Ana SayfaEkolojiTarım & GıdaAvrupa GDO'ya karşı birleşiyor: Galler ve Bulgaristan da GDO'yu yasaklıyor

Avrupa GDO’ya karşı birleşiyor: Galler ve Bulgaristan da GDO’yu yasaklıyor

-

Her geçen gün daha fazla Avrupa Birliği ülkesi domino etkisi altında kalarak sınırları içerisinde GDO’lu ürünleri ortadan kaldırmaya karar veriyor.

Greenpace’in belirttiğine göre, Avrupa Birliği Komisyonu’nun duyurduğu son tarih 3 Ekim yaklaştıkça, en az 14 Avrupa Birliği ülkesi ve üç bölge, topraklarında genetiği değiştirilmiş ürünlerin yetiştirilmesini yasaklama sürecine girdi. Bu toprak miktarı Avrupa Birliği’ndeki ülkeler nüfusunun yüzde 65’ine ve ekilebilir arazilerin yüzde 66’sına denk geliyor.

Verilere göre Almanya, İskoçya, Avusturya, Hırvatistan, Fransa, Yunanistan, Letonya, Litvanya, Hollanda, Polonya ve Belçika’daki Wollania bölgesi GDO’lu ürünlerin yetiştirilmesinin yasaklanmasını hedeflediklerini resmi olarak daha önceden Avrupa Birliği Komisyonu’na bildirmişlerdi.

Greenpeace; Bulgaristan, Danimarka, İtalya ve Slovenya’yla birlikte Birleşik Krallık’tan İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda bölgelerinin yöresel idarelerinin de bildirimde bulunmaya hazırlandıklarını bildirdi.

Adı geçen ülkeler, martta yürürlüğe giren Avrupa Komisyonu’nun Avrupa Birliği sınırları içinde -GDO’lu ürün yetiştirilmesine hâli hazırda izin verilmiş olsa bile- 28 üye ülkenin GDO’lu ürünleri yetiştirmekten uzak durmasına izin veren seçti. Galler ve Bulgaristan büyümekte olan bu akıma katılan son ülkeler oldu.

GDO yasaklama akımı güvensizliğin göstergesi

Galler ve Bulgaristan Avrupa’daki toplu GDO yasağına katıldı 1

Avrupa çapındaki bu GDO yasaklama akımı, Avrupa Birliği’nin GDO’lu ürünleri kabul etmesine duyulan güvensizliğin bir göstergesidir. Greenpeace Avrupa Birliği Gıda Politikaları Yöneticisi Franziska Achterberg bir açıklamada şunları dile getiriyor: “Avrupa Birliği ülkelerinin en az yarısı, komisyonun GDO’lu ürünleri onaylamasındaki ısrarını kabul etmiyor. Avrupa Birliği’nin güvenlik değerlendirmelerine güvenmiyor ve haklı olarak tarımlarını ve yiyeceklerini korumak için harekete geçiyorlar.”

Achterberg şu anda Avrupa Birliği sistemine tekrar güven duymanın tek yolunun komisyonun GDO’lu ürünlerin onayını durdurması olduğunu belirtip, onay ve güvelik testi sistemlerinin acilen düzenlenmesi gerektiğini söylüyor.

Bu ülkelerin birçoğu çevresel ve toplum sağlığı endişelerinden kaynaklanan GDO karşıtı sıkı kanunlara zaten sahip. Örneğin; Avrupa Birliği’ndeki 28 ülkenin hepsi GDO’lu ürünleri etiketlemek zorunda.

this is a shutterstock image of corn in Hawaii.

İskoçya “dışarıda kalma” kararını Avrupa’da bunu yapan ilk ülke olarak aldıktan sonra, İskoçya Kırsal İşler Bakanı Richard Lochhead Avrupa’daki GDO güvensizliği durumu hakkında konuştu.

Lochhead “İskoçya Hükümeti, GDO’lu ürünlere karşı diğer Avrupa ülkelerince de paylaşılan ve basit bir şekilde gözardı edilememesi gereken ve uzun zamandır süregelen endişelere sahip” diyerek kaygılarını dile getiriyor.

Monsanto kanser yapıyor

Bir başka örnek ise Fransa’nın hâli hazırda GDO’lu ürünlere katı bir şekilde karşı çıkması ve genetiği değiştirilmiş herhangi bir mısır türünün yetiştirilmesini yasaklamasıdır. Avrupa’nın en bütük tahıl yetiştiricisi ve ithalatçısı Fransa da GDO’lu ürünlerin yetiştirilmesini yasakladığını duyurduğunda en çok göze çarpan sembolik hareket, Avrupa’da yetiştirilen tek GDO’lu ürün Monsanto’nun MON810 isimli mısırının yasaklanmasının belirlenmesi oldu ve bu karar hâlâ Avrupa çapında takip altındadır.

Son aylarda Monsanto basının karalama akımıyla karşı karşıya kalmıştır. Altı ay önce Dünya Sağlık Örgütü’nün kanserle ilgilenen bölümü Monsanto’nun en güçlü bitki öldürücü kimyasalı RoundUp‘ın içindeki kimyasal gilfosatı olası bir kanserojen madde olarak sınıflandırdı. Son haberlere göre şirket aynı zamanda, bitki öldürücünün kendilerini kanser yaptığını öne süren müşterek davacılar tarafından açılan davalarla da sarsıldı.

No Gmo

Monsanto, ürünlerinin güvenli olduğunu öne sürüyor ve GDO karşıtı Avrupa Birliği hareketiyle ilgili fikirlerini açıkça dile getiriyor. Geçtiğimiz ay, daha önceden Litvanya ve Yunanistan GDO’lu ürünler yetiştirmeyeceğini belirttikten sonra biyoteknoloji devi Monsanto, Reuters dergisine iki ülkenin bilimi önemsemediklerini ve GDO’yu “keyfi politik sebeplerden” ötürü reddettiklerini belirtti.

Monsanto bir açıklamada iki ülkenin bu hareketinin MON810’un güvenilirliği üzerine yapılan bilimsel anlaşmayı gözardı ettiğini ve bu anlaşmayla ters düştüğünü açıkladı.

Greenpeace basın duyurusunda son başvuru tarihi yaklaştıkça GDO yasaklama akımına daha fazla Avrupa Birliği ülkesinin katılmasını beklediklerini dile getirdi.

Avrupa Birliği’nin bir üyesi olmamasına rağmen Rusya da tüm gıda üretiminde her türlü GDO’lu ürünü ortadan kaldırmaya kararlı.

Kaynak: Ecowatch

SON YAZILAR

Çiftçilerin isyanını, toprağın çığlığını duydun mu?

Dünyanın dört bir yanında çiftçiler meydanlarda seslerini yükseltiyor. Peki neden? Çünkü toprağın gerçek sahipleri, artık daha fazla susamıyor. Çığlıkları dünyaya yayılıyor, kulak veren var mı? Çiftçinin...

Yeşil mimarinin geleceği: Tarımsal atıklardan mimarinin zirvesine; mısır koçanları karbon emici duvarlara dönüşüyor

Tarım atıklarının mucizevi dönüşümüne tanık olun: Mısır koçanlarından üretilen karbondioksit emen duvar kaplamalarıyla yeşil mimarinin geleceği şekilleniyor! Sürdürülebilirliğin sınırlarını zorlayan bu yenilikçi projeyi keşfedelim! İnşaat ve...

WWF’den Söke’de Onarıcı Tarım buluşması

WWF(Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Dünya Toprak Günü'nü paydaşlarıyla birlikte kutladı. Aydın Söke’de gerçekleştirilen ‘Onarıcı Tarım’ buluşmasında yöre çiftçileri ile biraraya gelindi. 2019'da başlayan uygulamaların sonuçlarının...

Girişimci kadınlar Giresun’da atalık tohumlarla organik üretimi e-ticarete taşıdı

Özellikle son bir yıla yakın süredir içinden geçilen bu zorlu pandemi sürecinde evde yemek pişirme oranı oldukça arttı. Aynı zamanda gıdanın bağışıklık üzerindeki etkisi ve...
Hazan Gençay Tonga
Hazan Gençay Tonga
Ağaç ve flamenko.. Nefes aldığımı hissettiren, beni iyileştiren ve her daim umudum olan iki tılsımlı kelime benim için. Ağaçlara olan hayranlığımla başladı çevre edebiyatına duyduğum ilgi aslında. Şu an Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümünde tez sürecindeyim ve çalıştığım konular arasında endüstriyel tarımın çevreye verdiği zararlar ve buna karşı ortaya çıkan yerel beslenme akımı bulunmakta ki bu da birçoğumuza sadece yeme alışkanlıklarımızı değiştirip, üretimin bir parçası olarak dayatılan düzeni yıkabileceğimizi gösteriyor. Kararlıyım herkesin bir bahçesi olsun, atalık tohumlarımıza sahip çıkalım diye çığırtkanlık yapmaya!

ÇOK OKUNANLAR

95,278BeğenenlerBeğen
17,593TakipçilerTakip Et
22,156TakipçilerTakip Et
243AboneAbone Ol