Vedat Çamlı, Mustafa Aksoy ve Resul Aksoy, İstanbul Beykoz’dan Hakkari Şemdinli’ye “Barış” için yürüyecekti. 7 Temmuz 2016 Perşembe günü yürüyüşe başladıklarında polis müdahalesiyle karşılaştılar. Gözaltına alınan barış yürüyüşçüleri, 6 saat sonra serbest bırakıldı. Çünkü amaçları ne bir partiyi ne de bir ideolojiyi temsil etmekti. Dünya için, dünyayla barışmak için yürüyorlardı. Barış yürüyüşü gözaltılara ve her şeye rağmen devam ediyor.
Elbette haklarında pek çok haber yapıldı, konuşuldu. Biz de yürüyüşçülerden Vedat Çamlı ile serbest bırakıldıktan sonra kim olduklarını, amaçlarını, beklentilerini konuştuk.
Vicdan mastürbasyonunu sorgulamak
Vedat Çamlı kendinden böyle bahsediyor:
“Ben Vedat Çamlı. Kars Sarıkamışlıyım. 5 yaşından beri İzmir’de yaşıyorum ve şu anda Trabzon’da üniversite öğrencisiyim. Uzun zamandır doğaya karşı bir ilgim, merakım var. Kamp yapmayı seviyorum. Doğada zaman geçirmeyi seviyorum. Doğada huzur buluyorum. Doğa tahribatları hakkında olabildiğince duyarlı davranmaya çalışıyorum. Gündem geldikçe bu konuya insanları yaklaştırmak istiyorum. Güzel şeyler için çaba harcıyorum. Amacım bu. İlerleyen zamanlarda insanlar bu konuda daha duyarlı olacaktır. Uzun zamandır sivil alanda çalışmalar yapıyorum. Sosyal projelerde yer alıyorum. Bulunduğum şehirde, seyahat ettiğim şehirlerde farkındalık yaratmak amacıyla etkinlikler yapmaya çalışıyorum.
Mesela işlek bir caddeye gittiğiniz zaman sokakta yaşayan insanları, Suriyeli mültecileri, sokakta müzik yapan ufak yaştaki çocukları, peçete satan çocukları gördüğümde onlara para vermek yerine marketten meyve suyu alıp dağıtıyorum. Bu şekilde hem farkındalık yaratmak hem de onlara ihtiyacı olanları sağlamak istiyorum. Hayatım boyunca kendi içimde vicdan mastürbasyonunu sorguladım. Bir insana ihtiyacı olanı vermediğinde yapmış olduğun yardım vicdan mastürbasyonudur. Yani ayakkabısı olmayan birine senin gidip 10 lira vermen –elbette bu önemli bir para- doğru değil. Çünkü o çocuğun ayakkabıya ihtiyacı var. Fakat sen ona dalga geçer gibi 10 lira verirsin. Bir şeylerin arkasına saklanmak gibi geliyor.”
Daha sonrasında ise amaçlarını anlattı: “Bizim yürüyüş projemiz sadece bir gruba, bir kökene veya sadece insanlığa ait değil. Bizler dünya için, dünyayla barışmak için yürüyoruz. Canlı olan her şeyle, hayvanla, bitkilerle, kuşlarla, ağaçlarla, böceklerle barışmak için yürüyoruz. Bu dünya bizim ortak yaşam alanımız. Biz bu dünyayı tüm canlılarla paylaşıyoruz. Bugün sokak hayvanlarına tahammülümüz olmadığı için onları yakalayıp kısırlaştırıp bu dünyada hayatta kalamadıkları noktalara çıkartıyoruz. Onların yaşam alanını daraltan, onlara yaşam hakkı vermeyen ve onların hayatlarıyla oynayan bizleriz. Bu bizim egomuz.
“Yolumuz uzun”
Bizler sadece bir kesime değil bütün canlılara bu yüzden hitap ediyoruz. Bizler öncelikle kendimizle barışmak için yola çıktık. Kendimizle barıştığımızı düşünüyoruz artık. Önyargılarımızı aştığımızı, yıktığımızı düşünüyoruz. Bundan sonra dünyayla barışacağız. İnsanlarla, hayvanlarla, ağaçlarla, kuşlarla ve böceklerle barışacağız. Hiçbir canlı birbirinden üstün değildir. Hepimizin eşit yaşama hakkı var. Bir gün insanlık paranın yanmayan bir şey olduğunu anlayacak. Para evet, hayatı kolaylaştırabilir. Buna hiçbir itirazımız yok. Fakat parayla dünya yaratamayız. Bugün suyun formulü bilinmesine rağmen 2 Hidrojen 1 Oksijen atomunu biraraya getirip insanlar bir su molekülü meydana getiremiyor. Bu yüzden bizler varolanı korumakla görevliyiz. Varolana sahip çıktıktan sonra bizler dünyayla, birbirimizle barışmış olacağız. Bir gün gelecek güzel günler hayatımızda yer alacak. Uzun bir yolumuz var. Bu yolda birçok engelle karşılaşacağız. Doğa şartları, iklim şartları belki insanlar, belki hayvanlar birçok engelimiz olacaktır. Biz hepsine göğüs gerebilecek güçteyiz.
Biz biliyoruz ki sevgimiz ve barışa olan inancımız bizi Şemdinli’ye ulaştıracaktır. Şemdinli’ye vardığımız gün belki barış gelmeyecek, barışı sağlayamayacağız lakin biliyoruz ki birkaç insan da olsa birkaç yürek de olsa dokunabileceğiz ve dünya adına bir şey yapmış olacağız. Az da olsa konuşmak susmaktan iyidir. Biz susmayacağız. Biz sesimiz çıktığı kadar, konuşabildiğimiz kadar konuşacağız. Asla ve asla bir grubu, bir partiyi, bir derneği, bir vakıfı, bir kişiyi, herhangi bir etnik kökeni/ırkı temsil etmiyoruz. Bizler ilelebet ve sadece eşitlikten, barıştan yana olacağız. Bütün canlıların eşit yaşam hakkı olduğunu, bu dünyayı korumak zorunda olduğumuzu göstereceğiz. “
Ancak biz bu röportajı yaparken polis takibi hâlâ devam ediyordu. Haklarında çıkan haberlerde amaçlarından yanlış bahsedildiğini üstüne basa basa söylediler. Polis gözaltına alırken de hiç zorluk çıkarmadan, kendileri binmişler polis aracına. Korkmuyorlar, tüm sağlık problemlerine, güvenlik problemlerine karşı yürümeye devam ediyorlar. Ve bizim desteğimizi bekliyorlar. Onlarla ilgili doğru bilgi almak için kendi hesaplarını takip edebilirsiniz.
www.barisyuruyusu.com
www.facebook.com/barisyuruyusu
www.twitter.com/barisyuruyusuu
www.instagram.com/barisyuruyusu
www.youtube.com/barisyuruyusuu
[email protected]