tüm yolculuğunu yaya olarak gerçekleştireceği.
Heirisson Adası’ndan -Aborjin dilinde Noongar denmekte- başlayan yolculuk süresince Pryor’ın 3200 km’den fazla yolu aşması gerek.
Hedeflediği varış zamanı ise önümüzdeki Ocak ayının ikinci haftasına denk geliyor.
StartSomeGood isimli sitede yer alan proje sayfasında amacını “Bunu yerli halk için, kendim için ve annem için yapıyorum” diye belirten Pryor, Aborjin topluluklarına ayrılan fonun kesilmesi ve halkının evsizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalmasından rahatsız ve tedirgin. Devlet baskısıyla evlerinin elinden alınmasını durdurmak istiyor. Mesele yalnızca ev ve kesilen fonla ilgili değil; Aborjin bölgelerinde lokal karar alma yetkisinin topluluğun yaşlılarına geri verilmesi de talepleri arasında.
Avustralya yerlileri ülkenin anayasasınca henüz tamamen tanınmış değil. Oysa Aborjinlerin o topraklardaki kökleri 50 bin sene öncesine dayanıyor. 18. yüzyıldan beri Aborjinler açıkça ayrımcılığa, dışlanmaya, zorla Batılılaştırılmaya uğrarken bunun yanı sıra düşük yaşam standartları ve kötü sağlık koşulları altında hayatlarını sürdürüyorlar. İstatistiklere göre Avustralya’da yaşayan Aborjinler’in ömür beklentisi ülkenin geri kalanına göre tam 10 yıl daha az.
Geçtiğimiz Ağustos misafir gazeteci olarak Guardian’da yazan Wiradjuri (Avustralya yerlisi) mirasçısı Stan Grant kaleme aldığı yazısında yerli halk resmi olarak tanınmadan ve yerli halkla antlaşma yapılmadan hiçbir Avustralyalı’nın tamamen özgür olamayacağını dile getirmişti. Avustralya yasaları yüzyıllardır yerli halkı tanımamakla beraber onlara karşı olan her türlü yasayı yürürlüğe koymaktan geri durmadı. Yapılan birçok yasa Aborjinler’e nerede yaşayacaklarını, kiminle evleneceklerini hatta çocuklarını kendileri mi büyütecekler yoksa devlete mi teslim edecekler, tüm bunları söyleyip durdu.
Clinton Pryor yüzyıllarca süren haksızlığı sırtına yükleyip Avustralya’yı bir uçtan diğerine aşarak halkı için adalet arayacak. Ve umuyoruz ki ülkenin karar mercii olan politikacıları etkilemeyi başaracak. Yayınlanan raporlarda delegelerin ve halkın büyük kısmı Aborjinler’in ve haklarının tanınmasına destekçi; ancak konu ile ilgili referandum sürekli ertelenirken açıklanan yeni tarih 2018’i işaret ediyor.
Pryor’ın bizlere çağrısı şöyle: “Hükûmet tüm yerli kommüniteleri sonlandırmak istiyor. Buna karşı koyabilmek için yardımınıza ihtiyacım var. Yerli halkından bir birey olarak ‘rüyazamanı’ (Aborjin mitolojisinde merkez ve birleştirici tema) tarafından yaratıldığıma ve tüm bu verdiğim mücadelenin sorumluluğum olduğuna inanıyorum. Dünyayı daha iyi bir yer yapmak ve rüyazamanını canlı tutmak tüm insanların görevidir.”
Pryor için yapacağınız her bağış ayakkabı, çadır, uyku tulumu, ilk yardım kiti, uydu telefonu ve çekim için gerekli ekipmanı sağlamak için kullanılacak. Yolculuk süresince yapılan masraftan geriye kalan tüm para Pryor’un çok iyi bildiği Batı Avustralya bölgesindeki evsizlere destek servislerine bağışlanacak.
Yardımda bulunmak için tıklayın: StartSomeGood
Kaynak: FastCoExist, The Guardian