2019 sona ererken kadınlar için mücadele etmenin anlamı hayatta kalmak olarak özetlenebilir. Kadına yönelik şiddetin evden, işyerlerine, sokaklara taştığı bir yıl geçirdik. Erkek şiddeti polis şiddetiyle yarıştı. Münferit sayılan şiddet olayları ve kadın cinayetleri günden güne arttı. Taciz, tecavüz, çocuk istismarları derken sayısız şiddet gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Ve en kör göze batacak şekilde kime düşüncesi sorulsa hemen herkesin ülkenin en önemli sorununun “kadın cinayetleri” olduğunu dile getirdiğini gördük. Buna sevinsek mi üzülsek mi derken “şiddet” olgusunun artık aşk cinayeti, aile cinneti vb. ne olduğu belli olmayan bir takım münferit olaylardan sayılmasından çıkıp yükselen kadın mücadelesi sayesinde apaçık erkek şiddeti ve kadın cinayetleri olarak anılması, kabul görmesi en önemli kazanımlarımızdan birisi oldu.
Şiddetiniz Sistematik, Kadın Cinayetleri Politiktir
2019 “Erkek şiddetinin sistematik, kadın cinayetlerinin politik” olduğu söylemimizin adeta hemen her gün kendini kanıtlayan örnekleriyle doluydu. Kadın bedeninin erkek tahakkümünde tutulmak istenmesi hala şiddetin kaynağı durumunda. İşte bunun için erkek şiddeti sistematik ve sonucunda açığa çıkan kadın cinayetleri politiktir diyoruz. Erkeğin kadının üstünde her türlü söz ve karar hakkı olduğunu zannetmesi, kadının aileden bağımsız bir varlığının olamayacağının dayatılması, kadının boşanmak istemesi, şiddete karşı koyması ve erkek egemenliğine itiraz etmesi en çok yaşadığımız konular oldu. Bu sene içerisinde her fırsatta gündeme ve meclise getirilen nafaka hakkının ortadan kaldırılması ile boşanmanın zorlaştırılması ile ilgili yapılmak istenen düzenlemeler ailenin kutsanması ile kadının aileye hapsedilmek istenmesinin en önemli göstergelerinden oldu. Yine tecavüze uğrayan çocukların tecavüzcülerle evlendirilmesini kolaylayan düzenlemeler kadınların en önemli gündemlerinden oldu. 25 Kasım ve 8 Mart gibi kadınların mücadele tarihinde çok önemli yerlere sahip olan günlerde kadınların sokaktaki isyanları bastırılmak istendi. Çünkü mücadele ile kazandıklarımız elimizden alınmak isteniyor. Patriarka ve erkek egemenliği güçlendirilmek isteniyor. Buna karşın kadınlar seslerini birbirine duyurmakta ve örgütlenmekle ilgili ısrarlarından vazgeçmedi. Ve aslında 2019 kadınların yılı oldu. Yükselen kadın mücadelesinin yılı oldu. Dünyanın her yanında enternasyonalist bir duyguyla birbirine bakarak, birbirini duyarak, birbirine güç vererek ve öğreterek büyüdü. Türkiye’de kadın mücadelesi yükseldi. Ve somut kazanımlar elde ettik.
İntihar diye yutturmak istedikleri Şule Çet davasına sahip çıkan kadınlar sayesinde gerçekler açığa çıktı ve örtbas engellendi. Artık kolay kolay intihar süsü verilerek kadın cinayetleri örtbas edilemeyecek ve kadın katilleri aramızda dolaşamayacak. Ceren Özdemir Ordu’da erkek şiddetiyle hayatını kaybetti. Cinayeti işleyen Özgür Arduç aklının başında olmadığını dile getirerek psikolojik sorunların arkasına sığınmak istedi. Ancak biz kadınlar şiddetiniz sistematik diyerek rastlantısal bir şekilde öldürülmediğimizi, her gün sıradan aklı başında erkekler tarafından öldürüldüğümüzü ve şiddete uğradığımızı haykırdık. Ve yine kadınların seslerini yükseltmesi sayesinde Özgür Arduç işlediği suçun bedelini ödeyecek. Kadınlar bu davanın da takipçisi olmaya, Ceren’in yanında olmaya devam edecek. En çok bildiklerimiz duyduklarımız dışında daha pek çok yerde, daha çok mahkemede kadınlar erkek yargıya fırsat vermiyor, vermeyecek.
2019’da dünyanın küresel ekonomik krizi her yerde sarsıcı sonuçlar yaratmaya devam ediyor. Şili’den Fransa’ya, Lübnan’dan İspanya’ya kadar kadınlar yoksulluğa ve neoliberalizme karşı mücadelede de en ön saflarda Daniela Carrasco’nun isyanını haykırıyor.
2019 bir de Las Tesis ile sallandı. Şili’den havalanan rüzgâr tüm Dünya’da ve Türkiye’de esti, gürledi ama geçmedi. 2020’de de “Suçlu Sensin” demeye devam edeceğiz. Danslarımızla, kahkahalarımızla, sokakta büyüyen isyanımızla 2020 de dirençle direnişle geçecek. Erkek düzenin yasaklamalarına rağmen kadınların mücadelesi büyüyecek. Erkeklerin iktidar alanları küçülecek. Hepimize iyi yıllar….